Sizce hangisi?
Gençliğin kolay ve basit olduğu söyleniyor büyükler tarafından.
Kullanılan bu 'kolay ve basit' cümlesi aklıma takıldı doğrusu! Büyüklerin, sürekli gençler hakkında konuşmaları sebebiyle
düşündüm/yazıyorum diyebilirim. İşin aslı; bizim toplumun içerisinde bulunan büyükler, gençleri azarlayarak mahkum gibi
suçlu koltuğuna oturtuyorlar. Özellikle 'teknoloji' ve 'duyarsızlık' gibi konularla gençleri sıklıkla yargılıyorlar!
Bu yöntemle/sistemle kendi çocukluklarını, gençlik yıllarını kusursuz sayarak taşlar dururlar gençlerini "bizim zamanımızda..."
gibi başlayan cümleleriyle. Yani büyükler hatasız;gençler hatalı, yanlış, bilgisiz, ve nasihata muhtaç olanlardır onların gözlerinde.
'Hatasız Kul Olmaz' cümlesini kuran yine aynı kişiler, yani büyüklerdir! Bu da çelişkiye sebep oluyor, yol açıyor.
İşte kuşak çatışması bu nedenlerden dolayı sancılarla toplumumuz tarafından memleketimize getirilmiştir!
İki arada bir derede kalıyor gençler,sonra! Doğru'yu ve yanlışı, haklıyı ve haksızı, iyi'yi ve kötü'yü, dengeli'yi ve dengesizi
anlamak zorlaşmaya başlıyor bir bakıma. Sonra kendi geçmişlerine bakmadan gençlere, "sizler rahat ve kolay yaşıyorsunuz" diyorlar!
Teknoloji'ye bağlıyorlar olayı! Hayır asla! Bunu kabul etmek doğru olmaz! Gençler doğduklarında "teknoloji bulunsun" diye
zorunlu bir emir vermediler hayata! Gençler kolaylaştırmadı, aciz kılmadı yaşamı!
Büyüklerin zamanında bağ, bostan, tarlalar ve çiftlikler vardı mesela! Onların da gençlik yıllarında büyükleri (dedelerimiz)
suçlamadı mı onları? Onlar da büyük olarak büyüklerimize zamanında "rahat ve basit yaşıyorsunuz" demediler mi? DEDİLER!
Çünkü dedelerimizin kendilerine ait tarlaları, çiftlikleri yoktu.
Zamanı zamanla kıyaslamak olmuyor! Dengesiz bir davranış biçimi bu!
Herkes kendi döneminde önüne koyulanı, sunulanı geldiği gibi almakta ve kabul etmek zorunda kalıyor. Yanlış mı?
Hayat zaten 'al gülüm ver gülüm' tarzında yaşamaya mahkum edilmedi mi? Bunu getiren ve yapanlar kimler?
İşte siz, biz, hepimiz, yani memleketler içerisinde bir güzel memleketi olan Türkiye'mizde mal mülk (toprak) sahibi olanlar yaptı bunu!
Bu da ayrımcılığı getirdi yanında! Sonra bir de kültürsüz, bilgisiz tecrübesiz olmakla suçlarlar gençleri!
Bilgi birikim sahibi olmak için lazım olan dürüst ve şüphesiz bir çevredir. Eğitilmek ve bilgilenmek için tek gerekçe kitaplardır.
Şimdi soruyorum sayın büyüklerimize. Bu memlekette kütüphaneler mi daha fazla, yoksa barlar, kıraathaneler veya dansöz göğüslerine para takıp saçanların pavyonları mı? HANGİSİ?
Biz genciz! Yerimizi, yurdumuzu biliyoruz! Sizler nesiniz ve neredesiniz? Önyargılarla yaşamayı bırakın!
Bu sadece toplumun geleceğini,hatta mutluluğunuzu engeller! Bundan da önce Türkiye'mize olumsuz bir imaj getirir!
Merak etmeyin! Mustafa Kemal Atatürk'ün bahsettiği asil kan damarlarımızda mevcut! Sadece zamanını beklemekteyiz!
Nereden mi biliyorum? "Biz genciz" dedim ya...
Not: Beyinlerin sağ tarafı doluyken, sol tarafın bir açıdan ilkel kalmasını anlatan ve Ankara, Maltepe'de sahneleri olan
'Öteki Tiyatro'nun 'Hesap Lütfen' adlı müthiş oyununu tavsiye ediyorum! Osmanlı döneminin hala bir etkisi olduğunu
vurgulayan bir Murat Karahüseyinoğlu eseri. İnsansız bir medeniyetin kurulamayacağını söyleyip buna rağmen kurmaya çalışanları sizler de izlemelisiniz!
Barış ve Sevgi dileklerimle!