Bir insanı kaybetmek nasıl bir şeydir?

 Bilenler kadar bilemeyenler vardır… Yaşamda hep bir şeyleri kaybederek yaşarız, kaybetmek istemesen de… Kaybetmek bir mağlubiyet, kazanmaya çalışırken. İşini kaybedersin. Ananı kaybedersin, babanı kaybedersin, sevdiğini kaybedersin.  Ve kaybettiklerin birer birer yara açar yüreğinde sessiz kalırsın, soğukkanlı olursun aslında dona kalırsın…  İnsanı en çok yarayan sevdiklerini kaybetmektir en çok güvendiklerin onlardır ve on çok onların üstüne yatırım yaparsın kendince. Kıyamadıklarındır onlar, mutlu olsunlar diye gülümseyen bir maske takarsın kimi zaman sırf mutlu olsunlar diye. Elin üstlerindedir kendinden çok düşünürsün onlarsız hayat bile düşünemezsin ama gel gör ki sensiz bir hayat düşünülebilir bunu anladığında çekilirsin kendine saklanırsın ve susarsın. Susmak bir isyandır evreni sarar… Parmağın kesilmemiştir ki acısı dinsin. Dişin ağrımaz ki çekilince zonklaması dinsin bir acıdır ki yaşanmadan bilmek zor.
Elimde sakladığım kaybetmek istemediklerimdi. Ben onlara baharları sakladım, en çok ağladıklarımdı, gel gör ki kıyamadıklarımdı. Kaybetmeyi hep geceyi mi borçlu insan?
 
VE BİR GÜN kaybettiklerine kavuşunca bir okyanus dolar yüreğinin içine, güneş battığı yerden doğmaya başlar, omuzlara çöken tonlarca ağırlık bir anda yok olur hiçbir şey olmamış gibi mutluluğun bastırır yokluğunun acısını, onlarsız geçen günleri bile düşünmek istemezsin çünkü onlar hayatında hep var olmuştur onlara yakışan hayatın anlamı olmalarıdır…  Ve islersin o günleri yok sayarsın hayatından çünkü yaşadın mı bilemezsin ki! Ve kaybetmeyi göze aldıkları zaten kanatmaz yüreğini ve o yüzden kıyarsın onlara.

SEN ŞEKERCİM hoş geldin yeniden yaşama sırası sende bu hayatı hoş geldin zamanıma. Buyur otur Saklımız kalmadı dök eteklerinden taşları Ben bir rüzgârım Özgürlük rüzgârı Bir yürekten bir yüreğe Taşırım umutları Ben bir dağ seliyim Yıkarım duvarları yükselir kentten Çorba kokuları Ben bir denizim Hırçın dalgalı Ölüm nedir bilmeden Döverim kıyıları Bütün dostlar uyanık Şafağı karşılıyor Yan hücre kapıyı çalıyor kalk gidelim sıradakini bekletmeyelim. Hoş geldin ateşim, yangınım, külüm.
Ateş oldun. Avucumda tutamadım seni. İçime düştün. Kalbimin karasına çaldım kor yüreğini hoş geldin yolum, yoldaşım, menzilim.
Yol oldun ruhuma. Dünyanın telaşından çekip aldın beni. Kalbimin serin vadisine taşıdın nefesimi. Beni benimle yeniden tanıştırdın. Adımı kazıdığım taşları kırdın. Sesimi yutan uçurumları uçuruma attın. Beni bana kattın yeniden Sonsuzluğun.
HOŞ GELDİN KIZIM. Hoş geldin kıvırcık saçlı kızım yalansız yaşa, kocaman bir kalbe sahip ol, annen kadar dobra dobra, korkusuz yaşa…
Başın önüne eğik dolaşma, başını öne eğdirecek bir şey yaşama bu hayatta. Veremeyeceğin hesabın olmasın hayata. Ödünsüz yaşa kızım. İyi tanı insanları, üzmeye çalışacaklar çıkacak karşına, duygusuzlar olacak sakın kanma onlara, uzak dur kötülerden ve iyi birilerini yakalarsan sakın bırakma peşini. Güzel olan zor veriliyor insana, çaba göstermen gerekecek, çok çalışman gerekecek. Korkma yüklerin altına girmeye. Unutma sen en güçlüsün yaşadığın hayatta. İstediğin an kavuşursun ancak güzel olana. Amacın yaşadığın hayatta en güzele ulaşmak olsun… Ve sen kızım adına yakışan bir gelecek yaşa. Irmağım ismin gibi güçlü ol, engelsiz yaşa… Sınırsız bir sevdaya sürükle yolunu, denize ulaşacağın gün için yaşa… İçinde biriktireceğin gücü akıt en sevdiklerine, paylaştıkça çoğalt, yücelt gücünü…
Yanındayım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR