MÂKUL ELEŞTİRİ KIYMETLİDİR
İnsanoğlu, sosyal bir varlık olarak sürekli iletişim hâlindedir. Ancak bu iletişimde her bireyin, hem konuşma hem de susma hakkına sahip olduğu bir denge gözetilmelidir. Bu bağlamda, bireyin fikri sorulmadan eleştiride bulunması ya da bu tür eleştirilerden korkulması, gerek İslami gerekse sosyolojik açıdan incelenmesi gereken bir durumdur.
İslam dini, insanların birbirine nasihat etmelerini, iyiliği emredip kötülükten men etmelerini teşvik eder. Bu anlayış, Kur'an-ı Kerim'de yer alan şu ayette açıkça ifade edilir. "Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırır ve Allah'a inanırsınız." (Âl-i İmrân, 3/110) Ancak, bu nasihat ve uyarıların etkili ve yapıcı olabilmesi için doğru bir yöntem izlenmesi gerekir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), eleştirinin ve nasihatın muhatabına uygun bir üslupla yapılmasını öğütlemiş ve şöyle buyurmuştur. "Kim bir mümin kardeşini gizlice nasihat ederek uyarırsa, ona yardımcı olur. Ancak bunu halkın içinde yaparsa, onu utandırmış olur." (İbn Mâce, Zühd, 17) Bu hadis-i şerif, eleştirinin temel ahlaki kurallar çerçevesinde yapılması gerektiğine işaret eder.
Eleştirinin yerinde ve yapıcı olmadığı durumlarda, muhatap üzerinde olumsuz etkiler bırakacağı açıktır. Ayrıca İslam, gereksiz yere başkalarını yargılamaktan sakınılmasını öğütler. Allah Teâlâ, bir başka ayette şöyle buyurmaktadır. "Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi yaptıklarından sorumludur." (İsrâ, 17/36)
Buradan hareketle, bir kişinin fikri sorulmadan yapılan eleştiriler, genellikle yargıya dayalı ve bilgilendirme amacı taşımayan tutumlar olur. Bu tür eleştiriler, yapıcı olmaktan çok yıkıcı olabilir. Eleştirilmekten korkmamak ise bir özgüven ve teslimiyet göstergesidir. İslam, kişinin kendisini haksız eleştirilere karşı savunmasını öğütlediği gibi, bu eleştirilerden korkmaması gerektiğini de vurgulamaktadır.
Sosyolojik açıdan bakıldığında, insanın eleştiriden korkma eğilimi, genellikle toplumsal değerlere bağlıdır. Eleştiri, bireyin toplum içindeki statüsünü, saygınlığını ve itibarını etkileyebileceği için korku doğurabilir. Ancak, sosyolojik olarak bu korkunun yersiz olduğunu anlamak önemlidir. Çünkü her eleştiri, bilgiye ve samimiyete dayalı değildir. Eleştirinin niteliği, eleştirenin bilgi seviyesi, niyeti ve sosyal statüsüne bağlıdır.
İnsanlar, sahip oldukları sosyal çevre ve prestij üzerinden başkalarını yargılama veya eleştirme eğilimine girerler. Ancak bu eleştiriler, çoğu zaman bireyin gerçek değeri veya eylemleriyle alakalı değil, eleştireni yüceltme ya da toplumdaki algıyı yönlendirme amacı taşır. Fikrini sormadığınız bir kişinin eleştirisi, genellikle bu türden yüzeysel motivasyonlarla ortaya çıkar. Bu durumda, kişinin bu eleştirilerden etkilenmek yerine, eleştirinin niteliğini sorgulaması gerekir.
Bireyin kimlik inşası toplumsal etkileşimlerle şekillenir. Ancak bu inşa sürecinde, bireyin, sadece anlamlı ilişkilerden gelen geri bildirimlere önem vermesi gerekmektedir. Fikrini sormadığınız bir kişinin eleştirisi, bu anlamda birey üzerinde fazla etkili olmamalıdır.
Fikri sorulmadan yapılan eleştirilerden korkmamak, özgüvenin ve bilgiye olan güvenin bir göstergesidir. İslam, eleştirinin bilgiye ve iyi niyete dayanmasını öğütlerken; toplumsal değerlendirmede, bu tür eleştirilerin genellikle yüzeysel ve bireyin gerçek değerini yansıtmayan özellikler taşıdığını gösterir. Birey, sadece anlamlı ve yapıcı eleştirilere kulak vermeli; diğerlerini ise bir nevi " kuru patırtı" olarak görmelidir.
Bu bakış açısı, insanın özgüvenini artıracak ve kendisini daha sağlam bir şekilde ifade etmesine imkân sağlayacaktır. Nitekim Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin şu sözü bu durumu çok güzel özetlemektedir. "Sen, neye layıksan, hayat sana onu sunar. Kimseye yaranmaya çalışma; çünkü herkes kendi anlayışı kadarını görür."
Bu anlayışla, hem İslamî hem de sosyolojik bir perspektiften, eleştirilerden korkmadan, hakkaniyetle yaşamak mümkündür. Özetle; fikrini sormadığınız insanın eleştirisinden korkmayınız. Mâkul eleştiri çok kıymetlidir. Eleştiren kimse ile eleştirdiği konuya iyi bakmak gerekir. Yanlış varsa düzeltilir, yanlış yoksa eleştiriyi yapanın bilgisi revize edilir. İkisine de gerek yoksa, "sinek vızıltısı" deyip geçilir.
Toplum önünde olan insanlar her zaman eleştiriye açıktır. Eleştiriye tahammül; güven işidir. Yaptığından emin olan, işinin uzmanı kişi; eleştiriden ve eleştirenlerden korkmaz, aksine eleştiriyi kıymetli bularak kendini test etme fırsatı bulur. Eleştiri kusurları afişe etmek değil, yanlışı hatırlatmaktır. Maksatlı ve yıpratmaya yönelik eleştiriler ise hainliktir ki; o eleştiriyi dikkate almak gerekmez, eleştirenden uzak durmaya çalışmak bir tedbir olur.
Genellikle açık alanda ve toplum içinde eleştiri yapanların maksatlı olduğu ve eleştirilerinin yıpratmaya yönelik olduğu tecrübelerle sabittir. Fitne çıkarmak için eleştiri yapan fesat ruhlu insanlardan uzak olmak gerekir. O gibilerin eleştirisi; kendilerinin nifak üretici olduğunu tanıtır. Bu bile bir kazınımdır. O gibi hain ve zalimlerden toplum kendini korur. Bu bir tedbirdir.
Makul eleştiriden korkmayınız. Eleştiri konusuna ve eleştiren kimsenin kişiliğine bakarak değerlendirme yapınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.