ÇANAKKALE ZAFERİNE GÖTÜREN RUH

Anadolu'nun her karış toprağının şehit kanlarıyla yoğrulduğunun en canlı örneğidir Çanakkale. Milletimizin tarihinde gerçekleşen bir destandır. Milletimizin iyiliğe adanan hayatı zorluklarla sınandığı, tarihin zor ve karanlık yıllarının en koyusunun yaşandığı zamanlardı. Hristiyan Avrupa yüzyıllardır kurdukları hayalleri, hazırladıkları planlarını tek tek gerçekleştirmişlerdi. Artık her şey son bir saldırıya kalmıştı ve bunun için sayıca ve teknolojik imkanlar açısından çok güçlü bir donanma ve orduyla ülkemiz sınırlarına kadar gelmişlerdi. Hedefleri Çanakkale Boğazı'ndan geçip İstanbul işgal etmek ve tüm Anadolu'da Türk ve Müslüman varlığına son vermek istiyorlardı. Sadece Anadolu'nun siyasi ve ekonomik imkanlarını kendi çıkarları için paylaşmak değil tüm yeryüzünde istedikleri sömürge devletleri kurma yolunda en büyük engel olarak gördükleri milletimizi, onun temsil ettiği İslam dinini yok etmeyi amaçlamışlardı.

İnanmak; ümitvar olmaktır, mü’mine ümitsizlik yakışmaz! Tarihimizin en zorlu savaşlarının yaşandığı Çanakkale, yokluklar ve imkansızlıklar içerisindeki milletimizin dünyanın en gelişmiş donanmaları ve diğer teknik imkanları karşısında inançla ve cesaretle elde ettiği bir başarıdır. Ali imran suresi 139. ayeti kerime’sinde “rehavete kapılmayın karamsar da olmayın. Eğer inanıyorsanız üstün gelecek olan sizlersiniz” buyuran Rabbimiz bu umudu bize öğretmektedir. Bu mücadelede insanımızın en önemli yardımcısı imanıydı; Kudreti her zorluğun üstünde olan bir yaratıcının her zorluktan bir çıkış, bir kurtuluş açacağına inanmak, bu uğurda gösterdiği fedakarlığın mükafatını ondan bekleyerek durmadan çalışmaktır.

Toplu attıkça yürekler onu top sindiremez. Milletimiz içinde var olan tüm unsurların milliyetler renkler diller farklı olsa da birlik ve beraberlik içinde topraklarını tehdit eden saldırılara karşı topyekün bir mücadele içinde başarılı olmuşlardır.

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Vatan toprağı dokunulmazdır. Vatan insanın canı, iffeti, dini, maddi manevi bütün varlığı vatan toprakları içerisinde gerçekleşir. Bir milletin kendine ait iradesiyle yaşadığı, izzet bulduğu muazzez yerin adıdır. Vatan maddi varlığımız kadar manevi varlığımızın da hayat bulduğu bir ortamdır. Bunun farkında olan milletimiz ona kast eden bir saldırı gördüğünde canından malından ve sevdiklerinden vazgeçmekte, vatanın karşısında duran her şeye kendini siper etmektedir. İçinde bulunduğumuz bu günler 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşları’nın kazanıldığı günlerdir. Bir ay boyunca en gelişmiş ve güçlü donanmaların ağır saldırıları altında bu aziz millet canından aziz bildiği vatanı savunarak düşmana geçit vermemiştir.

Çanakkale bir uzun yolculuk; bu yola çıkanlar geri dönmeyi düşünmediler öyle savaştılar ki büyük bir sabır ve tevekkülle üzerlerine düşen vazifeyi yaptılar ve şehit oldular. Bu vatan topraklarını bize emanet ettiler. Şehit olmak bir insana nasip olacak en yüksek bir rütbedir. Milletimizi karşı karşıya kaldığı zorlu mücadelelerde başarıya ulaştıran imandan aldığı güçle ölürsem şehit kalırsam gazi olurum düşüncesiyle arkasına bakmadan mücadele etmesi gelir. Çünkü ölüm bir yok oluş değil Allah'ın hazırladığı bir makama bir yere geçiştir. Şehit ise ne dünyada ne de ukba da ne ölümün zorluğu ne de ahiretin hesabı ile telaş etmez. Çünkü onlar ölümden sonra peygamberler sıddıklar ile haşrolunurlar.

Bugün bizlere düşen bu milli manevi duyguları vatan ve millet sevgisini çocuklarımıza anlatarak onları büyütmek; şehitlerin bizlere emaneti olan bu vatanı canımızdan üstün görerek onun için çalışmak ve onu korumaktır. Bu vatan topraklarında birlik ve beraberliği sonuna kadar korumak savunmak en önemli işimizdir başarıya giden yolda en büyük yardımcımız olacaktır. Şehit ailelerini çocuklarını ve gazilerimizi bu toplumun en değerli bir emaneti olarak korumak yalnızlıklarını paylaşmak ve onları yalnız hissettirmemektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Gören Arşivi
SON YAZILAR