Büyükşehirli olmak
Büyükşehirlilik, küçük kentlerin, ilçelerin, kasabaların veya köylerin biraraya gelmesiyle oluşmaz. Büyükşehirlilik, kalabalık bir nüfusun yaşayabilme sanatını göstermesiyle oluşur. Büyükşehirli olmak için insanların o şehre özgü kültürü özümsemesi, kendi kültürünü o kültürle bütünleştirmesi gerekir.
Karadeniz"in tek Büyükşehiri olan Samsun"da acaba Büyükşehirlilik kültürü var mı? İnsan ilk önce kendine bu soruyu sormalı. Eğer insanın kendinde Büyükşehirlilik kültürü yoksa o şehre raylı sistemin havadan gidenini yapsan, park bahçeleri cennet bahçesine çevirsen, teleferik yerine uçanferik yapsan fark etmez. O şehirde tecavüz olaylarının, cinayet gibi kaza olayların, velhasıl paketi açılmamış garibe olayların ardı arkası kesilmez.
Bu şehirde yaşıyorsak eğer şehrin olumlu olumsuz tüm yönleri bizi direkt etkiliyor demektir. Şehirde meydana gelen en ufak bir sarkıntılık haberi dahi bizi yakından ilgilendiriyor olmalı. Çünkü hepimiz bu şehirde yaşıyoruz ve bugün ses çıkarmadığımız olaylar yarın kendi başımıza gelebiliyor. O halde bizler toplu hareket etme yeteneğimizi geliştirmek zorundayız. Büyükşehirli olma kültürünün en önemli parçası yaşadığı şehri sahiplenmektir. İnsan yaşadığı şehri toplu hareket ederek sahiplenir.
Ne yazık ki Karadeniz"in tek Büyükşehri olan Samsun"da toplu hareket etme gibi bir alışkanlığı kazanmış değiliz. Bir işin yapılmasını isteriz ama o işin yapılması için hiçbir emek sarf etmeyiz. Geçmişe baktığımızda bunun birçok örneğini görebiliriz. Samsun halkı olarak toplu hareket edemiyoruz. Niye çünkü şehri sahiplenemiyoruz. Şehrimize sahiplenemememizin en büyük etkeni Samsunla ilgili olayları takip etmemekten geçiyor.
Geçenlerde arkadaş ortamında yaptığımız toplantıda bir kişi şehirle ilgili sorununu anlattı. Ardından, Ya X Gazetesi, sırtını devlete ve bir işadamına yaslamış, sadece asayiş haberlerini manşete çekiyor. Bir iki de açılış haberi koyuyor. Çıkar ilişkisinde olduğu kişileri baş tacı ediyor. İlişki bitince aleyhinde yazıyor. Bizim asıl sorunlarımızla ilgilenen yok diye konuştu.
O arkadaşa her gün yerel gazete alıp almadığını sordum. Bana, Ben almıyorum ama işyeri komşum abone ondan alıp okuyorum dedi.
Bir kere balık baştan kokmuş neresini düzelteyim? X Gazetesi"ni kötüleyen kişi günde 3035 kuruş verip de kendilerine yani millete hizmet etmek amacıyla çalışan gazeteyi desteklemiyor, üstüne üstlük o gazete aleyhinde konuşuyor. Ne kadar rakip gazete de olsa bunu kabullenmem mümkün değil.
Kimse 3035 kuruşla zengin olmaz veya batmaz. Olur, olmaz yerlere dünyanın paralarını verenler ne yazık ki, kendileri için uğraşan gazetelere sahip çıkmıyor. Sonra da sahip çıkmadığı gazetelerden sorunlarıyla ilgilenmesini istiyor. Sahip çıkılmadığından dolayı vatandaşın sorunlarını yazamayınca da o gazete satılmış oluyor. Bu anlayış zulmün ta kendisidir.
Büyükşehirli olma bilincini yakalayacaksak eğer, önce bu şehirde neler olup bittiğini öğreneceğiz. Hangisi olursa olsun, yerel ki bir gazete alacağız. Yerel gazetelerine sahip çıkan bir şehrin halkı hak ettiği hizmetleri alacaktır. Kendi gazetesini sahiplenmeyerek çıkar gruplarının kucağına atan kişi, bu durumdan direk sorumludur. Hiçbir şekilde hiçbir gazeteyi kötüleme hakkı da yoktur.
Sonuç olarak, Büyükşehirli olacaksak eğer toplu hareket ederek yerel erki harekete geçireceğiz. Toplu hareket etmek için şehrimizdeki olaylardan haberimiz olacak. Bunu da yerel gazete alarak sağlayacağız. Hangisini alacağız derseniz, Arena, Denge, Ekip, Haber, Halk, Karadeniz Postası, Manşet vb. yerel gazetelerden hangisini alırsanız alın. Hepsi Samsun"un gazetesi. Haliyle hangisine kanınız ısınıyorsa onu alın. Ama yeter ki alın. Bu o kadar zor değil. Günde bir gazete alacak para bulamayan varsa, hiçbir gazete yaşadığı kentten haberi olması için o kişiye günde 1 gazete vermekten aciz değildir. Bu memleketin insanları, yerel gazetelerini yalnız bırakmadığı gün kalkınmanın temelini atmış olur. Saygılarımla.