BAYRAM SEVİNCİ
Ramazan Bayramı, 29 günlük oruç ibadetinin ardından gelen manevi bir ödül ve müminler için sevinç günüdür. Ramazan boyunca sabırla yapılan ibadetlerin, fedakârlıkların ve nefisle mücadelenin ardından, bayram sabahı adeta bir manevi mezuniyet gibidir. Ramazan boyunca; eğitimden geçmiş, ibadet seminerine devam etmiş, manevi kampa girmiş bir mü'minin bayramı; kurtuluş beraatini eline aldığı gündür
Ramazan ayı, sadece aç kalmak değil; sabır, merhamet, şükür ve paylaşma duygularını güçlendiren bir ibadet mevsimidir. Bu ayda insan; nefsini terbiye etmeyi, azla yetinmeyi, fakir ve muhtaçların halini anlamayı, Kur’an’a yönelmeyi, dua ve bağışlanma arzusunu artırmayı öğrenir.
Ramazan’da yaşanan ibadet yoğunluğu (oruç, teravih, sadaka, itikaf vs.) kalbi dünya meşguliyetlerinden temizleyip, Allah’a daha çok bağlanma imkânı sunar. Bu yoğunluk, ruhsal bir terapi ve tamir, manevi bir eğitim süreci gibidir. Bedenin açlığı, kalbin doygunluğuna vesile olur.
Bir hadis-i şerifte, bayram sabahına erişip cenneti kazanamayanlara yazıklar olsun buyurulmaktadır. Bu hadisle Peygamber Efendimiz (sav), Ramazan gibi rahmet, mağfiret ve bağışlanma ayından sonra, hâlâ manevi bir değişim yaşayamamış, Allah’ın rızasını kazanamamış kişilere dikkat çeker. Ramazan bir fırsattır, bu fırsatı değerlendirmeyenin büyük bir kayıpta olacağına vurgu yapılır.
Müslümanların ramazan sonunda bayramları vardır. Ramazan bayramı, fıtra bayramı, çocuk bayramı, şeker bayramı gibi isimlerle tarif edilen bu bayramın orijinal adı "Fıtra Bayramı"dır. Zengin hükmünde olan her müslüman kişi için, başın sadakası anlamına gelen fitre, bayram namazından önce fakirlere verilir.
Bayramda; bayram namazı kılınmalı, aile büyükleri ziyaret edilmeli, küslerle barışılmalı, yetimler-yoksullar sevindirilmelidir. Temizlik, güzel giyinme ve sadaka verme gibi sünnetlere riayet edilmelidir. Bayram, bireysel değil toplumsal bir sevinçtir. Paylaşıldıkça anlam kazanır. Kabirler ziyaret edilerek, geçmişlerle hemhâl olunmalıdır.
Dünyanın birçok yerinde savaş, zulüm, açlık ve gözyaşı varken, elbette sevinç ölçülü ve şükür temelli olmalıdır. Müslüman, kendi sevinirken başkalarının acısını unutmamalı; duasında, infakında ve yardım çabasında mazlumları unutmamalıdır. Gerçek bayram, sadece kendi nefsimizin değil, başkalarının da yüzünü güldürebildiğimiz zamandır.
Bayram, sadece tatil değil, maddi ve manevi temizliğin kutlandığı, kardeşliğin pekiştirildiği, Allah’a yaklaşmanın mutluluğunun yaşandığı bir gündür. Bayram sevincini anlamlı kılan şey, Ramazan’ın ruhunu yıl boyu yaşatabilmek ve bu sevinci başkalarına da taşıyabilmektir.
Gazze'de; göz yaşı ve kan aktığı bu dönemde, Suriye'de sorunların yaşandığı bu bayramda; elbette sevinmek zordur. Aile ile bayram sevinci yaşanırken; göz yaşı dökenlerin ve açlığı yaşayanların durumu ve dertleri unutulmamalıdır. Ramazan bereketinin, bayram rahmetinin; insanlık için mağfirete ve iyiliğe vesile olmasını Yüce Allah’tan niyâz edelim. Bu,duygu ve düşüncelerle;herkesin bayramını kutlarız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.