ZİHİNSEL İŞGAL ALTINDA BULUNAN TOPLUMLAR

      ZİHİNSEL İŞGAL ALTINDA BULUNAN TOPLUMLAR

 

        Dünyanın hızla küreselleşmesine bağlı olarak insan hayatında her gün yeni sorunlar ortaya çıkmaktadır. Milletler sorunlarını kendi iradeleriyle çözmedikçe dünya rahata kavuşamaz. Hak ve özgürlüklerin önündeki engeller kaldırılmadıkça mevcut sorunlar bitmeyeceği gibi her gün yeni sorunlar ortaya çıkmaya devam edecektir. Adına G20 ülkeleri denilen oluşumun amacı nedir? Bunlar bölgenin dışından sorunlara karışarak kurutulması gereken bataklığın üzerine yeniden su akıtarak bölgeyi bir balçık deryasına çevirmeye devam etmektedirler. Doğru olan ise bataklığın kurutulup toprağın verimli bir araziye çevrilmesidir. G20 ilk kurulduğunda, uluslararası ticaret, ekonomi ve gelişmekte olan ülkelerle işbirliğini hedeflemişken, şimdi alanı genişleterek enerji ve terör konularıyla ilgili kararlar da almaya başlamıştır. Son olarak işsizlik, suç ve uyuşturucu, insan hakları, güvenlik ve silahsızlanma gibi alanlarla da ilgilenmeye başlamıştır. Ancak ne hikmetse dünyada silahsızlanma politikasını uygularken dünya silah ticaretinin yarıdan fazlasını kendileri yapmaktadır. Demek ki silah ticareti yapmak bizim hakkımızdır demek istiyorlar. Kısacası G20 demek emperyalist hedefler etrafında toplanmış ülkeler demektir.

         Dünya düzenini, huzurunu bozan kişi, topluluk ve devletlere gerekli görülen yaptırımların uygulaması neden sadece 5 büyük ülkenin tekelinde bulunmaktadır? Onlara bu fırsatın verilmesi aslında hak ihlallerinin, gasp ve sömürünün yasal zemine oturtulması demektir. Geçmişte de hep böyle olmuştur. Büyük ve güçlü olan devletler, diğerlerini ezmiş hakkını gasp etmiştir. Dünya düzenini sağlamak adına savaş çıkartılan onlarca ülke, sömürülen, katledilen onlarca halk, ülke, şehir, köy var. Binlerce yeni sorun ve terör için yeni insan kaynakları oluşturmaktan başka bir şeye yaramamıştır. Kabul etmek gerekir ki yeni dünyanın jandarmalığını yapan özellikle de kurucu ve söz sahibi olan G20 ülkeleri aslında bir taraftan devlet adına yapılan terörden, bir taraftan terör örgütlerinin baskılarından bunalan milletlerin yüreğindeki umudu boşaltmıştır. Çünkü terörün asıl kaynağı kendileridir. Orta doğu insanın hak, hukuk ve adalet anlayışı bakımından bu devletlere karşı olan güvenin sıfırlanmasına neden olmuştur. Aslında terörün ve her türlü belanın sorumluları bizatihi bu ülkelerin kendileridir.

    Bütün olaylar göstermektedir ki başka milletlerim kültürüyle, onların belirlediği gündemle meşgul olanlar bir gün gelir onlar tarafından işgal edilirler. Bu gün dünyanın her tarafında Müslüman toplumlar fiziki olarak ve zihin olarak batı toplumlarının işgali altında bulunmaktadır. Her gün Amerikan güdümlü yönetimlerin denetiminde kurulan orduların fiili tecavüzüne uğramaktadır. En kötüsü de batının kültür emperyalizminin, popüler kültürün zihinsel işgali ile düşünme melekelerini yitirip kurtulma çabasını bile göstermemektedir. Müslüman toplumlar fiziki işgal ve zihin işgalinin zincirlerini kırıp özgürleşmedikçe ayağa kalkamayacaktır. Bilinmesi gerekir ki zihsel işgal altında bulanan toplumların fiili işgalden kurtulmaları asla mümkün değildir. Bunun için önce bütün Müslüman fertlerin Kuran ve Sünnet merkezli olarak iç donanımını tamamlayıp harekete geçmesi gerekir. Çünkü İslam savunma dini değil hareket ve faaliyet dinidir.  Batı kültürü başta eğitim, edebiyat ve sanatta olmak üzere her alandan kökünden kaldırıp atılmalıdır. Yoksa köle ruhlu nesiller yetiştirerek batı emperyalizmi karşısında durmak mümkün olmaz.  Yüreklerde ve zihinde gerçekleşen işgal ancak kendi ruh kökümüze dönülerek bitirebilir. Aksi takdirde gönüllü köleler topluluğu olarak kapitalizmin her dönem değişen popüler putları önünde secde edip eğilmeye devam edeceğiz.

    Dünyanın her yerinde zihinsel işgal altında bulunan toplumlar emperyalizmin fiili işgali ile karşı karşıya kalmıştır. Dünyadaki tüm savaşların, işgallerin, zulüm ve haksızlıkların baş sorumlusu aslında G20 ya da başka bir adıyla BM’yi oluşturan ülkelerdir. Bunların oluşturduğu dünya düzeninde her yerde çarpıklıklar hat safhaya varmıştır. Ayrıca faiz ve sömürü ile fiili gasplarla İslam dünyası soyulmaktadır. Başta ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin olmak G20 ülkelerinin belirdiği politikalar yüzünden tüm dünya özellikle Müslüman ülkeler kan ağlamaktadır. Dünya ekonomisinin yüzde 85’ini oluşturan bu ülkeler aynı zaman da silah ticaretinin yüzde 68’ini de yapmaktadır. Fazla söze hacet yok. İşte G20 denilen şey budur. Dökülen kanın, savaşın ve terörün arkasında bulunan ülkeler bunlardır. Bu ülkelerin terörü bitirip dünyaya huzur, barış ve sükûnu getireceğini inanmak fazlasıyla iyi niyetli olmaktır. Zihinsel işgal altında bulunan toplumların ülkelerini, topraklarını kimden kurtaracaklarını anlaması bile söz konusu edilemez. 

    Ancak İslam felsefesiyle mayalanmış zihinler özgür düşünsel hareket ve projeler üreterek özgürlüğe kapı aralayabilirler. Kollarımıza ve bacaklarımıza atılan düşünce ve iyi niyet zincirlerinden kurtulmadıkça dünyaya daha çok toplu ölümler, toplu cesetler sunmaya devam edilir. Hiçbir toplum düşünce prangalarından kurtulmadan ülkesini fiili işgalden, emperyalizmin esaretinden kurtaramaz. Düşünce prangalarından kurtulmanın yolu ise İslam paradigmasına dönmektir.

 

                                                                                                    İsmail OKUTAN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi
SON YAZILAR