Adem -IV-
Hak, Azrail'e: Hayallarle dolu o toprağı gör. O yaşlı, zalim güçsüzü bul. Haydi! Aceleyle bir avuç toprak getir. dedi. Azrail toprağa gitti. Toprak feryada başladı. Ona yemin etti, birçok ant içti: Ey özel kul ve Arş'ı taşıyan! Ey Arş'ta ve yeryüzünde emre itaat eden! Git, tek Rahman'ın rahmet hakkı için. Git, sana lütufta bulunanın hakkı için. Kendisinden başka ibadet edilecek bulunmayan ve önünde kimsenin ağlamasının geri çevrilmediği padişah hakkı için.
Azrail: Bu efsunla gizli ve açığı emredenden yüz çeviremem. Toprak: Peki o, yumuşak olmayı buyurdu, her ikisi emirdir, ilim yoluyla o emri tut. Azrail: O, yorum veya kıyastır. Açık emirde, farklı mana arama. Kendi düşünceni yorumlarsan bu açık emri yorumlamandan daha iyidir. Yakarmana gönlüm yanıyor, gözyaşından dolayı göğsüm kanla doldu. Acımasız değilim. Bilakis dertlinin derdine, o her üç temizden daha çok acırım. Ben yetime bir tokat vursam o yumuşak kişi de eline helva verse bu tokat onun helvasından daha hoştur. Helvaya aldanırsa yazık ona. Senin feryadına ciğerim yanıyor ancak Hak bana bir lütuf öğretiyor. Gizli lütuf, kahırlar arasındadır. Değer biçilemeyen akik, pislik içinde gizlidir. Hakk'ın kahrı, benim yüz yumuşaklığımdan daha iyidir. Canı, Hakk'tan men etmek can çekişmektir. Onun en kötü kahrı, iki âlemin yumuşaklığından daha iyidir. Âlemlerin Rabbi ne güzeldir! Onun kahrında saklı lütuflar vardır. Onun için can vermek, cana can katar. Haydi! Kötü düşünceliliği ve sapıklığı bırak. Başını ayak yap çünkü sana Gel buyurdu. Onun o gel demesi, yücelikler verir. Her durumda o yüce emre hiç mi hiç gevşeklik gösteremem ve ondan sapamam.
O güçsüz toprak bütün bunları dinledi. O kötü düşünce, kulağını kapatmıştı. O aşağılık toprak sarhoş gibi tekrar başka bir türden yalvarıyor ve secde ediyordu. Azrail: Hayır, kalk bundan ziyan olmaz. Ben rehin ve teminat olarak başımı ve canımı koyuyorum. Yalvarmayı düşünme ve artık o merhametli ve adaletli padişahtan başkasına yalvarma. Ben emir kuluyum. Terk edemem, onun emri denizden toz kaldırır. O kulak, göz ve baş yaratıcısından başkasını dinlemem. Kendi canımdan da hayır ve şer dinlemem. Benim kulağım ondan başkasının söylediğine sağırdır. O, benim için tatlı candan daha candır. Can ondan geldi. O, candan gelmedi. O, bedava yüz binlerce can verir. Can kim oluyor ki onu kerem sahibine tercih edeyim? Pire nedir ki ondan dolayı kilim yakayım? Ben onun hayrından başka hayır bilmem. Ben ondan başkasına sağır, dilsiz ve körüm. Benim kulağım ağlayana sağırdır. Çünkü ben onun elinde mızrak gibiyim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.