DÜNYA KADINLAR GÜNÜ VE İSLAM’DA KADININ HAKLARI
Dünya Kadınlar Günü, her yıl 8 Mart’ta kadınların toplumsal hayattaki haklarını ve katkılarını vurgulamak amacıyla kutlanmaktadır. Kadın hakları konusunda farklı toplumların tarihsel süreçte farklı yaklaşımları olmuştur. Ancak İslam, 1400 yıl önce kadınlara sosyal, ekonomik ve hukuki alanlarda önemli haklar tanıyarak, onları toplumun eşit ve onurlu bir bireyi olarak kabul etmiştir.
İslam öncesi Arap toplumunda kadınlar miras hakkına sahip değildi, zorla evlendiriliyor ve çoğu zaman bir meta gibi görülüyordu. Yeni doğan kız çocukları, bir utanç kaynağı olarak görülerek diri diri toprağa gömülebiliyordu. Kadın; miras bırakılamaz, hak talep edemez ve genellikle ikinci sınıf bir insan olarak görülürdü.
İslam, bu durumu kökten değiştirmiş ve kadını toplumda saygın bir konuma yükseltmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de kadın ve erkeğin eşit olduğu vurgulanmış, her iki cinsin de Allah katında takva açısından değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. "Ey insanlar! Şüphesiz, sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve sizi milletlere ve kabilelere ayırdık ki birbirinizle tanışasınız. Şüphesiz, Allah katında en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır." (Hucurât, 49:13)
İslam, kadın ve erkeğin eğitimi konusunda ayrım yapmaz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), "İlim öğrenmek kadın ve erkek her Müslüman’a farzdır." (İbn Mâce, Mukaddime, 17) buyurarak kadınların da eğitim almasını teşvik etmiştir. Hz. Aişe (r.a.), İslamî ilimlerin aktarılmasında büyük bir rol oynamış ve pek çok sahabi ondan ders almıştır.
İslam, kadına miras hakkı tanımış ve onun ekonomik bağımsızlığını güvence altına almıştır. Kur’an-ı Kerim’de miras paylaşımı açıkça belirlenmiş ve kadınlara da belirli oranlarda mirastan pay verilmesi emredilmiştir. "Anne-babanın ve yakın akrabaların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır; kadınlara da bıraktıklarından bir pay vardır." (Nisa, 4:7)
Ayrıca, kadın kendi kazancına sahiptir ve bu kazancı harcama konusunda tamamen özgürdür. Evlilikte mehir hakkı da kadının ekonomik güvencesini sağlamaktadır.
İslam, evliliği karşılıklı rıza esasına dayandırmış ve kadına evlilikte söz hakkı tanımıştır. Zorla evlilik İslam’da yasaklanmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir kadının zorla evlendirildiğini öğrendiğinde onun nikâhını iptal etmiştir. Ayrıca, kadının boşanma hakkı da bulunmaktadır. Eğer evlilik hayatı çekilmez hale gelirse kadın, “hul” adı verilen bir hakla mahkemeye başvurarak evliliğini sonlandırabilir.
İslam, kadınların çalışma hayatına katılmasını yasaklamaz. Hz. Hatice (r.a.), ticaretle uğraşan zengin ve saygın bir iş kadınıdır. Kadınlar; öğretmenlik, tıp, sanat ve ticaret gibi farklı alanlarda çalışabilirler. Ancak ,iffet ve ahlaki sınırlar içinde olması gerektiği vurgulanmıştır.
İslam, anneliği en kutsal makam olarak görür ve kadına büyük bir değer atfeder. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir sahabinin “Ya Resulullah! Kendisine en çok iyilik yapmam gereken kimdir?” sorusuna üç kez “Annen!” diye cevap vermiştir (Buhari, Edeb, 2).
Dünya Kadınlar Günü, kadın haklarının gündeme getirilmesi açısından önemli bir gün olsa da, İslam’ın kadınlara verdiği haklar sadece bir günle sınırlı değildir. İslam, kadına; eğitim, ekonomik bağımsızlık, miras, boşanma, çalışma ve toplumsal hayata katılım gibi birçok hak tanımış ve onu saygın bir birey olarak görmüştür.
Toplumun huzur ve adalet içinde gelişmesi için kadın ve erkek arasındaki dengeyi korumak, İslam’ın temel prensiplerinden biridir. Söz konusu dengeyi korurken Yaratanın koyduğu aşılmamalıdır. Erkek de, kadın da fıtratının sınırlarından dışarıya taşmamalıdır. Kadın duruşu; günümüz özgürlük anlayışından hareketle, mahremiyet sınırlarını aşan, İslâmın edep ve adap kültürünün dışına çıkan bir forma dönüşmemelidir.
Kadının erkilleştiği, erkeğin evcilleştiği bir ortam ve toplumda fıtrat rolleri maksadının dışına çıkacağından huzursuzluklar oluşacaktır. Boşanmaların bir çoğunun, fıtrat sınırlarını aşma sevdasından kaynaklandığını görülmektedir. Birbirlerini deliler gibi seven gençlerin, evlilikten çok kısa bir zaman sonra birbirlerinin boğazına sarıldıkları toplumsal tecrübelerden bilinmektedir. Kendi rollerinin dışına çıkan eşler, huzurlu yaşamı bozmakta sonu gelmez mutsuzlukları yelken açmaktadırlar.
8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlayalım ama bu günü kadınların huzuruna ve mutluluğuna vesile olacak bir anlayışla kıymetli hâle getirelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.