Kendini ilah sananlar
Sevgili dostlarım Allah"tan korkanlarla değil de korkar gibi yapanlarla bu millet kaldı belaya. Yıllarca bürokrat olarak çalışan bir dostum emekliye ayrılınca kendisine ev yapmak üzere memleketine döndü. Döndü dönmesine emme, 5 vakte bir 5 vakit daha katan amcalarından ev izni alamadı. Nasıl mı? Bu mübarek amcalar Ula yeğen. Buban aha burdan çıkalı 50 yıl oldu. Bu arazilere 50 yıldır biz ne zorluklarla baktık biliyonmu. Havada bulut bubanın arsalarını unut. diyerek dostumuzun arsasına kondular. Peki, bu mübarekler Kul hakkı nedir bilmezler mi? Nasıl bir inanca sahipler? diye soracak olursanız, cevap vereyim; Bunlar gerçekten inandıkları için değil, Her ihtimale karşı ya ahiret ve kıyamet günü varsa bu da kenarımızda dursun diyerek kılarlar namazlarını
Hadi bu insanların kültürlü olmadıklarını varsayalım. Mektebi de cüzü de az okumuşlar diyelim. Ya kendini kültürlü sanan Avrupa görmüş bürokraside yıllarca idarecilik yapıp şimdi şehrin önde gelen yöneticilerinden biri olmuş zevatlara ne demeli.
Menderes kulunuz der ki; Bir insanın konumu biraz güçlenmeye görsün, hemen benliğinde Firavunlaşma isteği ortaya çıkar. Sen şöyle adamsın, istediğini yapar, yaptırırsın. Herkes sana muhtaç. Oysaki sen kimseye muhtaç değilsin şeklindeki vesveseler gönle girmeye başlar. Bu vesveseye kulak veren insan kendini herkesten önemli görür.
Hani böylesi zevatlar zavallı insanlardır ancak onu ilah görenler yok mu, acep onların hali nice olacak? Onu ilah edenler; egosunu şişirenler ve o zavallıyı egosu şişmiş bir Firavun"a çevirenlerden korkacaksın. Şişirip şişirip bir patlatırlar ki, Alimallah patlama sesi ta Fizan"dan duyulur.
Menderes kulunuz der ki; Artık bürokraside çalışırken altındaki insanları kullanıp işi bitince sokağa koyan, siyasete girdikten sonra aynı şekilde insanların posasını çıkarana kadar kullanıp sokağa bırakanların dönemi sona erdi. Yöneticilik yaptığı gerek sportif, gerek siyasi, gerekse idari kuruluşlardaki insanları kullanıp kullanıp sokağa koyma vaktinin sonu gelmiştir.
Çevresindeki cehalet müneccimlerinin sözleriyle hareket ederek kendi kendinin prestijini batıranlar, bağlı oldukları partilerinde gücünün bittiğini anlayınca ne yapacağını şaşırdı. Hatayı hata ile telafi etmeye kalkarak, iş icabı İstanbul"a giden gazete sahibini pazarlık yapmak için 5 gün önce apar topar Samsun"a getirmeye başladı. Aklı sıra kendisini dışlayan siyasi iradeye meydan okumak için gazeteyi fakir fukaranın hakkı olan parayla satın alacak. Ancak hizmet bekleyen Halk, kendisi için ayrılan paranın başkalarının üzerine aktarılarak gazete alınmasını yemez. Sobasına boru alamadığı için tüm ailesini kaybeden zavallı insanların o para da hakkı vardır. Ama kul hakkını kime anlatacaksın ki. Kenarda dursun diye ibadet edenlere, tavaf yapanlara mı?
Ha bu arada birileri daha önce referans oldukları insanlardan referanslarını çekiyormuş, muş, muş. Kendilerine kim referans olacak merak ediyorum doğrusu. Sevgili dostlarım bu olayların gerçek yüzünü en ince ayrıntılarına kadar sizlerle paylaşacağımdan emin olabilirsiniz. BÜYÜKBABA"nın maceralarının roman haline geleceği günler yakındır. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.