Kutlu Doğum, alemlere rahmet yağmuru
Sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa SAV âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
Biz herhalde o Sevgili Peygamberin ümmetiyiz. O Sevgili Peygamber SAV acaba biz yirmibirinci yüzyıl elektronikleşmiş ve kendisini yirmibirinci yüzyıl lüksüne alıştırmış ve yirmibirinci yüzyıl radyasyonlu ve kanser kokulu yeniliklerine uyma yarışına girmiş, hız manyağı insanları ümmet olarak bağrına basar mı?
Şöyle düşünelim; yazın serinletici kliması ve kışın da yaz sıcağı üfleyen kaloriferi eksik olmayan, ama tesbih ve seccadesini de eksik etmediği lüks aracı var. Ayağını o aracından her tarafını cennet bahçesine çevirdiği yazlık villasına veya kapısına: Dikkat! Köpek var! deyip önünden geçenlere dehşet saçtığı kışlık hanesine atmayı vücudunun dinlemesi için zorunlu görüyor.
Bütün bu yaptıklarını; Allah güzeli sever ve güzeli güzel kulunun üzerinde görmek ister uydurma hadisinin kılıfına sokmayı da dilinden düşürmez. Bu cübbeli veya cübbesiz, tarikatlı işadamı veya konfor hastası Müslüman"ı düşünelim; o Sevgili Peygamberimizin ümmeti midir?
Daha fazla vurmayalım. Bu söylediklerimizle hiçbir belirli bir grubu veya cemaati hedeflemiyoruz. Ama Allah cc Kur"an-ı Keriminde bizleri nezirliğe özendiriyor. Allah cc münafık konusunda, yani hem dindar gözüken ve hem de yirmibirinci yüzyıl insanı gibi yaşamak isteyen çelişik Müslüman"ı tanımladığı bir süre var:
Hak alış-veriş Gününü saçma göreni düşündün mü hiç? Bu kişi, yalnızlık içindeki yetimi itip-kakan; yoksulla paylaşıma ön ayak olmayandır. O namaz kılanların vay haline ki; namazlarında aldırmaz ve gönülsüz; kılar görünüp ilgi çeken; komşu imece dayanışmasını kaldırandır Mâ"ûn Sûresi: 1-7.
Değerli okuyucularım, beni çok kınamayın. Ama bu sure-i celilenin, bazı müfessirlerin dediği gibi sadece müşrikleri veya gayrimüslim vatandaşları anlatmamaktadır. Öyle anlıyorum ki Resûlüllah"ın SAV doğumunu kutlamak üzere olan benim gibi Müslümanları da anlatmaktadır:
Acaba Hak alış-veriş günü olan ahret hayatını sadece müşrik ve gayrimüslim vatandaşlar mı saçma görüyor? Eğer ben de günlük, haftalık veya aylık kazancımı; serbest çalışıyorsam tüm yıllık kazancımı ölüm sonrası dirildiğim zaman bana yararlı olacak biçimde harcamıyorsam ben de ahreti hiçe saymış olmuyor muyum?
Evimin odalarının yıllık boya ve badanasını yenilemeği, bir ihtiyaç olarak görebilirim. Ev hanımlarımız ve gelin olacak kız çocuklarımız yazın taze sebzelerden onu taptaze saklayabilecek turşu, salamura, konserve biçiminde kış hazırlıklarını yapabilir. Ama her şeyin tazesini alayım diye hormonlu, tarım ilaçlı, GDOlu, mide, barsak, karaciğer tahrip edici ürünleri ateş pahasına; çevremizdeki fakir fukaraya da tasaddük edebileceğimiz paralarımızla almaya çalışırsak nasıl bir ahrete hazırlık yapan Müslüman olabiliriz ki?!
Hele bir de uzun vadeli harcamaları düşünelim; yıllık kazancımız iyi oldu; hemen oturma odamızın mobilyasını yenilemeye, kazancımızı biraz daha arttırdık; mutfağımızın tezgah ve fayansını değiştirmeye harcarsak bu nasıl ahirete hazırlık olur ki?!
Değerli okurlarım, biz Allah cc tarafından ve meleklerince sürekli bir imtihan geçiriyoruz. Her günlük harcamalarımız bugünün deyimiyle, meleklerce adım adım kameraya alınmaktadır, kozmik odalarda korumaya alınmaktadır. Yarın Hakkı huzuruna vardığımızda bu kamera CD"leri bize seyrettirilecektir. Ahrete ne kadar hazırlıklı olduğumuz ve Hak alış-veriş Gününü ne kadar düşündüğümüz veya saçma gördüğümüz mahkeme-i kübra"da bize seyrettirilecektir. Kararı biz vereceğiz. Acaba o Günde: Ya Rabbi, ben hiç münafıklık yapmadım. Her harcamamda hep Seni düşündüm Senin rızanı kazanmayı düşündüm ve ahreti hiç saçma görmedim diyebilecek miyiz?
Öyleyse bu Sûre-i celile, benim gibi nifak hastalığı içindeki Müslüman için de uyarı olarak nazil olmuştur.
İşte Kutlu Doğum Haftasında bunları düşünebilecek ve gerekli dersimizi alabilecek miyiz?
Yukarıdaki sûre-i celilden sadece bir âyet-i kerime daha alalım. Biraz ağır suçlama gibi olacak ama, bana o kadar da fazla saldırmayın lütfen. Ben de bu insanların içindeyim. Bu halimle ben de Kutlu Doğum Haftası"na katılmaktan utanıyorum:
O namaz kılanların vay haline ki; namazlarında aldırmaz ve gönülsüz; kılar görünüp ilgi çeken; komşu imece dayanışmasını kaldırandır.
İşte timsah gözyaşları eşliğinde: Sen olmasaydın, evet sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım tipi medh u senaların yüceltmeleriyle kılınan ve 99, 500 veya 1000"lik tespihlerin çekilmesiyle tamamlanan namazlara; yazıklar olsun diye seslenilmektedir.
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız hayatı yaşayıp da gecekondu evlerde yaşayan Müslüman kesimlerce pek sevilmeyen büyük adamların lüks malikane gibi dergahlarında, halkından kopuk Kutlu Doğum Haftası kutlamaları yapanların kıldığı bu namazlara: Yazıklar olsun o namaz kılanlara! diye seslenilmektedir.
Komşu imece dayanışması ne demek? Ben derim ki bir apartmanda veya toplu konut sitelerinde altlı üstlü dairelerde oturdukları halde birbirinin ölüsünden ve düğününden ve hastasından haberi olmayanlar anlatılmaktadır.
Biraz ağır ve benim de içlerinde bulunduğum Ehl-i Sünnet Müslümanlarınca karışık olarak görülecek bir cümle ile makalemi bitireyim. Aynı camide, aynı imam arkasında namaz kılanları iyi düşünürsek cümlem daha iyi anlaşılacaktır:
Bu sûre-i celile, asla sadece müşriklere veya ehl-i kitap Müslümanlarına değil, yukarıda anlatmaya çalıştığımız Müslümanlara da seslenmektedir.
Kulu Doğum Haftanızı candan tebrik ederim. İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını da Yüce Mevla"mdan niyaz ederim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.