Toplum barut fıçısı
Toplum olarak topyekun belirsizlik yaşıyoruz.Sokakta gezinirken,bir yerde otururken insanların yüz ifadelerinden bunu anlayabiliyorsunuz..Bizim gördüklerimizi de yetkililerimizin fark etmemesi mümkün değildir.Toplum bilimciler,medya ve toplumun nabzını tutan araştırma şirketleri bu tepkileri doğru okumalı ve mutlaka gereken merciler tedbir almalıdır.
Aslında ,milletimizin içinde taşıdığı değer yargıları yaşadıkları sıkıntılara karşı fren vazifesi göstermese çoktan diğer milletlerde olduğu gibi bir takım sosyal patlamaların olması kaçınılmaz olacaktı.Bunun yanında gerçekten şu an içinde bulunduğumuz durumlar hiç de iç açıcı değil.Adeta toplum barut fıçısı gibi.Bunun nedenlerinden bir tanesi ve belki de en önemlisi tepede yaşanan sıkıntıların halka medya tarafından abartılarak ve büyütülerek verilmesidir.Ben sansürden tarafa değilim ama herkesin şu aşamada sorumlu yayıncılık yapması gerekiyor.Halk ister istemez bu yayınları okuduğunda geleceğe dair umutlarını tüketiyor ve kendi içinde kaos ve kargaşa ortamı oluşturuyor.Sonrası malum
Küçük sorunlar kavga nedeni,cinayet nedeni ve intihar nedeni oluyor.Geçenlerde bir yerde otururken yan masada yüksek sesle hakaretler yağdıran kimseyi uyarmak istemiştim.Neredeyse kavgaya dönüşecekti bu durum.Bunun gibi onlarcası yaşanıyor her gün hem Samsun"da hem de ülkenin değişik yerlerinde.
Yetkililerin bu durumu çok önemsemeleri gerekiyor.Halk yorgun, bezgin,kırgın ve de en önemlisi her an her türlü çılgınlığı yapacak kadar da gergin.Kahvehanelerde sokaklarda ve gençlerin takıldığı mekanlarda konuşulanları ve dile getirilen manzaraları düşündüğümüzde bu büyük milletin zor durumda olduğuna kanaat getirmek çok zor değildir.Geçmişte daha büyük sıkıntılar yaşayan toplumumuz iç dirençleri ve moral güçleri sayesinde rahat bir şekilde aşabilmişlerdir bu sorunları.Ama bu gün maalesef iç dinamiklerimizde ciddi anlamda aşınma yaşanmaktadır.Umutları yeşerten geleceğe sağlıklı bakışlar ve hedeflerin varlığıdır.Özelikle gençliğin böyle bir hedefsizliği dikkate alındığında umutların bitmeye doğru kaydığını korku ve tedirginlikle görmek durumundayız.
Ben sorunların temelinde manevi boşluk ve de hayat felsefesindeki maddeci anlayışın yattığını ifade etmekle birlikte içinde bulunduğumuz maddi sorunların da bunu tetiklediğine inanıyorum.Bu sorunlar var olan sıkıntıların katlanarak yansımasını sağlıyor.İşte insanımızı çaresizliğe sürükleyen ekonomik problemlerden bazıları;
-Asgari ücretin azlığı,son zamanlarda yapılan fahiş zamlar,açlık sınırının nerdeyse asgari ücretin bir buçuk katına çıkması, tüketim çılgınlığının artarak devam etmesi,basın ve yayın organlarındaki lay lay lom programların halkı sadece eğlence merkezli hayata kilitlemeleri
..Brezilya ve amerikan dizilerinin halkı bütün değerlerden uzaklaşmış bir yaşamı ısrarla ve sevdirerek sunmaları gibi manipülasyona açık yayınlar halk üzerinde anormal derecede yıkıcı etkiler bırakmaktadır.
Hele gençleri en çok korkutan gelecek kaygısı ve işsizlik problemi onları adeta kendi içlerinde patlama noktasına getirmektedir.Okulu bitiriyor diplomasını alıyor ,ama alanıyla ilgili iş yok.Belli yaşa gelmiş ,her zaman da ailesinden para isteyemiyor,Zaten istese de babanın verecek parası nerde
?
İşte bu ve buna benzer yaşanan şeyler toplumu germekte ve çaresizlik içinde ne yapacağını bilmeyen şaşkınlık içinde bırakmaktadır.
Çare ise; Siyasi çekişmelerden ve rant kavgalarından uzak birleştirici ve kucaklayıcı bir yaklaşımla toplumda kaybolan güven ve dayanışma kültürünün tekrar tesis edilmesi lazım
Kurtuluş savaşında olduğu gibi ""Hattı müdafaadan sathı müdafaaya geçmek lazım
Başka da bir çözüm bilmiyorum