Öncelikle aldığım tüm eleştirilere teşekkür ederim...
Efendim, hafta içerisinde yayınlanan iki yazımla ilgili olarak hayli tepki aldım. Öğünmek gibi olmasın iki yazıma gelen tepkiler cesaret verici, teşvik edici olumlu görüşlerdi...
İlk yazımda Çanakkale Şehitliği'nde bir takım insancıkların! Din adına ürettiği, akla, mantığa, tarihe ters gelen hurafelerle dolu, günahkar anlatımlarını konu etmiş ve bu mantıksızlığa kim dur diyecek diye sormuştum. 
Hafta içerisindeki ikinci yazımda ise, Samsunspor'un geleceği ile ilgili olarak duyduğum endişeleri dile getiren tamamen kendi görüşüm olan düşüncelerimi anlatmaya çalışmıştım.
Olumlu veya olumsuz tepki almak güzel bir şeydir, doğruyu bulursunuz. Tepkiye ve de eleştiriye, nezaket sınırları içerisinde kalmak kaydıyla açığımdır.
Aklımın, mantığımın kabul edemeyeceği hiçbir dini anlatıma yokum, hele Kur'n'ın yasakladığı hurafelere kapım hep kapalıdır. Kur'an dışı söylemleri, Kur'an'da varmış gibi anlatmayı yüce dinimize yapılmış en büyük ihanet olarak görürüm. Bu böyle biline...
Samsunspor'la ilgili yazım da ise, şu andaki güvensizlik ortamın da! Futbolcuların baş kaldırışlarını, sezon içerisinde ki samimiyetsizlikleri, dile getirip kimsenin "sütten çıkma ak kaşık" olmadığını anlatmaya çalışmıştım.
Günümün üç beş saatini Samsun sokakların da geçiren bir insanım. Tepkilerin çoğunu sokak turlarım da aldım, gazetemizi okuyanlarla yüz yüze konuştuk dertleştik.
Cep telefonumdan arayanlarla konuşmalarımız sokak gürültüsünde araç trafiğinde sıkıntılı geçti ama yine de konuştuk, anlaştı, dertleştik.
İsteyenler için yazıyorum ([email protected])'den yazışabiliriz, her konuda görüşleri paylaşabiliriz. Atladığımız özellikle de Samsun'la ilgili konuları dile getirebiliriz.
Eleştirilerinize çok, çok teşekkürler...