Son yolculuklar
İnsanın hayatında çok acı hissettiği anlar vardır, bu anların en acımasızı sevdiğin insanların ebedi yolcuğa gidip de dönüyor olmayacak olması. Mecbur gidilen bir yol. Sen sadece uğurluyorsun. Hafızanda kalansa hep yaşatılan güzellikler. Hoca sorar ""merhumu nasıl bilirsiniz"" onlarca ağızdan tek söz duyulur "" iyi"" "" hakkınız helal ediyor musunuz? "" "" helal olsun"" ve dualar ardından. Tabut omuzlara yüklenip gider o küçük mekânına. Ardından öylece kala kalırsın, yolcu edersin ve bile bile toprak atarsın üzerine. Elden hiçbir şey gelmez.
Ağlamak, yanmak ki bu yanma hiç bir şeye benzemez öyle yanar ki için ne ateşe benzer nede kora. Yüreğinden başlar tüm bedenini esir alır.
Sonbaharı andırır yaşattığı hüzün ve bir ağaçlan bir yaprak daha düşmüştür, gökyüzü grileşir hayat bir kez daha senden koparıp almıştır birini vermeyeceğini bilse de.
İlk ebediyete uğurladığım insan babamdı sonra kardeşim ve annem. Annem ""nur içinde yatsın"" her gece her sabah nefes alışlarını saydığım insan. En acısı bunların yaşattığı acılardı ve hala o acılarla baş etmeye çalışıyorum bir yan bahar bir yanın karakış. İnsan en çok bu günlerde can yoldaşına ihtiyaç duyuyor ve bir bakıyorsun ki büyüklerimizin anlattığı dostluklardan geriye kalan sadece birkaç ziyaret ve şu sözü söylüyorsun kendi kendine ya da duyurarak sevdiklerine"" ZOR GÜNLER YAŞADIM KİM DOST KİM VAKİT KAYBIYMIŞ ANLADIM""
Ve eliyorsun tek tek avucunda kalansa sana yetiyor. Benim bir taşım var avucumda diğer taşlardan farklı, ben onu annemi kaybettiğimde buldum. Ona hem ağladım hem güldüm. Taş iken bir hazine oldu avuçlarımda ve şekercim iyi ki varsın!
Şekercim bir arkadaşını kaybetti onun için ne zor olduğunu biliyorum. Mekânı cennet olsun. Acısını yürekten paylaşıyorum ki oda kaybettiği annesi ve babasının yanına çok sevdiği bir insanı da ekledi. Yaşam masallarda başlayan ilk satırlarda ki gibi bir varmış bir yokmuş, yoktan var oluyorsun vardan yok oluyorsun.
Ve bu acıları yaşamayan o kadar inan var ki acının bile ne demek olduğunu bilmiyor dünyayı sadece nefes almak için kullanıyor. Mal üstüne mal mülk üstüne mülk yığmakla geçiriyor. At gözlükleriyle yaşıyorlar. Ben bu tür insanlara çok acıyorum, neden mi acıyorum? Çünkü bir ekmeği bölüşmenin tadını bilemezler. Paylaşmanın ne olduğunun bile farkında değillerdir.
Senelerce önce dershane yıllarım da bir arkadaşım vardı. Bir gün ders çıkışı hep beraber bir ara sokaktan geçerken bir arkadaşım gece kondu tarzında bir evin canıma yaklaştı ve orda ki yaşlı bir teyzeyle sohbete koyuldu, arkadaşımın yanında bende gittim ve o arkadaşımız bizden uzaklaştı. Sonra yanına gittiğimizde bize büyük tepki gösterdi, söylediği sözler karşısında adeta şok oldum. Öyle fakir insanlarla neden muhatap olduğumuzu bizim onlarla aynı seviyede olmadığımızı söyledi. Şaşkınlıktan öylece kala kaldım çünkü bana çok ters bir düşünce tarzıydı. Ve yıllar geçti ilk annesini sonra babasını sonra servetlerini ve sonra da çok gençken kendisi vefat etti. Hepsi nur içinde yatsın. Ve unutmamak gerekiyor giderken bizimle amellerimiz geliyor bu dünya hiç kimseye kalmıyor, kalmayacakta.
Ve son sözüm
GURURLANMA PADİŞAHIM SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR