Sağlıkta Alarm Zilleri Çalıyor, Duyuyor Musunuz?

Samsun'daki hastaneler… Bir zamanlar umutla girilen, sağlığımızı emanet ettiğimiz bu kurumlar, bugün derin bir sessiz çığlık atıyor. Acil servislerden polikliniklere, yoğun bakımlardan tetkik süreçlerine kadar her köşede bir sıkışmışlık, bir yetersizlik hissi var. Peki, sağlık sistemimizin bu hâle gelmesine nasıl göz yumduk?

Acil Servislerde Bekleyen Umutlar
Acil servisler, hayatın en kritik anlarının yaşandığı yerler. Buraya gelen her hasta, içten içe bir umut taşır; bir çözüm, bir kurtuluş. Ama bugün acil servisler bu umudu karşılamaktan uzak. Yatış kararı verilen hastaların servislere alınamaması, yoğun bakım yatağı arayan hasta yakınlarının çaresizliği… Bu, yalnızca sağlık sistemimizin değil, insanlığımızın da bir sınavı. Sağlık hizmetinin tam da kalbinde böyle bir karmaşa yaşanıyorsa, buna sessiz kalmak kime ne kazandırır?

Polikliniklerde Yarım Kalan Hayatlar
Hastanelerin poliklinikleri de içler acısı. İlçelerden umutla yola çıkan insanlar, şifa bulmadan geri dönüyor. Uzun kuyruklar, bitmek bilmeyen bekleyişler... İnsanlar sadece tedavi görmek istemiyor; aynı zamanda insanca muamele görmek, "Burada size değer veriyoruz" mesajını almak istiyor. Sağlık, sadece bedenleri değil, ruhları da iyileştiren bir hizmet olmalı değil mi?

Tetkiklerin Gecikmesi, Zamanın Kaybı
Aylar sonrasına verilen MR randevuları, sonuçların geç çıkması, tedavi sürecini sekteye uğratıyor. Oysa bir hastalıkla mücadelede zaman en büyük silahımız değil mi? İnsanlar, teşhis ve tedavi süreçlerinde adeta zamana karşı yarışırken, sistemin bu kadar yavaş işlemesi kabul edilebilir mi?

Sorun Nerede?
Bu soruların cevabı, belki de yönetim anlayışında saklı. Liyakatsiz yöneticilerin sağlık sisteminin bu noktaya gelmesinde payı büyük. Sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonunu düşüren, empati yoksunu bir yönetim anlayışı, yalnızca çalışanları değil, hastaları da yaralıyor. Hekimlerin küstürüldüğü, insan hayatının tabelalara sıkıştığı bir düzen, bizi nereye götürür?

Peki, Çözüm Ne?
Bu sorunların çözümü mümkün. Daha çok empati, daha çok liyakat, daha az gösteriş ve daha fazla iş… Reklam amaçlı açılış törenlerinden önce, gerçekten işe yarayan projeler üretilmeli. Sağlık sistemi bir ticaret alanı değil; burası insan hayatını kurtarmaya adanmış kutsal bir alan. Bu anlayışı kaybedersek, sadece hastaları değil, insanlığımızı da kaybederiz. Sağlık, hepimizin ortak paydası. Bugün bu sorunlar karşısında sessiz kalırsak, yarın biz ya da sevdiklerimiz aynı sorunlarla karşılaşabilir. Belki de bu yüzden, hem vatandaş olarak hem de bir insan olarak, daha iyi bir sağlık sistemi için sesimizi yükseltmeliyiz. Çünkü sağlık, sadece bir hizmet değil; aynı zamanda bir insan hakkıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
OKAN ÇAKIR Arşivi
SON YAZILAR