Seçenler , seçilenler ve İslam

Müslümanlığı, sadece namaz, oruç, zekat ve hacc olarak algılamışız. Bu ibadetlerin toplamı dörttür. Oysa beşinci şartı otuziki farzın bütününü kapsadığını söyle, hocalarımız. Beşinci şartı da kötülükle mücadele etmektir. “Emir bil maruf ve nehy anil münker”dir. Yani iyiliği toplumda yaygınlaştırmak ve kötüyü de yeryüzünden silmek için cihadı öngörür.

Demek ki İslam"ın beşinci şartı, bir cihad içinde olmak, iyiliği sevdirmek ve kötülüğü yaşatmamak için oyunun rengini belli etmekten kaçınmamaktır.

Bu hava içinde oy vermek de bir cihaddır:

“Zira Kur'an Düzenini sana periyodik biz indirdik; biz! Öyleyse Rabbinin iradesi için beklemede bulun. İçlerinden günaha batana, yahut kökten şakî olana saygı gösterme. Sabah-akşam herkesle Rabbinin Adını haykır” İnsan sûresi: 23-25.

Allah cc “Rabbini iradesi için sabret” buyururken, kötünün içinde olma, kötülerin şerrinden kurtulmak için veya sana bulaşmaması için yağ çekme, ona şirin gözükme vurgusunu yapmaktadır.

“Kökten şakî olan”, kötünün iktidara gelmesi için öncülük eden, kötü iktidar sahiplerinin seçimi kazanıp beş yıl daha toplumun âlî menfaatlerinin kendi oluklarına akmasını sağlamak uğruna seçim mücadelesi yürüten, çarşaf ve başörtüsü açılımıyla hem kendi yandaşlarını, hem de iyiyi egemen kılmak için savaş verenleri şaşırtan kişi ve kurumlardır.

Yani seçimlerde işbirlikçi olma. Gelen ağam, giden paşam deyip fırsatçılık etme. “Seçimden bana ne! Benim derdim geçim!” diyenlerden olma.

İşte İslam"ın beşinci şartı bunları söylüyor ve dillendiriyor. Beş vaktine bir okadar daha nafileler ekleyerek namaz kılmışsın, Davut orucu demiş ve her gökayının başından üç, ortasından üç ve sonundan da üç gün oruç tutmuşsun; aşure günlerini oruçla geçirmişsin, kurban bayramından üç gün veya on gün önce oruca başlamışsın ve kurban günü orucunu kurban etiyle açmışsın… haccdan sonra defalarca da ümrelere gitmişsin… ama oy vermeye sıra geldiğinde Allah korkusunu yüreğine işlemen gerektiğinden daha fazla korkuyu düzenbazlara, hilekarlara, hortumculara, rantiyecilere, karaborsacılara, ahlak bozguncularına, din iman düşmanlarına, namazı cemâatlerden uzak bireysel kılanlara… saklamışsın ve sandığa atarken oyunu; Allah korkusu nedir? Örtünme nedir? Cami ve Kur"an Kursu nedir?.. sorularını hayatı boyunca aklından geçirmeyenlere vermişsin… oyunu kullanırken içki içen, kumar oynayan, ahlak perdesi yırtık; ar-namus ne olduğunu aklından geçirmemiş kadınlarla yaşamayı kendisine şiar edinmiş insanlarla işbirlikçilik yapmışsın…

İşte o zaman İslam"ın beşinci şartını yerine getirmediğinden öteki dördünün de sevabından mahrum kalırsın.

İşte İslam"ın beşinci şartı sadece “Lâ ilâha illallah” demek değildir.

  “İhlasla bir defa La ilahe illallah diyerek imanla ölen herkes Cennete girecek, Resulullah şefaat edecek”…

- “İhlasla” ne demektir? Ya Resûlallah.

- Söyleyeni haramlardan alıkoymasıdır buyurdu. Taberani

“Şartsız bildirilen bir hüküm şartlı olarak anlaşılır” İmam-ı Rabbani

Koyun eti caiz diye Ehl-i kitap hariç, gayrı müslim keserse veya kendiliğinden ölürse, leş olur, yenmez. Besmelesiz kesilirse de yenmez.

Yani mutlak söylenen bir sözün ardında bir sürü sorular vardır. Evet her “la ilahe  illallah” diyen cennete gider, ama ardından da çok şartlar gelecektir. O şartları da yerine getirrisen cennete gideceksin:

 

Hiçbir ibadeti yapmasak da, hiçbir haramdan kaçmasak da, Resulullahın bu sözlerine göre Cennete girmeyecek miyiz? La ilahe illallah diyen İsevi ve Musevi Müslümanlar da Cennete girmeyecek mi?
“Allah'tan başka ilah olmadığına Allah'ın bir ve ortağı olmadığına ve Muhammed'in Onun kulu ve Resulü olduğuna, keza Cennet ve Cehennemin hak olduğuna şehadet ederse, Allahü teâlâ onu Cennetine koyar”. Buhari, Müslim, Tirmizi

Bunlar hadislerin özüdür. Şehadet etmek sözü çok elastiki bir söz. Lastik gibi istediğin kadar uzatabilirsin.  

“Ahiret, dünyaya tercih edilince, La ilahe illallah sözü, Allah"ın gazabından korur. Dünya kârını, ahirete tercih eden, La ilahe illallah dediği zaman, Allahü teâlâ, “Yalan söylüyorsun, sözünde sadık değilsin” buyurur” Beyhekî.

Bizim için esas olan ahret mutluluğudur. Eğer biz dünya mutluluğunu ahret mutluluğuna tercih ettirecek bir etkinlik düzenlersek ve Allah korkusu yerine bir kulun korkusunu ön plana alırsak ve çıkarırsak o la ilahe illallah"ın hiçbir yararı yoktur:

Kendilerine: "Güçlerinizi şimdi kullanmayın; namazı tam bilincinde kılıp zekatı verin" denilen kimselere bakmadın mı? Sıcak savaşa katılmaları boyunlarına yük edilince bir de bakmışsın; içlerinden bir kesim, halkın tepesindeki Nas"tan, Allah'tan korkarcasına, yahut daha fazlasıyla korkup: "Rabbimiz! Sıcak savaşı neden şimdi boynumuza yük ettin?! Keşke bize şöyle yakın bir süreye kadar süre tanısaydın ya!" demezler mi?! De ki: "Dünyanın konforlu yaşamı yel gibi geçer gider! Takvayı yaşayanlara göre ahiret hayatı en kalıcıdır. Bu yaşayışla çıkarlarınızdan kıl kadar olmazsınız" Nisa" Sûresi: 77

Biz nasıl devlet güvenlik güçlerince sosyal denetimden geçiriliyorsak ve devletten korkumuz dest ediliyorsa Allah cc de bizi sürekli sınavdan geçirmektedir. Siyaset ve oy kullanmak da bu denetim araçlarından birisidir. Allah cc bizi sınavdan geçirmektedir.

Eğer bugün oyunu bilinçsiz ve dünya geçimini öne çıkararak kullanırsan, dinin siyasetle hiçbir ilişkisi yoktur dersen ve her an: “la ilahe illallah” dersen hiçbir yararı olamaz.

“Rab olarak Allah"ı, din olarak İslam"ı, Resul olarak Muhammed'i seçen yani kabul edip beğenene Cennet vacip olur” Ebu Davud. 

Kitab ehli olan İsevi veya Musevi bir kavme görevle gidince, önce, La ilahe illallah Muhammedün Resulullah demeye davet et. Bunu kabul ederlerse, günde beş vakit namazın farz olduğunu bildir. Bunu da kabul ederlerse, Allah"ın Müslümanların zenginlerinden alınıp fakirlerine verilen zekâtı farz kıldığını söyle. Buhari, Müslim, Ebu Davud

Demek ki yalın halde, sadece “la ilahe illallah Muhammedür resûlüllah” sözcüğü bizi kurtarmamaktadır. İşgal edilen yeni bir ülkede vatandaştan kelime-i tevhidi söylemesi istenecektir. Ancak yetmemektedir; ardından cemaâte katılarak ve koşullarını tam yerine getirerek namaz kılmasını isteyeceğiz. O da yetmemektedir; cebine dokunacağız. O İslam devleti için ve o devletin askerini yetiştirmek için vergisini ödemesini de isteyeceğiz.

Ancak tüm bu sosyal kontrollerden geçtikten sonra vatandaşlığını kabul edeceğiz. Sadece la ilahe illallah demesi yetmemektedir.

Oy veren beşeri ihtiyaçların karşılanması veya yaşadığı toprakların korunması veya

sağlık, sigorta güvencesi olması veyahut yaşadığı şehirdeki güvenliğinin sağlanması veyahutta rahat ulaşım imkanlarının sağlanması kendisine iş imkanı sağlanması için mi oy vermektedir?

Aslında kişi, yeryüzünden kötülüklerin silinmsi ve iyi değerlerinin yaygınlaşması için oyunu kullanacaktır.

Kur"an-ı Kerimde “hüküm” sözcüğü geçmektedir. Anlamı, çok geniştir. Hüküm, aslında karar vermek demektir. Ama kişi, kararını verirken çok iyi düşünecektir. Verdiği kararla ülkeyi beş yıl yönlendirecek ve vatandaş adına yasalar çıkaracak seçilmişleri kendi adına yasama meclisine gönderecektir. Eğer seçilmişlerin çıkardığı yasalar, seçenlerin iradesine ters olarak verilmişse orada işlenen suç, seçmenlere de yansımaktadır.

İşte bu dönem, hep seçim üzerinde durduk. Irak seçimleri, şimdi İsrail seçimleri olacak, İran"da seçimler olacak. Amerika Birleşik Devletlerinde Obama seçildi. Hepsinde seçmenlerin büyük sorumluluğu vardır.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR