Fabrika ayarları
4.Temmuz. 2003
Yer Süleymaniye
Amerikan ordusu tarafından,
Türk subayının başına geçirilen çuval bu güne kadar Türk Ordusunun
başındaydı.
Bir irade ortaya çıktı.
Amerikan iradesine karşı Türk ordusunun iradesidir. Aslında Türk Halkının iradesidir. Bu istifalar kişisel bir olay değildir. Kurumsal bir davranıştır.
Kurumsal iradedir.
Bu irade Türkiye'yi sathı müdafaa iradesidir.
Türkiye bu günden sonra, hiçbir zaman dünkü Türkiye olmayacaktır. Haksız yere ve hukuksuz uygulamalarla Silivri ve Hasdal'a konulan Türkiye cumhuriyeti sevdalıları iradesinin Türk halkına yansımasıdır.
Bölücülük ile mücadele eden subayların ödüllendirilecekleri yerde
cezalandırılmalarından ötürü biriken enerjinin iradeye dönüşmesidir,
bu kurumsal istifa eylemi.
Türk Ordusu haysiyetine, onuruna sahip çıkarken, ulusunun tek
güvencesi olduğunu da göstermiştir.
Bu irade Türkiye'yi bölmek isteyenlere karşı hayır böldürmem diyen iradedir. Bundan sonra ülkeyi bölmek isteyenlerin işi ülkeyi birleştirmek
isteyenlerin işinden çok daha zordur.
Türkiye'yi tarikat demokrasi veya ileri demokrasi sancıları yutturmaca sı ile bölemeyeceklerini anladıkları gün, bu gündür.
Bu direniş şunu da ifade etmektedir; Türk halkı üzerine oynayacağınız
tüm oyunların karşısında, Türk Ordusunu bulacaksınız anlamındadır.
Budan sonra, Amerikan işbirlikçisi bülbüllerin işi düne göre daha zordur.
Çeşitli yalaka yandaş gazeteler istifalar için "nereye gidiyorsunuz, daha karpuz
kesecektik" başlığı ile vermiş.
Alay ederek, aşağılayarak önemsizleştirme gayreti.
Anlaşılan içlerine sindirememişler açıtmış olmalıkı çalakalem yazmışlar bu alayı ...
Her lafın başına bir demokrasi sözcüğünü getirerek, söyleyecekleri
yalanlara bizim inanamazı sağlama gayreti var ya bu pişkinlik insanlar tarafından biliniyor artık ...
Gene hükümetin Ordu Kumanda kademesi üzerinde yarattığı baskıyı
demokrasi adına olumlayacaklar ya kriz yok kriz yok diye diye adını kriz koydular memleketin fabrika ayarlarıyla oynama işinin adını ...
televizyonlara çıkan yandaş bülbüllerinin ağzından demokrasi sözcüğü hiç düşmedi. Orduya kanun dışı operasyonlar uygulayıp, bunu demokrasi diye
kakalamayı öğrendiler ya..Devam ediyorlar.
Aslında bu istifaları küçültmek, etkisizleştirmek ve
demokratikleştirmek, ordu alt kademelerinde kabaran öfkeyi dindirme
çabasından başka bir şey değildir.
Haksızlığı ve hukuksuzluğu, demokrasi adı altında, halka kakalamak.
Yaptıkları, geçmişte yaşadığımız olağanüstülüğü, istifalar üzerinden
olağanlaştırmak.
Nedir son yıllarda yaşadığımız olağanüstülük?
. Türk Silahlı Kuvvetlerini suçlu,
PKK'yı özgürlük savaşçısı yapmak.
Apo ile görüşmek.
. Komuta kademesini Amerikan taleplerine göre oluşturmak.
. Hukuksuz yargılamalar yapmak.
. Aydınları ve gazetecileri susturmak.
. Yönetimde gladyo- tarikat kadrolaşması yürütmek.
. Tarikat örgütlenmesine karşı çıkanları, vesayet rejimi kişileri olarak Silivri de tutsak yapmak.
Büyük Ortadoğu Projesi Eş başkanın her yaptığı demokrasiye uygun, Ordunun her kurumu, her kişisi, her geleneği vesayetmiş gibi kavratmak
gayretini, halkın dönüştürülmesi olarak anlamak.
Yani Amerika'nın taleplerini Türk halkına demokrasi olarak satmak.
Yaşadığımız saçmalık bundan ibarettir ..
istifalar onların ezberini bozmuştur.
Ne kadar istifaları küçültürlerse küçültsünler, mızrak artık çuvala sığmıyor.
Sıradan bir vatandaşın, bu istifaları nasıl algılar diye bir akıl
yürüten kişi hemen şunu söyleyecektir.
Ordu ile bu kadar da uğraşılmaz ki, insan kendi ordusu ile savaşır mı
gibi sorular, sıradan kişilerin kafasının içinde olanlardır.
Bir ülke kendi ordusu ile bu boyutta savaş verir mi? Kendi ordusuna
sürekli operasyon yapar mı?
YAŞ toplantıları yaklaşırken, Amerika'dan bir yetkilinin gelmesi,
ikisinin gitmesi demek bu işler içinmiş.
Ellerinden gelse, ordu alt kademelerinin kabulleneceğini bilseler
Amerikalı bir Genelkurmay Başkanımız olacak.
İki örnek ile generallerin tahammül gücü ve şerefleri konusunda bir fikir edinelim.
Birinci Dünya Savaşından sonra, Padişah kendi generallerine
güvenmediği için Almanya'dan general ve subay getirdi.
Liman von Sanders Genelkurmay Başkanı oldu
Şimdi ise değişen ne var talimatlar zaten Amerika'dan geliyor
Mustafa Kemal hariç, bu durma hiçbir paşa itirazda bulunmamıştı.
Osmanlı dokuz cephede yenilmiş, Mondoros Mütarekesi imzalanmıştı. Hala
Mustafa Kemal hariç hiçbir paşadan bu duruma itiraz gelmemişti.
Ordumuza silah bıraktırılmış, subaylar ve erat terhis ettirilmişti.
Üç yüz Osmanlı paşası maaşlarını almaya devam ettiler.
Üç yüz Osmanlı paşasından sadece beş paşa rütbelerini çıkarıp Anadolu'da Mustafa Kemal ile birlikte olmuşlardı. Geriye kalan 295 generalin şerefi sizce neydi yada rahatlarını neden bozmadılar yan gelip yattılar
Genelkurmay Başkanlığına atanan şimdiki paşanın da, bu durumda ve bu havada, bir şey yapması mümkün görünmüyor.
Çünkü hükümetin adamı muamelesi görecek.
Birisinin adamı olmak. İşbirlikçilik değerlendirmelerine maruz kalmaktır.
Eş başkanlığa yaklaşmak, Amerika'ya yaklaşmak demek.
Tabanda oluşan güvensizliğe çare bulması gerek bu halkın fabrika ayarlarıyla bu kadarda oynanmaz .
Saygılarımla