İSİMSİZ KAHRAMANLAR
Toplumda kalbi yanan, ufku geniş, yüreği pek, başkasının derdini dert edinen, sağ elinin verdiğini sol eli duymayacak halde iyilik peşinde koşan, haksızlıklarla mücadele etmekte mahir nice insanlar vardır. Bu insanlar çevrelerinin dışında pek tanınmazlar ya da tanınmak istemezler. Yaptıkları iylikleri desinler için değil rıza-i bari için yaparlar. Toplumdaki yaralar ve sorunların bir çoğu bunlar sayesinde çözüme kavuşur.
Bunlar yemezler, yedirirler, çevrelerinde aç varsa gider çorbalarını kaynatırlar, hastaları ziyaret ederler, engellilere insan gözüyle bakarlar ve onlara yardımcı olurlar, haksızlığa uğrayan insanlara sahip çıkarlar, Ahlâksızlıklara, yolsuzluklara, kötü alışkanlıkları tetikleyenlere, toplumun düzenini bozanlara, üstlendikleri görevleri hakkıyla yerine getirmeyenlere kısaca haksızlıklara karşı en üst perdeden tepki verirler.
Bu bahsettiğim kahramanlardan birisi de sosyal medyadan hatıralarını okuduğum sayın Mücella Hanım'dır. Bu hatıralarında toplumun ıslahı için verdiği mücadelenin yanısıra garip gurabaya nasıl şefkat elini uzattığını örnekler vererek anlatır. Geçenlerde " Bir Düşünürden Edindiğim İzlenimler" başlığı altında yazdığım yazının kahramanı sayın Mücella Hanım'dı.
Hatıralarından bir kaç tanesini burada paylaşmak isterim. Hatıralarından birinde; kendisinin tranwaya binmek üzere iken el arabasıyla tranwaya binmeye çalışan birine nasıl yardım edip araca binmesini sağladığını, simit yemekte olan engelliye elindeki dürümü ikiye bölerek nasıl bölüştüğünü, simitinin ucundan da koparıp alarak sıcak iletişim nasıl kurduğunu anlatır. Burada iletişim kurmanın önemini de vurgulamış olalım.
Bu durumu seyredenler bu ikili birbirine yakın akraba olduklarını sanmaları üzerine; " hayır ben bu arkadaşı sizin gibi yeni tanıyorum,engelliler de insandır, yaşama hakları vardır, onlar bizim imtihanımızdır, onlara yakın davrandığımızda engelli olduklarını unutacaklar' diyerek etraftakilere adeta canlı ders vermektedir. Mücella Hanım topluma bu şekilde "rol-model" olmaktadır. Günümüz insanına yaşayışı ve örneklikleriyle rol-model olan insanları arayıp bulup ortaya çıkarmak gerekir.. Onları aslında toplumun önderi yapmak gerekir.
Hatıralarında taktire şayan bir hatırası daha nakletmek istiyorum: Hatıralarında Mücalla Hanım, bir gün hastahaneye gittiğini, orada acılar içinde kıvranan bir hastaya rastladığını, hemşire ve doktorlardan hiç kimse ilgilenmediğini görmüş. Hemen duyarlı davranarak bir sedye bulduğunu, etraftakilerden de yardım alarak hastayı sedyenin üzerine yatırdığını anlatır. Görevlilere bir an önce ilgilenmelerini söyler. Hemşirenin birisi lâf etmesi üzerine ona haddini bildirdiğini anlatır. Hem de yüksek tonajda haddini bildirme.
Burada da harika bir yardımlaşma örneği var. Biz olsak çoğumuz kaçarız. Bize fokunmasın yük olmasın diye bir çoğumuz böyle yerlerden sıvışırız. Ama o toplumsal yaraları dert edindiği için taşın altına elini koydu. Bir hadisi şerif var. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir.”
Bir başka hadisi şerifte ise, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.” buyurmaktadır. Burada sahabi efendilerimiz kardeşlik duyarlılığını göstermişler ve bize şüphesiz ki örnek olmuşlardır. İçimizde de Mücella Hanım gibi duyarlı ve yiğit insanlar vardır. Kendilerini toplumun derdiyle hemhal olmuş, gerçekten bir kötülük gördüklerinde canla başla o kötülüğü def etmek için mücadele eden mücellalar vardır. Toplum bunların fedakârlığına ihtiyacı vardır. Toplumlar böyle yürekli ve merhametli insanlar sayesinde ayakta durmaktadır. Gene konu ile ilgili hadisi şerif nakledelim. “Eğer takva sahibi gençler, beli bükülmüş yaşlılar, süt emen çocuklar, yayılan hayvanlar olmasaydı, belalar sel gibi üstünüze dökülecekti.” (Taberani) buyurulmaktadır. Duyarlı insanların, ihtiyarların, hastaların, hayvanların sayesinde Cenab-ı Hâk bize hayat hakkı tanıdığını unutmayalım. Bu insanların kıymetini bilmeliyiz. Bu duyarlı insanların arasına katılım sağlamak için çaba sarf etmeliyiz.
Bir hususa daha dikkat ederek sohbetimi sonlandırmak istiyorum. Ebû Saîd (el-Hudrî) diyor ki, “Resûlullah"ı (sav) şöyle derken işittim: "İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle (ona karşı kin ve nefret beslesin). Bu ise imanın asgarî gereğidir." Mücella Hanımın hatıralarında kötülükler karşısında yapılacak mücadele konusunda da bize ders verecek nitelikte hatıraları var. Bizim de mutlaka vardır. Mücella Hanım misalinde öyle duyarlı insanlara selam olsun. Rabbim duyarlı, vicdanlı ve yardımsever insanların sayısını artırsın.
Selâm ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.