Ara gazı mı, değişim mi?
Türkiye"de 22 Temmuz seçimlerinin ardından sol siyaset kendini sorgulama sürecinden geçiyor. Bunu geçtiğimiz günlerde DSP İl Başkanı Enver Mertoğlu"nun "laiklik elden gidiyor" diye bir endişelerinin de bulunmadığını söylemesinden, dün de DSP Genel Başkanı Zeki Sezer"den ilginç açıklamalarda bulunmasından net bir şekilde anlayabiliyoruz.
Sivas'ta basın kuruluşlarının temsilcileriyle biraraya gelen Zeki Sezer, sol siyasete yönelik yaptığı özeleştiride, Solda bütün enerjimizi, hiç çalışmayan, üretmeyen, yeni şeyler koymayanların heveslerini tatmin için 'Ahmet, Mehmet bir araya gelecek mi? Şurada kim olacak?'a harcıyoruz. Hangi projelerle, hangi üretim projeleriyle Türkiye'yi kalkındıracağız? Laikliği korumak için, Atatürk Cumhuriyeti'ni daha ileriye taşımak için hangi atılımları gerçekleştireceğiz, bunu hiç konuşmuyoruz. Varsa yoksa Atatürk, laiklik, birlik. Olmuyor, olmadı. İşte 22 Temmuz'da yaptık. İnsanların karnı aç. Biz diyoruz ki, 'senin karnın aç, ama boş ver, laikliği kurtar ve bize oy ver'şeklinde açıklamada bulundu.
Ardından Türkiye"nin inançlara saygılı, sosyal adalet gibi evrensel sol değerlere bağlı sol bir siyasete ihtiyaç duyduğunu belirten Sezer, Türkiye'ye özgü sorunları da çözecek yerli bir sol proje'nin hayata geçirilmesi gerektiğini savundu. Sezer bu konuşmasıyla sol siyasette değişimin yaşanması gerektiğini gözler önüne serdi.
Nitekim 22 Temmuz seçimlerinden sonra CHP"nin siyasi tavrını eleştiren Samsun Milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç"ta solda değişim amacıyla Genel Başkan Adaylığına talip oldu. Samsun"da önceki gün yapılan il kongresinde desteklediği İhsan Kalkavan"ın kazanmasının ardından Koç, Biz emin adımlarla yolumuzda yürüyoruz. İnanarak gidiyoruz. Bu değişim talebi, yenileşme talebi yalnızca benim söylemlerimle ortaya çıkan birşey değil, sokaktaki halkın talebi. Bu CHP'den çözüm bekleyen, umut bekleyen, çare olacağını düşünen, tüm insanların ortak kanısı. Bu açıdan ben inançlıyım, inanıyorum, inancımın boş olmadığını görüyorum, gördüm değerlendirmesini yaptı.
Genel bir kuraldır. Hayatta herşey zamanla değişime uğrar. Önemli olan değişime ayak uydurmaktır. Yaşamak için değişimi öğrenmek ve öğrendiğini uygulayarak öğretmek gerekir. Nedense bizler birçok olguyu öğreniyoruz ancak algılayamıyoruz. Değişimi öğreniyoruz ancak onu algılayarak hayata geçiremiyoruz. Öğrendiğimiz şeyleri hep başkalarının uygulamasını bekliyoruz. Değişimin gerektiğini görüyor ve söylüyoruz, ancak bu değişimi kendimizin değil başkalarının göstermesini istiyoruz.
Türkiye"de sol partiye gönül vermiş herhangi bir insana giderseniz gidin size üç aşağı beş yukarı şunları söyler: Türkiye"de siyaset tıkanmıştır. Acil bir değişim ve yenilenmeye ihtiyaç vardır. Siyaset kültürü ve anlayışının değişmesi gerekir. Bu yenilenme, halka umut ve heyecan verecek siyasi irade, ancak soldan çıkabilir
Ne yazık ki halkımızın meşhur bir özelliği daha vardır. Bazı şeylerin değişmesi için şikayet eder durur ancak, iş desteklemeye geldi mi kabuğuna çekilir kalır. Halkın sol siyasetin tıkandığı, değişimin gerektiği yönündeki sözleri üzerine, kendilerine özeleştiride bulunan, hatta ve hatta Genel Başkan Adaylığı"na dahi soyunan siyasetçilerimiz bakalım yeterli desteği görecek mi? Kendini eleştiren DSP ile halkın sesine kulak veren Haluk Koç"un başarı veya başarısızlıkları bir nevi Türk solunun imtihanı gibi olacak. Bu imtihanın sonucunda Türk solcularının ara gazı mı verdiği, yoksa gerçekten değişim mi istediği ortaya çıkacak?