İNSANIN KÖTÜSÜ...
Topluma ve çevresine zarar verdiği hâlde, zarar görmüş gibi davranan kişidir kimse; kötü insandır. Bu kişi; kendi yaptığı kötülüğü gizler, suçu başkasının üzerine atar, toplumda mağdur rolüne bürünür, iftira ile itibarı zedeler, ahlâkı bozar, güveni yıkar...
Aslında bu bir hiledir, bir maskedir.
Kur’an, bu tür insanları şöyle tarif eder; “Onlar kalplerinde hastalık olanlardır...” (Bakara, 10) Peygamberimiz (s.a.v) buyurur; “Mümin, iftira etmez, lanet etmez, fena söz söylemez.” (Tirmizî)
Unutulmamalı ki; zulmeden değil, mazlumu suçlu gösteren daha büyük bir kötülüğü taşır. Bu insanlar; nifak tohumları eker, kalpleri birbirine düşürür, suçunu örtmek için başkasını karalar...
Bu tür insanlara ve olaylara karşı iyi insanların mutlaka; tarzı, tavrı, davranışı ve tutumu olmalıdır. Hakkı savunmalı, sabırla gerçeği ortaya çıkarmalı, kötülüğe karşı iyilikle direnmeli... Hak ve hakikat er geç ortaya çıkar ve galip gelir. Zarar verip, sonra mağdur rolüne bürünen kişi; kendini kandırsa da Allah’ı aldatamaz.
Zarar verdiği halde zarar görmüş gibi davranan kişi; hain, zalim ve kötü insandır. Böyle kişiler; zararı veren kendisi olduğu hâlde, çevreye mağdur rolünü oynayarak, suçunu muhatabına yıkarlar. Bu davranış; hem zulümdür, hem yalancılıktır, hem toplumsal fitne ve iftiraya zemin hazırlamaktır.
Masumu suçlu ilân eden bu tavır; haklıyı haksız, haksızı mağdur göstererek, adaletin ve merhametin çöküşüne neden olur, toplumsal güveni sarsar, insanları birbirine güvenemez hale gelir. Bu durum fiili iftiradır ki; bireyin onurunu zedeler, toplumun dokusunu bozar. Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki; “Kim bir Müslümanı olmayan bir şeyle ayıplarsa, Allah onu o şeyle imtihan eder.” (Tirmizî)
Kur’ân-ı Kerîm’de nifak (ikiyüzlülük) sıklıkla lanetlenir. Münafıklar, söyledikleriyle yaptıkları farklı olan, suçu başkasına atan, sürekli kendini aklayan kişilerdir. “İnsanlardan öyleleri vardır ki, ‘Allah’a ve ahiret gününe iman ettik’ derler; hâlbuki onlar mümin değildirler. Allah’ı ve iman edenleri aldatmaya çalışırlar. Oysa yalnızca kendilerini aldatırlar da farkında olmazlar.”
(Sure: Bakara, Ayet: 8-9)
Bir kişiye zarar verip, ardından “ben mağdurum” diyerek ortalığı manipüle eden kimse; sadece bireysel ahlâksızlık değil, toplumsal bir hastalığın taşıyıcısıdır. Bu kimselere karşı dikkatli olunmalı, hakikat sabırla ve adaletle savunulmalıdır.
Zarar verdiği halde, bunu görmezden gelip, kendi zarar görmüş gibi hareket eden kötü insanlar; iki yüzlü, müfteri ve çürük ahlâklıdır. İnsanın çıkar ve menfaat hesapları; değer yargılarının buharlaşmasına neden olur. Bu özellik; kötü insanın yaşam tarzı ve tavrıdır.
Fıtrat, yanlışı kabul etmediği için kötü insanlar öncelikle kendi vicdanlarını ikna etmek zorundadırlar ve bunun için de; kötülüklerini kendi vicdanlarına kabul ettirmek çabasında olurlar. Kendisine yapılan iyiliği kendi kötülüğü ile perdelemeye çalışan bu tür kötü insanlar topluma yüktür, kendileride ahlâki çürüktür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.