Son zamanlarda ülke gündemine oturan Ergenekon ,AK Parti"nin kapatılma davasıyla ikinci plana itilmişse de, kapatma davası sonuçlanınca tekrar gündemin ilk sırasındaki yerini aldı.
                     Medyada enine boyuna tartışılan ve masaya yatırılan Ergenekon iddianamesi çözüldükçe hem derinlemesine hem de genişlemesine yayılıyor.Eğer anlatılanların doğruluğundan hareket edersek ahtapotun kolları yavaş yavaş belirginleşiyor.
                     İddianamede  ""Ergenekon Terör Örgütünün Yapısı"" başlıklı kısmında  toplumun bütün kesimlerini kuşatan bir ağ gibi sardığı anlatılırken yapılanmanın ifade edildiği kavramlarda ayrı ayrı yer almaktadır.Yazı aynen şöyle :
"" Hedef" alt başlığında yazılı "....mafya grupları tümüyle yeniden gözden geçirilmeli, deneyimli mevcut grupların karşısında yeni ve güçlü bir grup oluşturularak, denetim ve kontrol altına alınmaları sağlanmalıdır" ve "Finans" alt başlığında yazılı "... Lobi'nin faaliyetlerinin finansı başlangıç noktasında Ergenekon tarafından karşılanmalıdır. Ancak, organizasyon ilk ticari şirketini kurup faaliyete geçirmesinin ardından finansal desteğe son verilmeli ve örgütün kendisine finans kaynakları oluşturması sağlanmalıdır" hedefine uygun olarak örgüte kazandırılan elemanların profillerinden de yararlanılıp mafya tarzı faaliyetlerle örgüte gelir temin edildiği;  Sanki devlet içinde devlet gibi illegal bir yapılanma suretiyle her tarafa nüfuz etmişler.
                      Bu yapılanma içinde Karadeniz Bölgesi henüz gündeme gelmedi.Her ne kadar iddianamede 30 Temmuz 2006  tarihinde on binlerce kişinin katıldığı ve sahil yolunun saatlerce ulaşıma kapatıldığı Fındık Mitinginin Ergenekon bağlantılı olduğunu yazılı olsa bile ,sadece bu olayla sınırlı kalması düşünülemez tabi ki.Vatansever Kuvvetler Güç birliği  Derneği (VKGBD) Başkan Yardımcısı Ahmet Cinali ile Giresun Esnaf Sanatkarlar Odalar Birliği Başkanı Ahmet Kara arasında yapılan telefon görüşmesinde gündeme gelen konulardan hareketle Ergenekon Örgütünün parmağı olduğu iddia edildi.
                     Biraz kafa yorduğumuzda, bazı soruların sorulmasının kaçınılmaz olduğu 
                     anlaşılıyor sanki:
                    1-Acaba eğer Ergenekon örgütü varsa ,Karadeniz ayağı bu kadar küçük bir olayla 
                        sınırlı mıdır ?
                    2-Samsun"a konacak mıdır ?
                    3-Samsun acaba Ergenekon örgütünün hangi yapılanmasına destek vermiştir ?
                    4-İdari ,finansal ,mafya ve bürokratik yapı içinde Samsun"un yeri nedir ?

Bu soruları elbette ki çoğaltmak mümkündür. Varsa ,cevaplarını Ekim ayında başlayacak  duruşmalarda görme şansımız olacaktır .
                   Türkiye genelinde olduğu gibi Samsun ayağı açıklandığında dudaklarımız mı uçuklayacak yoksa beynimiz mi duracak göreceğiz.Bu kadar medyada gündeme geldiğine  , binlerce sayfa iddianame  hazırlandığına ve onlarca üst düzey insan tutuklandığına göre sıradan bir şey olmasa gerektir.
                   Bir de bu arada suyu bulandırmaya çalışıp ,sansasyonel yaklaşım sergileyerek kamuoyuna magazin şeklinde sunma çabası içinde olanlar da yok değil.Arının kovanına çomak sokulduğumda dışarıya topyekun saldırmaları gibi ,dava sonunda zarar görme ihtimali olanlar mı gürültü çıkarıyor yoksa ülkenin kıymetli insanlarının daha çok zarar görmemesi ve bir an önce sonuçlanması için mi çaba ,onu da göreceğiz.
                   Dağ fare mi doğuracak yoksa temiz  toplum projesinin en önemli ayağı mı olacak..?                         Bekleyelim.....