Abdullah Kılıç

Abdullah Kılıç

ORUÇLA İLGİLİ DİNİ HÜKÜMLER

Mübarek bir Ramazan ayına daha kavuştuk şükürler olsun, “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş” olan bu mübarek aya ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Efendimizin müjdelediği gibi; “Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” buyurduğu kıymetli bir zaman dilimindeyiz.

Oruç, Peygamber’imizin(a.s), hicretinden bir buçuk yıl sonra Şaban Ayı’nın onuncu günü farz kılınmıştır. Oruç tutma şartlarına haiz olan her mükellef için Ramazan Ayı’nda oruç tutmak “farz-ı ayn”dır. Alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimiz;“İslam beş (temel) üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olamadığına ve Muhammed (sav)’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmaktır,” buyurmuştur. O halde vakit bizi kötülüklerimizden uzaklaştırıp iyiliklere ulaştıracak olan rabbimizin emrine uyma vaktidir.

Oruç Kimlere Farzdır?

Ramazan orucu; Oruç tutmaya engel bir mazereti olmadığı sürece; akıllı ve ergen olan her Müslüman’a farzdır: " Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir." (Bakara,184) oruç tutmaya gücü yettiği halde tutmamak ise çok büyük günahlardandır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kim Ramazan ayında, mazeretsiz ve hastalık olmadan orucunu bozarsa, bütün yılı oruçlu geçirse bile, bu günü telafi edemez." (Ebu Davud, Savm, 38)

Fidye ve Kaza Hükümleri

"Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakiri doyuracak kadar fidye verir." (Bakara, 184). Ayetinde de buyrulduğu üzere; Oruç tutamayacak derecede olan yaşlılar veya sürekli kronik hastalar fidye vererek oruç yükümlülüğünü yerine getirebilirler. Bu yılki fitre miktarı 180 TL dir. Bunu ödemeye gücü olmayanların fidye vermelerine gerek olmadığını da ifade edelim. Geçici bir hastalıktan dolayı oruç tutamayan kimse iyileştiğinde tutamadığı oruçları kaza eder, fidye vermez.

Ramazan orucunu yiyip içerek kasten bozmak veya cinsel ilişkiyle girmek orucu bozan ve hem kaza hem kefaret gerektiren durumlardır

Kan aldırmak, göz damlası kullanmak, misvak kullanmak, Kendi isteği dışında kusmak, unutarak yiyip içmek orucu bozmaz. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse unutarak yer veya içerse, orucunu tamamlasın. Çünkü onu Allah yedirmiş ve içirmiştir." (Buhari, Savm, 26)

Orucun bir de mekruhları vardır: hadisi şerifte; “Nice oruç tutanlar vardır ki oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur. Nice ibadet yapanlar vardır ki yanlarına kalan yorgunluk ve uykusuzluktur.” (İbn Mâce, Savm, 21) Oruçlu bir kimse, orucunun sevabını eksiltmemesi için gereksiz yere tartışmaya girmemeli, kötü söz söylememeli, gıybet etmemeli, işine hile katmamalıdır. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurur: "Oruç, kalkandır. Oruçlu, kötü söz söylemesin, cahillik etmesin. Şayet biri ona sataşırsa, 'Ben oruçluyum' desin." (Buhari, Savm, 9)

Sahur ve iftar, oruç ibadetinin en bereketli vakitlerindendir. Peygamber Efendimiz (sav), sahurun müminler için bir rahmet olduğunu şöyle ifade etmiştir: "Sahura kalkın, çünkü sahurda bereket vardır." (Buhari, Savm, 20)

İftar ederken: "Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana iman ettim, sana tevekkül ettim. Senin verdiğin rızıkla iftar ediyorum." Diyerek yaptığımız ibadetin kabulü için dua ederiz.

Hayırlı Ramazanlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Kılıç Arşivi
SON YAZILAR