OLAYLARA MÜNFERİT BAKIYORUZ
En çok duyduğumuz bir cümle vardır. " Fındık bahçemi temizlettirecektim, adam bulamadım, inşaatta dolgun yevmeye ile adam çalıştırmak için adam bulunamıyor, evimin tamirat işleri var, hangi ustaya gittiysem dolu" gibi...Böyle söylemlere farklı cümleler de eklenebilir.
Efendim, mağazalar dolu, lokantalar tıklım tıklım, oteller dolup taştı, yollar arabalarla dolup taşrı, geniş evler eşya çokluğundan daraldı, çöp bidonları yemek atıklarıyla dolu, işsiz olan gençler kafeteryalarda 150 liralık kahve içer, işsiz gezen gençler annelerinin evde hazırladığı kahvaltıyı beğenmez, dışarda 300-500 kiralık kahvaltıya gider. 3 milyon işsiz gencin elinde ayfon telefonu, ayağında adidas ayakkabısı, altında son model arabası, elinde sigarası, sırtında Lumberjack montlar var.
Diğer taraftan 60-70 bin liraya mal umre için binlerce kişi konforun zirvesinde umreye gidiyor. Kişi başı 400 bin kirayı bulan 2 milyonun üzerinde baş vuru yapan hacı adayları var memlekette. Memleketimizde namaz kılanların sayısında azalma olmasına rağmen cami inşaatları bütün hızıyla devam etmektedir. Diğer taraftan düğünlerimiz çok şatafatlı geçmekte, en küçük düğünün maliyeti bir milyonun üzerindedir.
Köylerimiz bahçeli şehir konumuna getirilmiş, eski şehirlerinizde olmayan imkânlar köylerimizin her köşesine taşınmıştır. Kara- hava ulaşımı on numara olmuştur. Bir ay sonraya sıra alabilsek de, hastanelerimiz Avrupa standartlarının üzerindedir. Hava alanlarımız, köprülerimiz on kat maliyetine yapılsa da dünya standartlarının üzerinde bir kalitede yapılmıştır. Üniversitelerinizin başarısı dip noktada olsa da hiç bir dönemde yapılmadığı kadar üniversite binaları Türkiye'nin her yerine yapılmış vaziyettedir. Konuları daha da artırarak yazabiliriz. Halkımızın çoğunluğunun bakış açısını sergilemeye çalıştım. Bir eleştiri yaptığınız zaman burada saymaya çalıştıklarımdan birini hemen önünüze koyarlar.
Peki bu söylenenler doğru mudur? Elbette doğrudur. Peki bu tezler gerçeğin tamamını yansıtıyor mu? Hayır. Madalyonun öbür tarafına da bakılmalıdır. İşine gelen tarafıyla ilgilenip diğer tarafı gôrmemek basiretsizliktir. Olayları menfaatine göre değerlendirmek, işine gelen tarafını gôrüp diğer tarafı gôrmemek ya da örtbas etmek gerçekçi bir yaklaşım değildir.
Bir örnek verelim. Diyelim ki oğlumuza 100 lira para verdiniz. 10 lirasını günahlardan arınmak ve kendini temize çıkarmak için sosyal yardıma muhtaç olanlara vermiş, diğer 10 lirasını hayır kurumu inşaatları için harcamış, diğer 10 lirasını evin geçimi için tahsis etmiş, paranın geri kalan kısmının bir kısmını yandaşlarına aktarmış, büyük bir kısmını da faiz giderlerine aktarmıştır. Niyetiniz oğlunuzu övmekse, ilk otuz kirayı nerede harcadığına bakarsınız. Hep hayır kurumlarına yaptığı harcamaları anlatırsınız. Diğer tarafı hiç görmezsiniz. Böyle bir bakış açısı külli yanlıştır. Oğlunuz, 100 liranızın 40 kirasını faize verdiğini, 30 lirasını da yandaşlarına aktardığını neden görmüyorsunuz?
Evet olaylara geniş perspektiften bakarak değerlendirmek gerekir. Akıl ve bilim bunu gerektirir. Dinimizin özü de budur zaten. İyilikler ve kötülükler tartılacak. Zerre misali ne varsa değerlendirilecektir. Keyf Suresi 49. Ayet-i Kerime hatırıma geldi
Cenab-ı Hâk; 49 - O gün herkesin amel defteri ortaya konulmuştur. Ey Muhammed! Günahkârların, amel defterlerinden korkarak: "Eyvah bize! Bu nasıl deftermiş ki, büyük küçük hiçbir şey bırakmadan hepsini saymış dökmüş" dediklerini görürsün. Onlar, bütün yaptıklarını hazır bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez. buyurmaktadır.
Ayet-i Celile bize bir bakış açısı sunuyor. "Hepsini saymış dökmüş" ibaresini çakalım kafamıza. Bakış açılarımızı değiştirelim. Olayları ve olguları geniş çerçeveden bakıldığinda elde edilecek sonuçlar çok farklı olacaktır.
Bir öğretmen yukardaki oğul örneğindeki ilk üç harcamaya bakarak değerlendirme yaptığında vereceği not 100 iken genel sorulara bakıp değerlendirme yaptığında ise vereceği not 30'dur. Sizce bu değerlendirmelerin hangisi daha gerçekçidir/ geçerliliği daha objektiftir?
Münferit örnekler olayın bize fikir verse de gerçek tabloyu ortaya koymaz. Evet yollar arabalarla dolup taşıyor. Ancak bu necip milletin bankalara olan borcu son çeyrek asırda 600 kat artarak 3 trilyon 600 milyara ulaşmıştır. Ortalama bir aracı 500 bin lira sayarsak bu necip milletin tam 7 milyon araç kadar borcu var bankalara demektir. Evet nüfusumuzun yüzde beşi onu zengin sayılır. Yüzde biri ise çok zengindir. Bu kesimin ortalıkta şatafatlı hayat sürmesi her kesime şamil değildir.
Otellerin dolup taşmasına bakmayınız. Onların çoğu yabancı turisttir. Şöyle çevrenize bakalım. Geceliği 10 bin liranın üzerinde olan otellere kaç kişimiz gidip tatil yapabiliyoruz. Umre ve hac ibadetine gelince ömür boyu tasarruf edip biriktirdiği paralarla bu ibadetler yapılabilmektedir. Çoğu memurlar emeklilik ikramiyelerini bir kısmını hac parası olarak kenara koyarak hacca gidebiliyor.
Konuyu çok uzatmadan müslüman kimliğimizle olayları doğru okumak, objektif yorumlamak bizim en önemli görevlerimizden birisidir. Klâsik okuyuşlara son vermeli, vahiy ve bilim ışığında olaylara bakmalı, böylece kulluk vazifemizi daha iyi yerine getireceğimize inanıyorum.
Selâm ve dualarımla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.