Dünya Dili Olma Yolunda Türkçe

Geçen haftalarda ülkemizde Türkiye"de Dünya çapında bir organizasyon gerçekleştirildi.Bu uluslar arası Türkçe olimpiyatlarının 7.si idi. Dünyanın 115 ülkesinden 700 civarında öğrenci,öğretmenleri ve kısmen velileriyle birlikte çok sevdikleri türkçenin çeşitli dallarında ( şiir,şarkı,konuşma,skeç vb.) ve türk folkloru halk oyunları dallarında kazanımlarını sergilemek ve yarışmak amacıyla ülkemize geldiler. Türk öğretmenlerinin refakatinde,gözetiminde geldiler;devlet büyüklerimizi ve bazı kurumlarımızı ziyaret ettiler,yöneticiler tarafından kabul edildiler.Yarıştilar ,gönüllerince eğlendiler.Bayram yaptılar,şölen yaşadılar.Ayrıca ülkemizin bazı değişik illerini de gezdiler,misafir edildiler;insani ve ülke güzelliklerimizi gördüler,yaşadılar.Her gittikleri yerlerde halk onları bağırlarına bastı. Hatta birçokları geri dönmek bile istemedi.Gerek yarışmalarda,gerekse il gezilerinde çok hoş ve etkileyici sahneler yaşadık.Kah ağladık kah güldük.Demokratik Kongo Cumhuriyetinden  4 ve 5 yaşlarında iki kız kardeşın koro halinde hiç takılmadan istiklal marşımızın on kıtasını jest ve mimikleriyle birlikte okumalarını dinlerken boğazımız düğümlendi,gözlerimiz yaşardı. Özellikle bu sahne milletimizin heyecan ve duygusallığının en tepe noktası oldu.Final de müthişti.Bu çocukları ve ailelerini türkçe sevdalısı yapan neden ne idi? Binlerce kilometre uzaklardan kaldırıp ülkemize getirten güç ne olabilirdi? Yıbaşında büyük ödülü kapmak için bayilere koşan binlerce  insanlar gibi acaba onlar da büyük ödül peşinde mi idiler?Hayır zaten böyle bir ödül yoktu. Mütevazi ölçülerde hediyeler vardı.Onlar da zaten bu zahmete değmezdi. Öyleyse başka bir şey vardı.Türk insanını sevmek,dilini,ülkesini,kültürünü,ahlakını,karakterini sevmek,eğitim düzeyine hayran kalmak. Kısacası aşk.,sevgi.Peki bu çocuklar bu hale,bu donanıma nasıl geldi?Elbetteki türk öğretmenleri sayesinde.Ne aileleri ne de bu çocuklar ömürlerinde hiç kimseden görmekikleri fedakarlığı,sevgi ve samimiyeti,dostluğu,güveni onlarda buldular.Onlara hayran kaldılar.Birçokları yıllarca Batı emperyalizmi tarafından sömürülen,ezilen,hor görülen,hep veren ama zulümden başka bir şey alamayan bu insanlar,almadan veren,karşılıksız seven,yardıma koşan,kibar ve ahlaklı,anne babadan daha fedakar bu dört dörtlük öbür beyazlarla karşılaştıktan ve kısa bir” acaba bunlar da mı”?, tereddüdü yaşadıktan sonra bağırlarına bastılar ve çok sevdiler,çünkü bu sevgi karşılıklı idi.Onların şahsında Türkiye"yi sevdiler,Türk insanını sevdiler,türkçeyi ve kültürümüzü sevdiler.İşte Türk okulları sayesinde Dünyaya ihraç edilen sevgi çiçekleri,ve onlardan bize iade edilen türkçe çiçekleri. İşte bu karşılıklı sevgi, sizinle herşeye ve her yere varız diyen sevgi.Bu genç insanlar, ki çoğu ODTÜ,Boğaziçi  Ün.mezunu,Türkiyede her yerde 5-6 bin lira kazanabilirken, ailesinden,çoluk çocuğundan uzak, Dünyanın dört bir yanında ,çöl sıcağında,dondurucu iklimlerde az bir ücretle ,  onları aileleri kabul ederek insanlığa ışık yayıyorlardı.

            Dünya dili olarak tanınan bir dil daha var,İngilizce. Bana hiç kimse, Dünya"da Amerika veya İngiltere çok sevildiğinden süratle İngilizce öğreniliyor diyemez. Bu öğrenme, emperyalizmin sonucu,zorla öğretmenin yanında (sömürge dönemleri) ,ekonomik çıkarlar gereği bir öğrenmedir. Kapitalizmin ve sömürünün yayılma dilidir.Zoraki ve mecburi öğrenilen bir dil durumundadır.Bu anlamda gönül dili asla değildir.Ama şu Türkce coşkusu, bize türkçenin sevgi dili dostluk dili olduğunu ,maddeye değil,manaya dayandığını göstermektedir.

            Bu çalışmalar ve organizasyonlar,bu metod anlayışı ile devam ederse ki buna şüphe yok, Türkçenin kısa zamanda ikinci bir dünya dili oacağı ortadadır.Çünkü ben Dünyada şimdiye kadar böyle olimpiyat haline gelmiş bir dil bayramı duymadım,görmedim. Üstelik bu şölen yedi yıldır devam ediyor ve her geçen yıl artan bir katılım ve coşku ile gerçekleşiyor. İnşallah 21.yüzyıl, Türkofoni"nin( Türkçe konuşan topluluk) ve Türkofili"nin (Türk severlik,Türk dostluğu) asrı olacaktır.

            Yalnız bu arada üzüldüğüm bir nokta var.Tamamen halk gönüllülerinin,sivil girişimcilerin, esnaf,iş adamı,idareci,öğretmen ve velilerin gayretleriyle, inanca ve güvene dayanarak yapılan bu fedakarane  eğitim-öğretim faaliyetlerinin mimarlarını takdir etmeyen,özellikle her şeyini Türkiyede brakıp bir valizle Dünya yollarına düşen ,bize nerede ihtiyaç varsa oradayız,biz dönmeye değil kalmaya,ölmeye geldik,Ülkemz için her şeye varız inancıyla ardına bakmadan giden bu genç eğitim akıncılarının,bu öğretmenlerin Türklük ve insanlık sevdasını göremeyen,kendilerini onların yerine bir saniye bile koyma cesaretini gösteremeyen sözde vatanseverlere üzülüyorum.Kendi sırça köşklerinde ,sıcak yuvalarında oturarak,servetlerine servet katmaktan  ve gününü gün etmekten başka bir şey düşünmeyip ,vatanseverliğin sadece lafta hamasetini yapan ,ama bu insanlara ,bu davanın manevi önderine ve çalışmalarına da insafsızca eleştirilerde bulunanlara üzülüyorum.

Ne diyelim gölge etmeyin başka ihsan istemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hasan Özduman Arşivi
SON YAZILAR