Hüküm- Hikmet dengesi üzerinde bir hasbihal

Değerli okurlarım, hüküm; benim Kur"an-ı Kerimden edindiğim toplu izlenime göre yönetmek anlamındadır. Yine aynı bağlamda hikmet de yönlendirmek demektir. Bugün için devleti kuran siyasi irade sahibinin kurduğu bir devlet vardır; bir hükümet vardır. Siyasi partiler vardır, beş senede bir siyasi partilere oy verenler vardır. Beş sene içindeki her gün de siyasi partilere katılım ve öteki partileri eleştiri vardır. İşte Kur"an-ı Kerimden edindiğim toplu bilgilere göre bu etkinliklerin toplamı dindir. Dinin dışa yansıyan cephesidir.
Bir de hikmet vardır; daha çok Diyanet İşleri Başkanlığında, her çeşit spor kulüpleri yönetim kadrosunda, topluma yön veren vakıf, dernek ve bir bakıma sivil toplum örgütleri çerçevesinde kendini belli eder.
İşte Kur"an-ı Kerimden benim edindiğim toplu bilgiye göre bu iki kurum arasında bir denge vardır. Hüküm, yasama-yürütme-yargı üçgeninden ibarettir. Kuvvetler birliği veya ayrılığı vardır. Bu kuvvetlerin devleti kuran siyasi irade sahiplerinin manevi kişiliğinde tekelleşmesi vardır. Ergenekon Terör Örgütü adı altında cezaevine tıkanan veya o suçlamayla serbest olarak yargılanan siyasi erk sahibinin baba ve dedelerinin bu devleti kurduğu bir yapılanma vardır. Bu sosyal yapıdaki en üst düzey yöneticiler yasama-yürütme-yargı"nın kuruluş değerlerini oluşturmuş ve kendilerini bu devletin tek sahibi olarak görmüşlerdir.
 Kuvvetleri kendi tekellerinde toplayan bu siyasi kadro, Diyanet İşleri Başkanlığı ve medya patronluğunu da üst düzey askeri komuta kademesinde, yargının en üst düzey yöneticiliğinde olarak denetlemişlerdir. Böylece bizim deyimimizle hikmet"i de kendi tekelleri altında bulundurmuşlardır.
Bu dengeyi bozduklarından dolayı da güçlü bir iktidarın kararlılığı karşısında terör suçlamasıyla yargılanır duruma düşmüşlerdir. Her ayrı ayrı kurumdan: V. Küçük, B. Dalan, S. Aygün, M. Özbek, T. Özkan vatan kurtaracak önder insan durumundan vatan yıkımcısı terör örgüt üyesi durumuna düşmüşlerdir.
İşte bu denge, benim kaleme aldığım Kur"an-ı Kerim meal-tefsirinde ilgili âyet-i kerimelerde şöyle geçmektedir:
İşte Allah'ın mefkûresi... dilediği özel kullarını ona kılavuz eder. Şayet onlar da çok tanrıcı müşrik olsalardı dışa vurdukları bu kötü etkinlikleri her şeylerini sıfırlardı. İşte o kişiler, kendilerine ilâhî mefkûre Kitap, devlet başkanlığı hüküm, kendi kaderini belirleme yetisi Nebilik kazandırdıklarımızdır. Dolayısıyla bu kişiler, o özel yetiyi kötüye kullanırlarsa bilinmelidir ki onu; kötüye kullanmayacakların yetki ve sorumluluğuna bırakırız. İşte o kişiler, Allah'ın kılavuz ettiği kişilerdir. Sen de onların mefkûreleriyle yürü ve de ki: "Ben bu mefkûre karşısında sizden bir ücret ödeminizi istemiyorum. O, sadece dünya üstü dünyalıların yaka kartıdır” En"âm Sûresi: 88-90.
Burada mefkûre demek, devrim ilkeleri Allah"ın cc makasıdından ibaret olan anayasadır ve hüküm olarak değerlendirilmektedir.  Kılavuz ettiği yani başkanlık karizması ihsan ettiği özel kulları da çevresine etten duvar gibi ördüğü yakın kadro ve danışmanlarıyla siyasi parti kuran ve oy verenlerinin iktidara taşıdığı kurmaylar toplamıdır.
Karşısında siyasal parti kuran, gerek partisinin seçim bildirgesindeki ilkelerle ve gerekse kurduğu kurmay ekibiyle çok tanrılı şirk siyasi düzenini bayraklaştırmaya çalışan bir kurum daha olacağını da âyet-i kerime dillendirmektedir. O kötü etkinlikler sergileyen ve düzenledikleri mitinglerde kötü değerleri bayraklaştıranları Allah cc tarihten silebilirdi. Ama o zaman toplumlar arasında siyasi kargaşa, tartışma ve mitinglerle toplumları etkileme sosyal hareketleri de olmazdı. O zaman dünya yaşamının hiçbir tadı ve tuzu da olmazdı. Allah cc, insanları sadece siyasi tartışmalarla sınavdan geçirmekte, kimlerin cennetlik ve kimlerin de cehennemlik olduklarını bu yöntemle belgelemektedir. Namaz, oruç ve hacc gibi ibadet etkinliklerini de araç olarak kullanmaktadır. Amaç siyaset olmaktadır.
İşte âyet-i kerimede: “İşte o kişiler…” bölümündeki Kitap, Hüküm ve Nübuvvet kavramları, “hüküm-hikmet dengesi”ni anlatmaktadır. Kitap, burada anayasa anlamındadır. Hüküm, yasama-yürütme-yargı kuvvetler toplamıdır. Nübuvvet de hikmeti anlatmaktadır.
  Böylece Kur"an-ı Kerimi yaşayan kitap, nâtık Kitap yapmaya çalışıyoruz. Allah cc, yıllardır iktidar sahibi yaptığı kişiler beceriksiz olmuşlar ve onları ayıklayarak Allah cc kötü siyasi karizma sahiplerine karşı siyasi mücadele sergileyecek yeni karizma sahibi siyasi önderler ayıkladığını vurgulamaktadır.
İşte değerli okuyucularım, ben temel karakterim gereği, tercihini hikmetten yana kullanan kişiliğe sahibim. Siyasi kadrolar içinde erimekten hiç hoşlanmıyorum. Evet, bu köşe yazılarımda bir siyasi partiyi alenen tuttuğumdan ötürü çok eleştirilmekteyim. Ama ben bu partiyi; benim hikmet anlayışıma hizmet ettiğinden veya öyle inandığımdan dolayı tutar gibi gözüküyorum. Benim hikmet anlayışımı daha iyi destekleyen ve çıkardığı yasalarla ve de çıkarmaya çalıştığı anayasalarla öyle bir izlenim verdiğinden dolayı destekler gibi gözüküyorum.
Başörtüsü adı altında yerleştirilmek istenen örtünme, anayasaya yerleştirilmesinden, böylece Allah"ın cc mefkûresinin egemen olacağından korkanların örgütü olana Ergenekon ne kadar çökertilirse böyle bir anayasanın daha erken yasalaştırılacağına da inanıyorum. Ergenekon, hikmetin kötüye kullanılmasının adıdır. Çünkü kendilerine göre bir şeyleri korama adına mitingler düzenlemektedirler. Tamamı da bir karizma sahibidir ve bu karizmayı kendilerine Allah cc nasip etmiş ve kendi katından vermiştir. Bu karizmalarını kötü yönde kullanmışlardır. Şimdi hikmet örgütü kapanırsa, onun yerine yeni bir karizma topluluğu kollaştırmak gerekmektedir. İşte Star gazetesi bünyesinde, Sayın Mustafa Karaalioğlu önderliğinde böyle bir medya oluşumu ümit edildiği anlaşılmaktadır. TvNet kanalı da bu yönde etkili olacağına inanmaktayım.
Biz bu gerçeğin özlemini yıllardır çektik ve Kur"an-ı Kerimden karşılığını bulmanın mutluluğunu yaşamaktayım. Bu açamla “Cum"a Tatil Kültürü” adlı kitabımız kaleme aldık ve piyasaya sunduk. Tamamen Hikmet gerçeğini irdelemektedir. Cum"a Tatili-Haram Aylar-Hacc Festival ve Fuar Alanı diyebileceğimiz bir üçgen bu kitapta İslam medyası için bir proje olarak kaleme alınmıştır. Bu zamana kadar Ehl-i Sünnet camiasında böyle bir irdeleme olmadığından dostlar tarafından kitaba bir türlü ısınılamamıştır.
İnşallah bu çerçevede böyle bir medyamız olacak ve böyle bir medya, yeni anayasasını hazırlayacaktır.
 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR