SAĞLIK OLMADAN NE OLABİLİR Kİ?

Sağlıkta yaşanan olaylarla ilgili yaptığımız programı binlerce kişi izledi, yüzlerce de yorum geldi. Bu yorumların bir kısmını sizlerle haber olarak paylaşacağız. Programda da ifade ettiğim gibi amacımız üzüm yemek bağcıyı dövmek değil. İnsanlık aleminin en önemli sorunu sağlık sorunudur. Her şeyin başı sağlık denmesinin nedeni de budur. Dünya sizin olsa sağlığınız yerinde değilse hiçbir işe yaramaz. Hiç unutmuyorum yıllar önce merhum Sakıp Sabancı’nın bir TV programında kullandığı, “Fabrikalarım var, onca çalışanım var ama oğluma bir ayakkabı giydiremiyorum.” ifadesi izleyenlerin hepsini göz yaşına boğmuştu. Kanuni Sultan Süleyman’ın “Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi.” sözü de bunun en bariz ifadesidir. Nice şanlı şöhretli krallar, padişahlar, devlet adamları sıhhatlerini kaybedince iktidarlarını da kaybedip bu fani dünyadan göç edip gittiler. İnsanın en ufak bir yeri ağırsa yaşam kalitesi düşüyor, yaptığı hiçbir işten zevk alamıyor, sosyal yaşantısından iş hayatına, aile yaşamından günlük yaşamına dek sıkıntı yaşıyor.

AK Parti iktidarlarının en başarılı işlerinden birisinin sağlıktaki atılımlar olduğu muhakkaktır. Eskiden insanlar gece yarısı hastanelerde muayene ve ilaç kuyruklarına girip tedavi olmaya uğraşırlardı. Cumhurbaşkanı dahi geçmişte bu minvalde yaşadığı sıkıntıları anlatırken bizler de aynı şeyleri yaşamadık mı? Ben şahsen yirmi yıl devletin hastanelerine hiç gitmemiştim, ne zamanki SGK, Bağ-kur, emekli sandığı birleşti ondan sonra gitmeye başladım. Subaşı’ndaki doktor yazıhanelerine gidip muayene ücreti ödemeden hastanelerde reçete yazdırma imkânı da yoktu yatış yapma imkânı da yoktu. Çok enteresandır önce hastaneye gidiyordunuz, ardından doktorun muayenehanesine gidiyordunuz, ardından tekrar hastaneye gidip o doktor tarafından ya yatış yapılıyordu ya da reçete yazılıyordu. Bu da yetmezmiş gibi SGK’lıysanız sadece SGK hastanelerine gidebiliyordunuz. Bağ-kur’lu ve devlet memuruysanız sadece devlet hastanelerine gidebiliyordunuz. Bu rezalete dur diyen ve sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında toplayan AK Parti iktidarları adeta devrim niteliğinde kararlar alarak bu kurumları birleştirdi. Vatandaş hangi güvenlik kurumuna bağlı olursa olsun istediği kamu hastanesine gitme imkânına sahip oldu. Bunu yapanlardan Allah binlerce kez razı olsun, bunu takdir etmemek nankörlük olur.

Ancak gelinen noktada son birkaç yıldan beri hastanelerde o kadar çok sorunlar oluşmaya başladı ki anlatmakla bitirilemez. Bazı uzmanlık dallarında doktor muayeneleri almak o kadar zorlaştı ki vatandaş bizi arayıp yardım istiyor. Bir arkadaşımın babasının gözlerine katarakt inmiş, randevu almak için sisteme girmiş, haftalar sonrasına muayene sırası varmış. Bana geldi, ‘Babamın iki gözü de neredeyse görmüyor, ameliyat edilmesi lazım ama randevu yok, yardım eder misin?’ dedi. Araştırdım hakikaten iki üç hafta sonrasına randevu var, daha öncesine yok. Bir de muayeneden sonraki süreçte ameliyat olması için geçecek zamanı da hesaba kattığımızda adamcağız bir iki ayda ancak ameliyat olacak gibi duruyordu. OMÜ’deki arkadaşları aradım, sağ olsunlar yardımcı oldular da adamın işini çözdük. Bu işin en hafifi. Bir de kanser olan bir adamı düşünün, kolonoskopi çekilmesi gerekiyor, bir seneye hatta bir buçuk sene sonrasına gün veriyorlar. Bu adam teşhis konulana kadar ölür gider, oysaki teşhis konulup tedavisine başlansa sağlığına kavuşacak. Bu durum insanlık ayıbı değil de nedir?

Patoloji bölümünde durum farklı mı derseniz; orada da aynı sıkıntılar var. Ameliyathane ve endoskopi bölümlerinden gelen parçaların sonuçları 8 ay ile 11 ay arasında geliyor. Ayrıca Ankara merkezli laboratuvarla anlaşma yapılmasına rağmen hala daha bu süre kısaltılamamış. Bir başka önemli sorun Nükleer Tıp bölümünde. Pet çekimi yapılan cihaz devamlı bozuk, üç ayda bir tamir edilir, tamir edilse de cihazı bekleyen hasta sayısı 400-500 civarında. Dışarıda 6 bin liraya pet çekimi yapılıyor. İmkânı olmayan hastalar ne yapacak? Ölüme mi terk edilecekler? Tüm bu olumsuzluklara bir de hastanedeki hijyen sorunu eklenince işin içerisinden çıkmak çok daha zor bir hal alıyor. WebTV yayınımızda da izlediğimiz gibi hastanenin içerisinde kedi, köpek geziyor, çöplerde fareler cirit atıyor. Bu sorunlara çözüm bulması gereken idareciler ne yapıyor çok merak ediyorum. Şehir hastanesine bu kadro taşınırsa yapılan onca masrafa yazık olur. Oraya yepyeni tecrübeli ve işi bilen yöneticiler atanmalı, aksi halde sağlık sorunu büyüyüp gider. Devlet sağlığa bunca yatırımlar yapıyor, bunca bütçe ayrılıyor ama yapılan yanlış atamalar nedeniyle sağlıktaki sorunlar artarak büyüyor. Buna çözüm bulması gerekenler acilen gereğini yapmalı. Bugünlük bu kadarla yetinelim, önümüzdeki yazılarda devam ederiz. Allah’a emanet olunuz.

NOT: Yaptığımız yayından sonra hayvanlar ile ilgili 'Sokak hayvanlarından ne istiyorsunuz? minvalinde telefonlar geldi. Bizim derdimiz sokak hayvanları olmadığı gibi onların yeri de hastane koridorları değil. Konuyu çarpıtarak başka yere çekmek gereksizdir. Arayan arkadaşlar çok istiyorlarsa alıp evlerine götürebilirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR