Veresiye Defteri...
Veresiye defterlerinin yerini kredi kartları alınca, orta halli ve küçük esnaf zor durumda kaldı. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, etkilenenlerin çoğunluğunu küçük sermayeli mahalle bakkalları oluşturuyor.
Büyük sermayeli şirketlerle,holding süper marketleri fiyat ve taksit avantajlarıyla piyasanın vazgeçilmezleri olurken "yaz deftere, al haftaya "dediğimiz mahalle bakkallarının ayakta durabilmesi mümkün mü?" Adının başında "süper" olan güçle baş edemeyen mahalle esnaflarının birer ikişer piyasadan çekildiklerine şahit değilmiyiz?
Benim mahallemde de "süper" kurbanı esnaflar var. Daha düne kadar sokağın kahrını çeken, ekmeği-sigarayı bile o kırış kırış defterine kaydettirdiğimiz bazen önünden geçmeyip yol değiştirdiğimiz ödeme yaparken de kasılarak kahve ısmarlattığımız bakımsız ama sevimli dükkanların yok olduğuna şahidim.
Direnen, ayakta kalma savaşı veren mahallenin bakkal amcasını geçenlerde süper market de gördüm. Reyonlar arasında market arabasıyla dolaşıyordu. Sormadan söyledi, dükkana mal alıyormuş, kredi kartıyla ödeme yapacakmış bankaya taksitle ödeyecekmiş. Sermayesi veresiyeye dayanamamış erimiş.
"Buradan alıp, satarak kazanabiliyor musun" deyince, "bilmiyorum" dedi. Anladım ki ipin ucu kaçmış.
Mahallenin bakkal amcası yıl sonuna kadar dayanmak zorundaymış, Bağ-Kur'a olan borcu o zaman bitecekmiş. Sonrası mı, emekliliğin keyfini çıkaracakmış!
Büyük balığın küçük balığı yuttuğu zamandayız.
Büyük marketlerle, iş merkezlerinin şehir merkezine uzakta konuşlandırılmalarını sağlayacak yasa bir an önce hayata geçse faydası olur mu acaba?
Kredi kartı sermaye olursa, iki yaka bir araya gelir mi?
NOT; Filmin adı "120" gerçek hayatın bir öyküsü,yaşları 12 ile 17 arasındaki 120 kahramanın destanı. Mutlaka ama mutlaka seyrediniz...