Basının Gücü
Adına "basın gücü" dediğimiz şey önce demokrasiyi kendi içinde hazmetmiş ve Milletinin menfaatlerine çalışan aydın yazar ve düşünürü eliyle olur ki demokratik bir ülkenin her alanda kalkınmasına ön ayak olsun.
Elbette demokratik bir ülkede olması gerekende budur.
Fakat bu ülke için ne kadar gerçekçi ve iyi niyet taşıyan bir temennidir.?
Bu çağın Evliya Çelebisi olup, yeryüzünde gezilse, milletiyle ve değerleriyle ters düşen, her fırsat da değerlerine saldırmaktan kaçınmayan, tarihini, geçmişini, kültürünü rencide eden başka bir medya gösteremezsiniz yeryüzünde.
Birileri çıkıyor ve bu şehirde ki kokuşmuş düzeni bozmak istiyor. Ve bende varım diyor.
Kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir kargaşa içinde, öyle bir gecede gelip de sisteme çomak sokturmuyorlar insana.
Akşam yemeğinden sonra gelen misafire, ya bir soğan verirler, ya bir sopa misali.
Adaletin işlemeyen çarkında "hizmet edenler parmaklıklara mahkûm edilirken "devlet malı deniz, yemeyen domuz" ahlaksızlığıyla ense büyütmüş hortumcular elini kolunu sallayarak gelene bozdurmazlar işleyen çarklarını.
Doğruları kendisince örtbas ederek gerçekleri saklayan ve bana göre korkunç boyutlarda gizli güce erişmiş olan adı belli bu yayın kuruluşları ve onların silahşorları, bugün Samsun da ellerinden mamalarının alınmasını hazmedemiyor.
Kesinlikle Milli hassasiyetlerden ve Milletin değerlerinden uzak, Türk"ün ne örfüne nede geleneklerine yakışmayan, ahlaksızca yayınları alışkanlık haline getiren, her başları sıkıştığında bin bir türlü yalanlarını çıkarlarına alet ederek nasıl gizlenmiş olduklarını ibretle takip ediyor ve tiksiniyorum.
İnsana adeta "ne oluyoruz" diye düşündüren bu çarpık düzen içinde isyan etmemek, neredeyse bir güç haline gelen bu duyarsız medya ya bir alternatif olmak için yola çıkıldığında, Hani kedinin önünden ciğeri alırsın, tırmalar, o hesap saldırılması beni kahrediyor.
Güneşi balçıkla sıvamak sevdasına düşen gaflet uykusuna yatmış, fakat sinsi planlarında dimdik ayakta olan bu grupların alternatifi olmak da o kadar kolay olmuyor maalesef. Çünkü bu şehrin teminatı olan güçler bile bu cambazların tekeline düşmüş bir kere. Kaptırılmış bir " yaka"yı kurtaramayan kalabalık; çaresizleri oynayan zavallılar gibi ne yapacağını bilemez bir halde.
Horoz kendisini çöp tepesinde görmüş müezzin oldum sanmış. Basın ahlakını bir kenara itmiş, başkanı olduğu cemiyetin üyesini bile küçümseyen, kek durumuna koyan, şebek muamelesi yapan, şarlatan yazar ve çizerlerin hüküm sürdüğü gazetelerle dolu bu cennetim ülkem. Değer bildiğimiz bütün maneviyatlara saldırmaktan bile geri kalmayan, köşelerde öküz mayısı gibi kat kat yükselmiş yazarların bulunduğu cemiyette gerçek duyarlı aydınlar ve yazarlar ya susturuluyor ya da sindiriliyor maalesef.
Bu şehrin değerlerini basın yoluyla birilerine peşkeş çeken, ard niyetlerini saklayarak bu Milleti aptal durumuna koyan kan emici fikir yoksunlarının artık bu güzelim şehirde cambazlık yapmasına tahammül edemiyorum, etmeyeceğim, susmayacağım.
Hani, kekiz, şebeğiz ya, yine bitti mi? Bitmez!