Dik Duracaksın
Dün Atakum sahilinde hiç te hoş olmayan bir kavga yaşandı.
Bu kavga öyle lafla değil, yumruklar tekmeler tehditler havada uçuşmuş bu kavgada.
Kavga edenler kim mi ?
Bir tarafta B. Şehir belediyesi diğer tarafta Atakum Belediyesi.
Yani Şehrin en saygın kurumlarının personeli kendilerine yakışmayan bir uslupla Samsun kamuoyunu meşkul etmişler.
İşin özünde ne var diye baktığımızda bir kafeterya alanı çıkıyor.
Daha önce Atakum Belediyesine ait olan daha sonra Büyükşehir Belediyesinin el koyarak bir kısmını yıktığı Palmiye kafe mevzusu. Büyük şehir Belediyesi bir kısım yasal olmayan ilaveler yapmak istemiş, Atakum Belediye Başkanı Adem Bektaş'ta doğal olarak resmi izni olmayan bu uygulamayı durdurmak istemiş.
Buraya kadar herşey normal, medeni ve hukuki.
İşte asıl ilginçlik bundan sonra başlıyor.
Büyükşehir Belediyesi böyle bir tepkiyle karşılaşacağını anlamış olmalı ki ne kadar adamı varsa oraya getirmiş. Yani hazırlıklılar tabi, daha öncedende alışkınlar çökme çökertme işlerine ya ellerinde bu işler için kullandıkları adamlarıda var, baskın çıkıp, Adem Bektaş'ın gözünü korkutup metazoru uygulayacaklar.
Yalnız kimin çöplüğünde olduklarını unutmuşlar.
Adem Bektaş'ı sokakta meyve sebze satan pazarcılarla yada 200 evlerde oturan garibanlarla karıştırmış olmalılar ki böyle bir cürete kalkmışlar.
Sonuç, hiç hoş olmamakla beraber Adem Bektaş bu çökertme ekibine gerekli dersi vermiş.
Büyük olan dik duramamış anlayacağınız, bakmış papuç pahalı kuyruğu sıkıştırıp kaybolmuşlar alandan. Malzemeleride Bektaş paketleyip göndermiş arkalarından.
Atalarımız ne demiş.
Özün sözün büyükse heryerde büyük olacaksın, maskara olmayacaksın ve bir işe giriştinmi sonunu getireceksin.
Sonuçta maskara olmak hoşunuza gidiyorsa o başka tabi (Memlekete maskarada lazım).
Sözümüzü Cenap Şahabettin'in güzel bir sözü ile bitirelim.
Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da.
Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir.
Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir.