AŞIK VEYSEL...
1974 yılında...
Lise son sınıfta idim...
Edebiyat öğretmenimiz...
Ömer Yıldız idi...
Nam-ı diğer...
Topal Ömer...
İstanbul Üniversitesi...
Edebiyat Fakültesi mezunu...
İyi bir edebiyatçı...
Halk edebiyatını severdi...
Şubat tatilinden dönünce...
Kızlı erkekli...
Birkaç arkadaşımla beraber...
Teneffüste yanına gittik...
"Hocam Aşık Veysel'in...
Ölüm yıldönümü geliyor...
Bir anma programı...
Düzenleyelim...
Edebiyat sınıfı olarak...
Bu görev...
Bize düşer" dedik...
Gözleri parladı, sevindi...
"Bravo çocuklar" dedi...
"iyi düşünmüşsünüz...
Yanlız bu teklifi...
İdareye ben götürmeyeyim...
Sizler teklif ederseniz...
Daha iyi olur...
Kabul görürse...
Yanınızdayım" deyip...
Bizleri idareye...
Yönlendirdi...
Bir sonraki teneffüs...
Okul müdürüne...
Osman Sargın'a gittik...
Müdür Osman...
Tarih öğretmeni...
Onun için tarih demek...
Osmanlı tarihiydi...
Dünya tarihiymiş...
İnkilap tarihiymiş...
Boş hikayeydi masaldı...
Gerçek tarih Osmanlıydı...
Huşu içinde anlatır...
Büyük zevk alırdı...
Aynı zamanda...
Sınıf öğretmenmizdi...
Bizi karşısında görünce...
"Hayırdır çocuklar" dedi...
"Gene sınıfta...
Bir maraza mı var?"
Bu tür gidişlerde...
Alışılmıştı...
Sınıftaki rahatsızlıkların...
Anlatıldığına...
"Hayır hocam" dedik gülerek...
Ve anlattık derdimizi...
Aşık Veysel'i anacaktık...
İlk sorduğu soru...
"Sizi Ömer'mi gönderdi" oldu...
Hayır dedik...
"Biz kendimiz geldik"...
"Köftehorlar" diye girdi söze...
"Fuzuli'yi, Nedim'i...
Tanımazsınız...
Dün ölen kör aleviyi...
Anmaya kalkarsınız...
Hadi gidin ordan...
İşinize bakın" deyip...
Bizi gönderdi...
Sonradan öğrendik ki...
Topal Ömer'i...
Divan Edebiyatını...
Sevmiyor diye sevmezmiş...
Bu yüzden de Ömer Hoca...
Bizi idareye yönlendirmiş...
Ömer hocaya döndük...
"Ben böyle olacağını...
Tahmin ettim" dedi...
Okulumuzun karşısında...
Kız İlköğretmen Okulu vardı...
Oranın Edebiyat Öğretmeni...
Ömer Hoca'nın...
Sınıf Arkadaşı imiş...
"Durun siz" dedi ve gitti...
Dönüdüğünde...
"Madem biz yapamıyoruz...
Onlar yapacak konuştum...
Biz de dışardan destek...
Vereceğiz" dedi...
Ve Kayseri...
Devlet Tiyatrosu salonunda...
Güzel bir program ile...
Aşık Veysel'in...
Eşi ve Oğlununda katılımıyla...
Anıldı...
Bizde seyirci(!) olarak...
Katıldık...
Ancak beni ve kardeşlerimi...
Rahmetli Anam ve Babam...
Yetiştiriken...
Önce İNSAN olmayı...
Sonra de MÜSLÜMAN olmayı...
Öğrettiler...
Yakınımızda gayrimüslim...
Kimse olmadı, tanımadık...
Bize göre MEZHEP farkı yoktu...
Herkes İNSAN ve MÜSLÜMAN'dı...
"Kör Alevi" lafına takıldım...
Babama anlattığımda...
Söylediği tek şey...
"Onlarda Müslüman oğlum"
Dedi ve yorum yapmadı...
Ölümünün 43. yılında...
Ruhun şad olsun Veysel...
Nur içinde yat...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.