Aşk meşk diye diye geldiğimiz nokta ortada. Geldiğimiz noktayı merak ediyorsanız dinleyin o zaman: Son yıllarda boşanma oranları % 75 artış göstermiştir. Bu boşanmalardan, arta kalan enkaz yığını altında kalan çocuklardır.

 Aslında günleri hiç takip etmem. Daha doğrusu bizim kültürümüzde varsa yakından takip ederim. Geçen gün bir televizyon kanalına, gençlerin içinde bulunduğu şiddet olaylarını konuşmak üzere davet edildim. Program esnasında çok sayıda mesaj geldi. Yayın yönetmeni ile çay içerken de çok sayıda telefon geldi. Bunu şunun için söylüyorum; insanların asıl dertleri bunlardır. Yüksek kiralardan da bahsetmiştim. Bunun için bile çok sayıda tebrik aldım. Her halde insanların asıl dertleri ile meşgul olan kişi sayısı oldukça az. Sabahleyin kahvaltı sofrasında zeytini bulamayanın her halde derdi sevgililer günü olmasa gerek. Ya da çocuğu sigara içiyor. Annesin bundan haberi bile yok. Baba kahvehaneden gece yarısı geliyor. Bu kadın ve kocasının arasında bence aşktan başka her şey var. Daha doğrusu aşk diye bir şey yoktur.
Onun için mi, aramızda büyük aşk var diyenler birkaç gün sonra büyük ihtimalle bir aldatmanın arkasından çocuğu falan unutup soluğu mahkemede alıyorlar. Size söylüyorum toplum mühendisleri aşk meşk diye bir şey yoktur gerçek aşk ilahi aşktır. Lütfen kendinizi kandırmayın.   
Tabi sevgililer gününün kutlanması bir çoklarına rant sağlıyor. Hayır, kültürümüzde var olan bir şey olsa sonuna kadar desteklerim. Üstelik bu tür işlerin arkasında olanlar, halkın gerçek dertlerinden haberdar değiller. Basından takip etmiştim; yılın en ünlü çifti seçilen bir kadın ve erkek geçtiğimiz günlerde ayrılmışlar. Hani mükemmel bir aşk vardı aralarında? Reklamlarda bile beşikten kalkan çocuklar arasında aşk meşkten bahsedenler güya toplumu kendi kafalarına göre şekillendirecekler. Öyleyse onlar, şu söyleyeceklerime kulaklarını açsınlar da dinlesinler. İngiltere"de, 13 yaşında bir erkek çocuk ve 15 yaşında bir kız çocuktan, çocuk meydana gelmiş. Yani 13 yaşında bir erkek çocuk baba olmuş diğeri de anne olmuş. Haberin devamı şöyle; İngiltere çocuk annelerle mücadele ediyormuş. Ülkemizde de benzeri tablolar yok değil. Cinsellik çığırtkanları sonunda muradına erdiler. Çünkü çeşitli ilkokullarda tecavüz olaylarını şaşkınlıkla izliyoruz. Cinsel eğitim tabi ki verilmelidir. Ama usulüne uygun, Uzmanlar tarafından verilmelidir. Siz ne yapıyorsunuz? Beşikten kalkan çocuklar arasında cinsellik imajı veriyorsunuz. Ne diyeyim pes doğrusu.
Aşk: Bakar kör olmaktır.
Aşk: Turşu suyu içmeye benzer, içtikçe insanın içini yakar.
Aşk: Sarhoş bir şoförün arabasına yolcu olarak binmektir.
Aşk: İlacı henüz icat edilmemiş bir hastalıktır.
Sevgili okurlar; iddia ediyorum ki; aşk diye bir şey yoktur. İlâhi aşk vardır. İnsanlar arasında ki ise; aşk değil sevgidir. Sevmek güzel bir duygudur. Aşk ile sevgi şu yönden farklıdır:  Âşık olan kişi; karşısındakine tutsak olmuştur. Onun her dediğini gözü kapalı yerine getirir. Yanlış veya doğrumu diye sormaz. Uçurumdan atla, dese korkarım ki atlar. Oysa sevgi öyle değildir. Meşru ölçüler dâhilinde, görüşüp konuşup evlenen kişiler, aynı zamanda eşini çok seviyordur. Ama onun hatalarını görebiliyordur. İşte normal olan budur. Bu konuda örnek verebileceğim çok sayıda çift var. Oysa flört kurbanları maalesef, son noktayı intiharda buluyorlar. Bunun en başta suçluları; cinsellik çığırtkanlarından başkası değildir.
Sevgili okurlar bizler, eşimizi dostumuzu, hayvanları, çiçekleri, Yaratan"dan ötürü çok seviyoruz. Bize verilen ömür sermayesini ise ilahi aşkı aramak için kullanıyoruz. Yazılarıma gösterdiğiniz ilgiden dolayı kalpten teşekkürlerimi arz ediyorum hepinize selamlar.