Menderes Yiğit

Menderes Yiğit

KILKUYRUK ve muhterem

Bu hikaye, bülbül ağızlı SUKAMA"nın şakıdığı sahnedeki saz arkadaşı KILKUYRUK"un hikayesidir.

Bir varmış bir yokmuş. Bir KILKUYRUK varmış. Öyle bildiğiniz KILKUYRUK"lardan değil, cin mi cin birisiymiş. Yedikçe semiren, semirdikçe gelişen cinsten. Yiyip yiyip semirdiği bir gazetede foyası ortaya çıkan KILKUYRUK, yurtdışı gezilerinde birtakım ihtiyaçlarına yardımcı olarak peçetecilik yaptığı bir zata derdini açar; “Aman muhterem, yaman muhterem. Pislik böceği gibi bir şeyler yedim, ağzıma gözüme yapıştı. Silmeme yardımcı ol”

KILKUYRUK"un durumu A"dan Z"ye öğrenen muhterem, peçete hizmetinin hatırına KILKUYRUK"un elinden tutarak götürür büyük başkana. KILKUYRUK"a da “Şunları şunları söyle başkanı kandır” der. Başkanın karşısına çıkan KILKUYRUK alır sazı eline vurur yalanın teline; “Aman başkan canım başkan. Tüm güzellik senin başkan. Aramıza giriyor adaşın başkan. Ben davul olayım, sen tokmak. Çal beni yumuşak yumuşak” diyerek başkandan gazete kurmak için destek ister.  Bakar başkan olumsuz, yine vurur sazın teline, “Etme başkan, yapma başkan. Kalemime hakkında yazdırma başkan. Ben yazarım el inanır. Çamur atarım izi kalır” der ve başkan mecbur kalır şekerlemeye. (Şekerlerin şeklini ilerleyen günlerde açıklayacağız)

“İşte böyle herkese söyle, adaşına böyle” şarkılarıyla muhteremin kurduğu gazeteye müritleriyle akın eden KILKUYRUK, artık patron olmuştur. Hem de arkasındaki tüm köprüleri yıkarak. KILKUYRUK, şekerlerin lezzetinden semirdikçe semirir. Yüzüne kan gelir. Gel zaman git zaman olur. SUKAMA"nın komutasında Samsun"u ateşe veren operasyonlar başlar.

Muhterem telaşlanır. Çağırır KILKUYRUK"u yanına. “Benim peçeteci başım. Söyle bakalım ne yapalım” Muhteremin telaşını gören KILKUYRUK, “Muhterem ben devran kimdeyse onun çanağını yalarım. Yanaşalım SUKAMA"ya. Gölgelerin arkasında ona yağcılık yapalım” der.

KILKUYRUK ile muhterem geçerler bülbül ağızlı SUKAMA"nın safına ve hep beraber başlarlar şakımaya; “Böyle başkan olmaz,  SUKAMA gibisi bulunmaz”

Yüksek perdede söylenen bülbül ötüşler tüm şehirde duyulsa da istenilen fayda elde edilemez. Muhterem, KILKUYRUK"a  “Çok güzel şakıyoruz emme, gerçek bülbül ötüşü yapamıyoruz azizim. Gel bizim foyamız ortaya çıkmadan operasyonlarda görev yapmış zatı ayda 5 bin dolarla işe alayım. Sende sahnende yer ver şakısın biraz” der. Muhteremin önerisine sıcak bakan KILKUYRUK, “Sende bu akıl bende bu fesat, ne diyeyim muhterem, her dem toplarız hasat” cevabını verir.

Evet KILKUYRUK; bu iş ortalıklarda fing atmaya, Çarşambalı Hasan diyerek takma isimle yazmaya benzemiyor. Bu arada Hasan"ın selamı var. Hangi Hasan Mı? Kayhanların Hasan. 

Not:: “Boşan kızım, seni ben alırım” hikayemizi kaçırmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Menderes Yiğit Arşivi
SON YAZILAR