Uçurumun kenarında

Hayatımız aslında bir pamuk ipliğine bağlı. Yer değiştirmemiz an meselesi. Köprüden aşağıya düşmek, bir anlık dalgınlığı bekliyor. Küçük bir dalgınlık. Yanlış bir adım. Bunlar insanın sonu olmaya yetebiliyor. Azrail ve eceli unutuyoruz. Kaza diyoruz. Kalp krizi diyoruz. Beyin kanaması veya kene ısırması veya zehirlenme vs. vs.
Her an sırat köprüsü sütünde yaşar gibiyiz. Bir milim ötesi ölüm, berisi kalım. Hayatımızı milimetrelere dökmüşüz. Ne kadar tedbir alsak da takdire inanıyoruz. Ancak tedbiri hiçbir zaman elden bırakmıyoruz. Hayat güzel, çekici, cazip… Yaşamak, hayatta kalmak gerekiyor, bizim için ve başkaları için. Bizlere ihtiyacı olanlar var. Onlar için mücadeleye değer.
Annemle Erikli köyünde fındık topluyoruz. Ondokuzmayıs"ta okunan salaları duyuyoruz. Her gün bir veya iki sala okunuyor. Allah rahmet etsin, diyor geçiyoruz. Dua ediyoruz. Salalar ölümü hatırlatıyor bize. Yaşamak bu kadar güzelken insanlar yine de gidiyorlar. Öteye gidiyorlar. Gitmemeye çare mi var? Mutlaka gidilecek. Aslında ölüm de güzel. Üstad şair ölümü şu şekilde dizelere dökmüş:
“Ölüm güzel bir şey, budur perde ardından haber,
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”
“Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var
Oh ne güzel bayramda tahta ata binmek var.”
Büyüyebilecek bir kazadan kurtulduktan sonra bu yazıyı yazdım. Cana zarar gelmesin, mala gelirse gelsin deriz. Malın, canın yongası olduğunu da biliriz. Malı kazanan can olduğu için önemli olan candır. Malı korumak için sadaka vermeliyiz. Arabamı tamircilere götürdüğümde “arkadaş verilmiş sadakan varmış” dediler. Araba aşağıya gidiyorken bu yangın, bu acı kıvılcım çıksaymış belki biz bile kurtulamayacakmışız. Bu satırları yazabilmek için parmaklarımız tuşlara gidemeyecekti. Yangın söndürücünün yardımını da unutamam. Arabamı ta Erikli"den Atakent"e kadar çeken Hasan Dege ve Babası Osman Dege"ye köşemden teşekkürü bir borç bilirim. Yangını söndürüp biraz toparlandıktan sonra ilk aradığım kişi çocukluk arkadaşım, dostum adam gibi adam olan Fazlı Dege oldu. O babasını aramış ve durumumuzu arz etmiş. Onlar da işi gücü bırakıp yardımıma koştular. Değişik planlar tasarlayarak, çözümler üreterek yarama merhem oldular. Ben de tarlama döndüm. Malın canı desteklediğini ama hiçbir zaman can olamayacağını gördüm. Sadaka veren birisiyim. Bundan sonra daha da çok sadaka vermeye, düşkünlere yardımcı olmaya çalışacağım.
Bizler kurtarılmaya, tutulmaya ihtiyaç duyarız. Destekçiler, dostlar ararız. Çünkü uçurumun kanarında yaşıyoruz. Kazasız belasız günler diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR