ALLAH ÇALIŞANA VERİR

Yaşamakta olduğumuz şehrin en kötü yönlerinden birisi ırkçılıktır. Bunu yapanlar da şehre kuruş katkısı olmayan, konuşmaktan öteye en ufak bir şey yapmayan, şayet kendilerine yer bulurlarsa hemşehri derneklerinde yer bulup oralardan nemalanan üç, beş sahtekârdan başkası değildir. Şehri sevmek şehre yatırım yapmaktır, üretim ve istihdam sağlamaktır. Bunu kim yaparsa başımızın tacı gönlümüzün sultanıdır. Samsun, doğal zenginlik bakımından Trabzon’a yüz basar. Sadece Vezirköprü Kanyonu on tane Uzungöl eder. Ayvacık’taki barajından, Bafra’daki baraja, Kuş Cenneti’nden Lâdik Akdağ Kayak Merkezi’ne, Ladik’teki kaplıcasından Havza kaplıcalarına dek o kadar doğal zenginlikler var ki saymakla bitmez. Çaykaralı Dursun İnan adındaki bir vatandaş yıllar önce yurt dışına gidip çalışmaya başlamış, oradaki turizm yatırımlarını görünce kesin dönüş yapmış seksenli yılların başında Uzungöl’de önce alabalık tesisleri kurmuş, ardından otelcilik faaliyetlerine başlamış. Bunu gören iş adamları turizm yatırımlarına ağırlık verince Uzungöl yatırımcılar için gözde bir mekân haline gelmiş ve dünyanın her tarafında tanınmıştır. Demek ki Allah çalışan kuluna veriyor. Uzungöl’de devletin yol dışında bir kuruşluk yatırımı yoktur, tamamı özel sektör yatırımıdır. Konuşmaya sıra gelince mangalda kül bırakmayanlar bu şehirdeki onca güzelliğe rağmen en ufak bir uğraş vermemişler, her şeyi devletten ve belediyelerden beklemişler. Hal böyle olunca da şehrimiz turizm bakımından bölgenin en gelişmemiş şehri haline gelmiştir.

Konuya neden böyle bir girişle başladığıma gelince; geçtiğimiz cuma günü bizim tavuk sektörünün üst birliği olan Samsun Kanatlı Et Üreticileri Birliği’nin Kavak’taki kongresine katılmak üzere şeyhim Ali Duran’ı da yanıma alarak yola çıktım. Gitmişken Lâdik’teki tavuk çiftliklerimize de uğrayıp cuma namazını da orada kılıp, ardından Kavak Tarım İlçe Müdürlüğü’ndeki toplantıya katılırız diye düşünmüştüm. Ama Allah yarım saat içinde öyle bir kar yağdırdı ki düşündüklerimle yaptıklarım çok farklı bir noktada oldu. Lâdik’e gidip on dakika tavuk çiftliğine uğradıktan sonra cuma namazını kılıp Kavak istikametine doğru yola çıkalım dedik. Tam Lâdik çıkışına geldiğimizde polis durdurup Toptepe’de tırlar kardan kayıp yolu kapatmış gidemezsiniz ya bekleyin ya da Hamamayağı üzerinden Havza’ya geçin, oradan Samsun’a gidersiniz dedi. Bunun üzerine Havza istikametine döndük ama öyle bir kar yağışı vardı ki anlatamam. On yıldan fazla bir zamandır Lâdike’ giderim böyle yoğun bir kar yağışıyla ilk kez karşılaştım. On yıl önce bir kez daha yolların karla kaplı olduğu bir havada Lâdik’e gitmiştim ama aracım önden çekişli olduğundan hiç zorlanmamıştım. Lâdik Havza arasındaki Hamamayağı yolunda Hamamayağı’na kadar ufak tefek iki rampa, Hamamayağı’ndan sonra da Havza yoluna kadar yokuşlu rampalar vardır. Hamamayağı’na kadar iki hafif rampayı aşmak ne mümkün; bütün arabalar yolda kalmış, tırlar kaymış. İki saate yakın beklemenin ardından greyder geldi yolu kazıdı biz de peşine düştük ama iki hafif rampada da Ali ağabey çıkıp dayanmasa devam etme imkânımız yoktu. Bu arada aracımızda kar lastikleri vardı ama kar sert olunca lastiklerin arasına girdi, araç da arkadan çekişli olunca git gidebilirsen. Geriye dönüp Lâdik’teki evimizde kalmak istedik, geri yol da kapanmış. Ali ağabeyin ite kaka dayanması sonrasında Hamamayağı’na yanaşınca sevgili dostum Ali Sukas’ı aradım. Aliciğim biz yolda kaldık, Havza yoluna çıkma şansımız yok, Hilas’a geçiyoruz orada kim var bizimle ilgilenecek diye sordum. Sağ olsun müdürünü aradı. Alican Bey oranın müdürüymüş. Çok donanımlı ve becerikli bir arkadaş. Bizi bir gece misafir ettikten sonra cumartesi yollar açılınca Samsun’a gelebildik.

Böyle güzel bir misafirperverlik için hem Hilas müdürü Alican Bey’e, hem işletmenin ortaklarından Ali Sukas kardeşime hem de işletme sahiplerine şükranlarımı sunuyorum. Hilas yaklaşık yedi sekiz yıl önce belediye tarafından özelleştirilmiş, zannedersem yirmi civarında iş adamının ortaklığı ile o günkü para ile yirmi milyon civarında bir yatırımla yenilenmiş ve on numara bir konaklama merkezi olmuş. Ben Lâdikli değilim ama Lâdik’e yatırım yapan kim olursa olsun sonuna kadar arkasında olurum. Lâdik şehrimizin en kadim medeniyetlerinin yaşadığı çok eski yaşam merkezlerinden biridir. Hilas kaplıcaları da çok uzun yıllardan beri bölge halkına hizmet sunan kaplıcalardır. Suyu yakmıyor ama üşütmüyor da. Hizmetler on numara tavsiye ederim. Akdağ da Lâdik için güzel bir kayak merkezi, oraya da destek vermek zorundayız. Bu güzellikler başka bir yerde olsa doluluk oranları yüzde yüz olurdu ama dediğim gibi; Allah çalışana veriyor. Şehre sahip çıkmak adına elimizden gelen desteği vermek zorunda olduğumuzu belirterek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR