Tüm halk olarak hepimizin hayıflandığı, zaman zaman dile getirdiği bir konu Samsun Turizmi.

Hatırlarsanız en son yapılan çalışmalardan biri, Samsun Turizm Master Planı idi.

Kapadokya Üniversitesi’nin katkılarıyla yapılan bu plan doğru ve güzel bir plan olmasına rağmen, önceki yapılan plan ve çalışmalarla aynı kaderi paylaştı.

Nedir bu kader derseniz? Uygulanamaması.

Yazımın başlığında da bahsettim. Samsun olarak turizm konusunda bir paradoksun içindeyiz.

Bu paradoksu çözebilirsek işte o zaman yapılan planları uygulamaya belki koyabiliriz.

Şehrin bir kısmı, Samsun’a yeterli uçak gelmediği için turizmin gelişmediğini savunmakta.

Başka bir kısmı ise, yeterli tesisleşme ve altyapı olmadığı için Samsun’a talep olmadığından havayolu firmalarının Samsun’a sefer koymadığını savunmakta.

Başka bir grup ise, sorunların çözümünün tamamen şehre yönetenlerin sorumluluğunda olduğunu, turizm paydaşlarının elinden bir şey gelmeyeceğini savunuyor.

Hal böyle olunca, bu paradoksların içinde savrulup duruyoruz.

Ama kaçırdığımız bir nokta var.

Atı alan Üsküdar’ı geçmekle kalmadı. Başka rotalara doğru ilerliyor.

Atı alanın kim olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki biz neden o şehir gibi olamıyoruz? Aslında bu konu başka bir köşe yazısının hatta başka bir tartışmanın konusu.

Biz koskoca Samsun şehri olarak Tiflis’e uçak kaldıramazken, Atı alan, Özbekistan’a uçak seferleri hazırlıklarına başladı bile. Tiflis’e uçak kaldırmak ne kadar doğru ve kazançlı o da ayrı bir tartışma konusu.

Şahsi görüşüm, bu konular ne sadece şehri yönetenlerin sorumluluğundadır ne de sektörün paydaşlarının.

Bir şey yapılacaksa ortak konuşup, ortak hareket edilmelidir.

Ama biz sektörün paydaşları, doğruyu konuşmak yerine birbirimizi konuşmaya devam edersek, Atı alan, yakında başka şehirlere doğru rotasını çevirecek.

Sektörün paydaşları birlik olursak, şehri yönetenler zaten hazır. Benim gördüğüm tabloya göre onlar bizden bir ateş bekliyorlar. Çünkü mevcut yönetim bu konuda gerçekten istekli ve yetkin.

Sağlıcakla.