Üniversite Kontenjanları ve Üvey Evlat İlahiyat
2008 Üniversite sınavlarına girenler ,yetkililerin kontenjanların artırıldığına dair haberleriyle beklentilerini bir nebze artırdılar.Çünkü bu yıl geçen yıllara göre daha çok öğrenci üniversiteyi kazanacaktır.Gençleri umutlandıran bu gelişmeler tabii ki sevindiricidir.
Kontenjan artırımlarında acaba İlahiyat Fakülteleri üvey evlat muamelesi mi gördü ? İlahiyat Fakültelerinin geldiği nokta ister istemez bu soruyu akıllara getiriyor ?Gerek Samsun"da gerekse diğer illerde çalışan öğretim görevlileriyle konuştuğumuzda ,ilahiyatlarda neredeyse birkaç öğrenciye bir öğretim görevlisinin düştüğünü söylüyorlar.
Neden üniversite kontenjanları genel olarak artarken bu cömertlik İlahiyat Fakültelerine yansıtılmıyor gerçekten merak konusu.Gerçi son yıllarda hafif kıpırdanma var ama ,önce tırpanlandıktan sonra yeniden filizlenme çabaları uzun bir zaman alacak.
İşte son 5 yılda İlahiyat Fakülte Kontenjanları: 2004-2005-2006-2007 yılları:
Ankara 52 82 103 226 Atatürk 31 31 31 31 Cumhuriyet 21 21 21 21
18 Mart 21 21 31 31 Çukurova 21 21 21 21 Dicle 31 31 21 21
Erciyes 21 21 31 46 Fırat 21 21 21 22 Harran 21 21 21 22 Hitit 21 21 21 21 İstanbul 21 47 62 98 Sütçü İmam 21 21 21 21 Marmara 31 41 62 134 19 Mayıs 21 21 21 22 Rize 21 21 21 21 Sakarya 21 21 31 21 Selçuk 31 31 31 54 Toplam: 501 567 675 988
Ülkemizde son on yıllardır yapılan post modern darbeler ve örtülü baskı politikaları toplumun belli kesimlerinde travmatik bir etki yapmıştır.
Gerçekten,yaşatılan bu süreç, psikolojik bunalımlı ,hayatla bağları zayıflamış, depresyona girmiş ve özgüvenini kaybetmiş bir güruh bıraktı geride.İHL ve İlahiyat Fakülteleri bu baskıyı en çok hisseden kurumların başında gelmektedir.
İnsanımıza dini değerlerini en güzel şekilde öğretmeye çalışan bu güzide kurumlarımız değişik oyunlarla zayıflatılmış ,adeta kuş konmaz kervan geçmez bir hale getirmişlerdir.Katsayı adaletsizliği ile üniversite yolları kapatılmış,gidecekleri tek yer olan ilahiyat fakültelerinin de kontenjanları azaltılmak suretiyle bir nevi İlahiyat Fakültelerine giden yollar barikatlarla engellenmiştir.
Ayrıca değişik dönemlerde baskı ve şiddetin bütün versiyonları uygulanmak suretiyle toplum sindirilmeye çalışılmış ülke neredeyse açık hava hapishanesine döndürülmek istenmiştir.Öyle ki; küçücük çocuklar ,örtülü kadınlar ve evlerde zaman zaman sohbet amaçlı toplanan insanlar neredeyse terörist muamelesine tabi tutulmuştur.
Hala zihinlerimizden silinmeyen,mezuniyet törenlerinde sürüklene sürüklene salonlardan çıkartılan kızlarımız, fakültelerin doğu bloku ülkelerini andıran ikna odaları,hiçbir suçu olmadığı halde sadece inandığı değerlerin gereklerini yerine getirmeye çalışan insanımızın suçlu muamelesi gören garip uygulamaları toplum yüreğini yaralamıştır.
İHL ve İlahiyat Fakülteleri bu toplumun temel dinamiklerin başında gelen din eğitiminin verildiği okullardır.Bu okullara üvey evlat muamelesi yapılmamalıdır.
Bir başka ilginç durum ise,bazı kamu kurum ve kuruluşlarına eleman alımında uygulanan kriterlere bu okulların uymaması ve kapsam dışı bırakılması.Geçenlerde bir yerde okumuştum.Bir kurum üniversite mezunu kişiler arıyor.Bütün fakülteler var başvuru için ama İlahiyat Fakülteleri yok.Teknik bir alan olsa tabi ki şaşırmam.Fakat adı geçen fakülteler arasında Sosyoloji ,Felsefe ,Sanat Tarihi gibi İlahiyat alanına yakın okullar da var.Yani İlahiyat Fakültesi mezunu olmak neredeyse bütün iş kapılarının kapanması anlamına geliyor.Bir de kontenjan sınırlaması olunca otomatik olarak başvuru sayısı da azalıyor.Öyle bir sistem kurulmuş ki bu konuda, İlahiyat ve İHL ,belli bir zaman sonra kendi kendine kapanacak kurumlar haline getirilmiş.Sonra da öğrenci gelmiyor ne yapalım diye güya masum bir yaklaşım sergileyerek ""çaldıkları minareye kılıf hazırlamak""durumu kurtarmaya çalışmaktadırlar..Bu manzarayı İHL"de yaşadık.Ve bugün yüzlerce İHL mezunu genç ülkelerinden uzakta zor şartlarda eğitim görmektedir.
Özellikle halkın büyük umutlarla destek verdiği vekillerin somut girişimler yapması gerekir.Dağlardaki eşkıyaların bile affedilip topluma kazandırılmaya çalışıldığı şu günlerde yüz binlerce küskün gence sevindirici ve müjdeli haberler vermeye ne kadar çok ihtiyaç var.