RAMAZAN AHLÂKI

Ramazan ayı, sadece oruç tutulan bir ay değil, aynı zamanda bir eğitim ve terbiye sürecidir. Bu ay, bireyin nefsiyle mücadele etmesini, sabrı, paylaşmayı ve manevi yükselişi öğrenmesini sağlar. Ramazan ahlâkı, sadece bir ayla sınırlı kalmamalı, yılın geri kalanında da devam etmelidir.

Ramazan, insanın nefsini kontrol etmeyi öğrendiği bir terbiyedir. Açlık ve susuzluk, kişinin iradesini güçlendirir, sabrını artırır ve empati duygusunu geliştirir. Oruç, sadece yemekten içmekten uzak durmak değil, aynı zamanda kötü sözden, kötü bakıştan ve kötü düşünceden de uzak kalmaktır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. "Oruç bir kalkandır. Sizden biri oruçlu olduğu gün kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Eğer biri ona sataşırsa, ‘Ben oruçluyum’ desin." (Buhârî, Savm, 9) Ramazan terbiyesi, kişinin diline, gözlerine ve gönlüne hâkim olmasını sağlar. Bu ahlâkî disiplin, Ramazan’dan sonra da sürdürülmelidir.

Ramazan, insan için bir eğitim programıdır. Adeta bir "Ramazan müfredatı" vardır ve bu müfredat; oruç, namaz, Kur’an, infak, sabır, şükür ve tevekkül gibi derslerden oluşur. Bu ayda insanlar, Allah’a daha fazla yönelir, iyiliğe daha fazla teşvik edilir ve kötü alışkanlıklardan uzak durmaya çalışır.

Ramazan’ın sunduğu bu eğitim, bireyin ahlâkî karakterini güçlendiren bir süreçtir. Namaz, insanı kötülüklerden alıkoyar; oruç, nefsini dizginlemeyi öğretir; zekât ve sadaka, bencilliği kırarak paylaşmayı ve kardeşliği pekiştirir.
Bu müfredatı hayat boyu sürdürmek, Ramazan ruhunun yıl boyunca yaşatılmasını sağlar.

Ramazan, bireye sabır, öz disiplin ve sorumluluk bilinci kazandırır. Açlık ve susuzluk çeken insan, dünyanın farklı köşelerinde zorluk içinde yaşayanları daha iyi anlar ve empati kurar. Bu bilinç, yalnızca Ramazan’a özgü kalmamalı, yıl boyunca devam etmelidir.

Ramazan eğitimi, şu üç temel konuda bireyi olgunlaştırır. Açlık ve susuzlukla bedeni terbiye etmek. Kötü alışkanlıklardan uzaklaşıp iyiliklere yönelmek. Paylaşmayı, yardımlaşmayı ve toplumsal dayanışmayı artırmak. Bu eğitimin kalıcı olabilmesi için Ramazan’dan sonra da ibadetlere, iyi ahlâka ve yardımlaşmaya devam etmek gerekir.

Ramazan, aslında bir özgürlük ayıdır. Ancak bu özgürlük, nefsin keyfi arzularına teslim olmak değil, nefsin esaretinden kurtulmak anlamına gelir. Oruç, insana şunu öğretir: Yemeğe ve içeceğe bağımlı değiliz. Kötü alışkanlıklarımızdan kurtulabiliriz. Şeytanın ve nefsin oyunlarına karşı durabiliriz.

Gerçek özgürlük, insanın iradesine sahip olması ve nefsini kontrol edebilmesidir. Ramazan, insana bu özgürlüğü kazandırır. Ancak, bu özgürlüğü sadece bir ayla sınırlandırmak, onun esas anlamını kaçırmak olur. Bu yüzden, Ramazan’dan sonra da aynı bilinçle yaşamak gerekir.

Ramazan, sadece bir ay boyunca uygulanıp sonra unutulan bir ahlâk eğitimi olmamalıdır. Ramazan’da kazanılan güzel alışkanlıklar yıl boyunca sürdürülmelidir: Orucun verdiği sabır ve irade, günlük hayatımıza yansıtılmalıdır. Kur’an’la olan bağımız Ramazan’dan sonra da devam etmelidir. Yardımlaşma ve infak bilinci sadece Ramazan’a özgü olmamalıdır.

Ramazan, aslında Müslüman’a nasıl bir insan olması gerektiğini öğreten bir mekteptir. Ramazan’dan sonra da bu eğitimi devam ettirebilenler, gerçek anlamda Ramazan ahlâkını kuşanmış demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR