Kumar Masasında Bize Oynayanlar
Siyasi ve politik düşünceli insanlardan uzak dururum her zaman. Onları sosyalizmin içerisinde samimi ve gerçekçi bulmam. Bu nedenle kendi fikrimi kendime saklarım. Ama sizlere bir konuyu açmak isterim. Bir adam çıkmış kürsüye ve piştide dağıtılan kartlar/kağıtlar gibi memleketi pay ettiğini dile getiriyor. Getirince bile toplumun düşünceleri varken yok sayılıyor. Tipik bir hikayenin benzeri bu. Hepimiz aşinayızdır bu hikayeye hatta. Bilirsiniz, baba çalışır ve bütün amacı evladına, ailesine anlamlı bir miras bırakmaktır. Kalanların rahat yaşamaları açısından binbir çeşit zorluğu omuzlayan bir babadır bu. Ama ne yazıkki evlat hayırsız çıkar ve babasının ölümünden sonra ailenin diğer üyelerini saymadan o mirası yemeye, tüketmeye hatta dağıtmaya başlar. Geride kalan aile üyeleri tepki gösterseler bile görmezden gelir. İşte bu durum hazıra konmaktır! Baba çalıştı, hayırsız evlat tüketti... Olan aileye oldu. Konunun nereye gideceğini kestirmişsinizdir.
Memleketi pişti kağıtları gibi dağıtan adam kürsüde konuşmaya ve yurt adındaki mirası bölmenin stratejisini yüzü kızarmadan açıklamaya devam ediyor. Sorumuz basit: Bu insanlara ne demeli ya da ne dememeli? Yanıt her zamanki gibi yok, olmayacak da. Zorluklardan geçen baba, hayırsız evladın tüketimini görmek için gece gündüz çalışmamıştı. Geride kalan aile boş çerçeveye hapsedilsin diye de çalışmadı babamız. Bir oğul yüzünden bir aile dramı var ortada. Bunu da sabah programlarına çıkarmakla bir sonuç elde edemezsiniz. Çözüm bu değil tabiki. Çalışan baba kıymetinin değerini bilir, ama hayırsız evlat sadece yiyerek ahkam kestiği için aynı kıymeti bilmez. Hazırlaması zor; ama yemesi kolay...
Sizlere konumuzun kahramanlarını objeleriyle açıklayayım:
Babamız: Mustafa Kemal Atatürk!
Hayırsız evlat(lar): kürsüdekiler, bölücüler, eşitsiz olanlar, hak yiyenler, hırsızlar ve ahkam kesenler!
Mirastan mahrum edilen ve dışlanan aile: halk, esnaf, millet, babayı savunan ve sevenler, BİZLER!
Kürsü: Kumar Masası, 'Aklı başında olanlar giremez' kulübü!
Miras: tarih, emek, emektarlar, çalışanlar, alın terleri, savaşlarımız, şehitlerimiz!
Kartlar/Kağıtlar: İllerimiz, İlçelerimiz, toprağımız, ana Vatanımız/memleketimiz: TÜRKİYE'MİZ!
Şimdi diyeceksiniz ki evlat'lar' yerine 'evlat' diyor ve tek kişiden bahsediyorsun, son anda ağız mı değiştirdin? Hayır, alakası yok! Onu da siz bulun artık. Kendi düşüncelerimi kendime sakldığımı yazımın başında belirtmiştim. Olaya baştan müdahale etmiştim. İşte bizde eksik olan bu; "Zamanında müdahale!" Darılmaca yok! Fikir ve düşünce özgürlüğüne merhaba!
Barış ve Sevgi dileklerimle