SANAL ÂLEMDE DOĞRULUK

Doğruluk, insanlık tarihinin en geçerli akçesi ve en değerli hazinesidir. İslâm’ın özüdür doğruluk... Ahlâklı ve erdemli bir toplumun vazgeçilmez unsurudur. Söze sadık kalmanın, emanete riayet etmenin adıdır. Yalandan, gıybetten, iftiradan ve kötü sözlerden kaçınmaktır.

Hoşa gitsin ya da gitmesin her durumda doğrudan yana tavır koymak imanî bir duruştur. Tehlikeli de olsa tehlikeyi göze alabilmek doğru olabilmenin, erdemli yaşayabilmenin şiarıdır.

Hz. Peygamberimiz (s.a.s) “Şüphesiz, doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete götürür.” (Buhârî, Edeb, 69) hadisiyle cennete giden yolun doğruluktan geçtiğini ifade ediyor. “Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun.” (Hûd, 11/112) âyetinden de anlaşıldığı üzere niyet ve inancımızda, söz ve davranışlarımızda doğru olmamız Rabbimize verdiğimiz ahdimizin gereğidir. Ve İslam, yalanı ve yalana götüren her türlü davranışı asla tasvip etmediği gibi, şaka bile olsa yalan söylemeyi, insanları eğlendirmek için dahi yalan konuşmayı asla hoş karşılamamıştır. Doğruluk, zaman ve mekân farketmeksizin her durumda korunması gereken bir değerdir. Ailemizle, komşularımızla ya da arkadaşlarımızla kurduğumuz ilişkilerde, ticarette, hukukta ya da eğitimde velhasılı her yerde doğruluk temel prensibimiz olmalı. Mümin, doğruluğu sözüne ve davranışlarına yansıtmalı. Özü sözü bir, niyeti ile eylemi birbirleriyle tutarlı olmalıdır.

Son yıllarda bilgisayar, tablet, akıllı telefon, internet, sosyal medya gibi iletişim araçları bizi sanal âlem dediğimiz bir dünya ile tanıştırdı. Eğitim, iletişim, alışveriş gibi faydalı pek çok özelliğinin yanında bilinçsiz ve amaçsız bir şekilde saatlerce vakit geçirilen bir mecra olması hasebiyle günümüzde sanal âlemin faydalarından çok zararlarını konuşur olduk. Sanal âlem ya da diğer bir ifade ile sosyal medya; samimiyet, mahremiyet ya da doğruluk gibi değerlerin insafsızca öğütüldüğü, yok sayıldığı bir mecraya dönüştü maalesef. Bununla beraber yalan yanlış haberlerin çok hızlı yayılması, pek çok insanın iftiraya ve hakarete uğraması ciddi toplumsal sorunlara yol açabilmektedir.

Sanal âlemin, ne yazık ki ahlâkî değerlerin hiçe sayıldığı, edep, hayâ, doğruluk, dürüstlük, sevgi, saygı gibi pek çok değerin içinin boşaltıldığı ve kontrol edilemeyen bir alan haline geldiğini görüyoruz. Sözdeki nezaket ve doğruluk, bakıştaki edep ve hayânın pek çok paylaşım, görsel, içerik ve mesajlarda yerini nezaketsiz, yalan yanlış, edep yoksunu bir yaklaşıma bıraktığını görüyoruz. Oysaki gerçek âlemde haram olan yalan, sanal âlemde de haramdır. Sanal âlem, insanın her istediğini yapabileceği, istediğini söyleyebileceği ve bundan dolayı da sorumlu tutulamayacağı bir alan değildir. Parmakların ucundan tüm dünyaya yayılan sözlerimizin, paylaşımlarımızın ya da baktığımız ve işittiklerimizin mutlaka bir hesabı olacak. Melekler yaptığımız her şeyi kaydetmektedirler. “Oysa sizi gözetleyen muhafızlar, değerli yazıcılar var. Onlar yaptığınız her şeyi biliyorlar.” (İnfitar, 82/10-12)

Gerçek dünyamızdan kopmadan, sanal âlemde kaybolmadan sosyal medyada doğruluğu hâkim kılmak da biz müminlere düşen bir görevdir. Duyduğumuz her haberi araştırmadan paylaşmak, bilerek veya bilmeyerek yalanın yayılmasına sebebiyet vermek, büyük bir vebaldir. Nitekim Rabbimiz; “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurât, 49/6) Konu ile ilgili Peygamberimiz (s.a.s) de, “Her duyduğunu söylemesi kişiye yalan olarak yeter!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 80) buyurmaktadır.

Bize düşen, hem gerçek hayatta hem de sanal âlemde doğruluktan ayrılmamak, doğrularla beraber olmaktır. Kalbimizi, zihnimizi yalanlarla kirletmemektir. Öyleyse özümüz, sözümüz, halimiz, doğruluk üzere olsun. Çünkü sözümüz ve halimiz doğru olursa dinimiz doğru olur. Dinimiz doğru olursa âkıbetimiz ancak ebedi cennet olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Suzan Doğan Arşivi
SON YAZILAR