İki Kadın Tipi
Pazar günü bilindiği gibi üniversite sınavları yapıldı.Ben de birçok veli gibi çocuğu sınava götürdüm.Eğitim fakültesinin bahçesinde dolaşırken insanları da izliyordum.Karşımda orta yerde bir sandalyede oturmuş,ellerini yukarı kaldırarak dua eden bir bayan dikkatimi çekti. Belli ki o da çocuğunun çıkmasını bekleyen onlarca kadından biriydi.Bunda ne var diyeceksiniz? Bir şey olmadığını anlatmaya çalışacağım.Bayan başında şapka,kısa kol tişört ve streç pantalon giymişti.Ama elleri semada ,hiç kimseye aldırmadan huşu içinde dakikalarca dua ediyordu.Kendi kendime işte benim memleketimin insanı dedim. O da ,etrafta başı kapalı,tesettürlü,elindeki dua kitabını durmadan okuyan diğer bayanlar da Erkekler de öyle;dudakları kıpırdamayan hemen hemen yoktu.
Birinci bayanı birileri belki o pozisyonda görmeseydi ve yerleşmiş bir bakış tarzıyla, dinle alakası olmayan,hatta dine karşı ve yerleşmiş moda tabirle laik,çağdaş,tam bir cumhuriyet kadını diye değerlendirirdi.Yine öyledir,ama din konusunda şekilden niyet okuyanlar müthiş bir şekilde yanılıyorlardı.İnsanları şeklen değerlendiren standartlar alt üst olmuştu.Bunun milyonlarca örnekleri var.Böylece bir kere daha gördük ki Allah ile kul arasına girmenin, gıyabi değerlendirmeler yapmanın kimsenin ne hakkıdır ne de haddi.Kimse kimsenin içini bilemiyor.Her insan,kılık ve kıyafeti ne olursa olsun inançlı,Allah"a ve peygambere bağlı olabiliyor.İnsanları görünüş veya giyinişlerine bakarak dindar veya dinsiz diye yargılamak görevini bize kimse vermemiştir.Bu müslüman bayan, giyim kuşam tercihini bu şekilde kullanmıştır.Saygı duyarız.
Aynı şekilde ikinci, yani başı kapalı bayan da inancına göre böyle giyinmeyi tercih etmişti.Kılık ve kıyafetine bakarak bu bayanı da cumhuriyete ve hatta laikliğe bağlılığı konusunda kimse yargılayamaz.Kılık ve kıyafet dini veya siyasi bir niyet okuma aracı olmamalı.Birinci bayanın kıyafeti Allah"a,Kuran"a inanmasına nasıl ki engel teşkil etmiyorsa ,ikinci bayanın kıyafeti de rejime,laikliğe bağlı olmasına engel teşkil etmez.Ancak problem ,dini yargılama ile siyasi-laik yargılama tarzındaki yanılgılardır.
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadın maalesef şanssız bir cins.Gerçekten erkek tahakkümü var diyenler haklı çıkıyor.Sömürülen,istismar edilen(çıkarlara alet,sırtından geçinme),mağdur olan,ezilen,itilip kakılan hep bu cins olmuş.Haklarını çoğu kez koruyamıyorlar.Ülkemizde onları da bölmüşler:çağdaş,laik,cumhuriyetci kadın ve türbanlı (başörtülü),çağdışı,yobaz kadın.Kadın narin,duygusal ve şefkatli olarak yaratılmış ve erkeklere emanet edilmiştir.Erkekler de maşallah emanetlerine iyi sahip çıkıyorlar. Kendilerinin ulaştıkları mevkileri onlara asla layık görmüyorlar.Kadına seçme ve seçilme kakını veren ilk devlet adamımız Mustafa Kemal Atatürk olmuştur.(Gerçi demokrasinin olmadığı bir dönendi,ama olsun)Acaba bu hak sadece başı açık olanların hakkıdır mı demişti?
Bir de şu türban kelimesi Fransızca kökenli bir kelime;aslı türkçe tülbend den fransızcaya geçmiştir.Daha çok Arap ve doğu Asya erkeklerinde başın etrafına dolayarak sarılan ve saçı yarım kapatan bir bezdir.Bizim Anadolu"da da hala bazı yaşlılar bunu takar.Bir kısım bayanların baş örtülerinin ucunu boğaz altından arkaya doğru dolamasına bu adı veriyorlar. Oysa bu baş bağlama ile gerçek türbanın hiçbir alakası yok. Babaanneleri gibi bağlasalar bir şey demiyeceğiz diyorlar.(alttan tavşan kulaklı bağlama) Her şeye onlar karar verirler ya Tabiiki samimi değiller;öyle de bağlasalar, böyle de bağlasalar yine de üniversitelere girmelerine karşı çıkarlar.Efendim biz baş örtüsüne karşı değiliz,türbana karşıyız,hadi canım sende . Bu sayın egemenlerin (aslında egemen halktır) galiba anlayamadıkları bir şey var: Anne anneden sonra bu torunlara gelene kadar aradan iki nesil geçmiş.Gerçi Türkiye"yi yerinde saydırmak isteyenler için zaman,çağ önemli değildir,ama şunu görelim;torun artık ninesi gibi giyinmek,düşünmek,yaşamak,gezmek istemiyor. Tekamül ve de moda diye bir şey var ve o bunların farkında,kendini güncelleştirmek istiyor. Bu genç bayanlar da kendilerine en güzel yakışanı,markayı arıyorlar.Çarpıcı olmak istiyorlar,bütün diğer hemcinsleri gibi.En estetik ve cazip bağlama tarzı hangisi ise onu tercih ediyorlar. Makyaj da yapıyorlar.Bu sosyolojik ve psikolojik bir olaydır,bunu neden anlamıyorlar? Bazıları güya akılları sıra bir icat yapmış;yabancı bir kelime üzerinde ısrar da ısrar.Hele yakaladım seni türbandan,gel bakalım buraya Halk nerden bahsettiklerini bile bilmiyor.O baş örtüsünü bilir,eşarbı da bilir.Bazı kesimler, böyle muğlak ve kapalı tabirleri pek severler; laiklik de bunlardan biri;onu da ne hikmetse sadece kendileri anlıyor.18 yaşında, reşit,eğitim görmüş,kültürlü,aydın,ÖSS yi kazanmış bir bayanı anne annesine benzemeye veya tarlada çalışan köylü kadın statüsüne mahküm etmenin ,başındaki bezi rejimi yıkacak bir tehdit olarak görmenin çağdaş, medeni, ilerici,aydın kafalarla bir alası olabilir mi?Buna artık aptal kabul edilen kargalar bile gülmüyor.Bizim yok edilen milli prestijimizi, milli takımımız Dünya şampiyonu dahi olsa geri getiremez. Saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.