BİN AKÇEYE BİR SÖZ -1-
Bu yazının sevdiğim bir çok tarafı var. Bu gün Müslümanım deyip, Amentüye iman eden insanımıza rağmen, KADER MESELESİNDE hala tereddüt eden, kafasında karışık fikirlerle mücadele eden, teslimiyete erememiş bir çok insanı görmekteyiz. Burada bu konuyu hikayeleştirerek anlatım özelliği vardır. Bütün mahlukatın evvelini ve ahirini bilen yüce yaratıcı, verdiği hayat ve istidatlar ile, insana İrade-i Cüziye gücünüde vermiştir. Ayrıca insanlara ve Cinlere Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerimi ve onun HATİBİ Peygamberimiz Hz. Muhammed S.A.V. onun hatibi ve müfessiri olarak göndermiştir.Bu kitaba inanmak, Hatibinden ders almak Müslümanlığın şiarıdır.
BİN AKÇEYE BİR SÖZ !
Güzel nerede ise onu alın diyen büyüklerimiz ne güzel söylemişler. Bende sizler için, iyi ve güzel olanı arayıp bulmayı konumuz yazı olduğuna göre yazının güzelini sunmayı hayra hizmet olarak görüyorum. Burada zikredilen güzel sözler aynı olmasına rağmen, sözle uyumlu hale getirilmiş değişik hikâyeler vardır. Düzenleyenlere buradan teşekkür etmeyi bir borç bilirken hikâyemize gelelim.
-KADERDE NE VARSA O OLUR.
-GÖNÜL NEYİ SEVERSE GÜZEL O DUR.
-HER ŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR, HİÇ BİR ŞEY ACELEYE GELMEZ.
Sizce bu sözler kaç para eder? 18 yılda kazanılan bir emeğin karşılığı 3 bin akçe eder mi? Sözler hikayelerle süslendirilip çerçevelendirildiğinde etrafı gül yumakları gibi sarıldığında, ressamın mahir ellerindeki fırçasıyla şekillendirdiği nadir tablolar gibi, enginlere kanat açmış bir kuş gibi, süzülen nağmeler ortaya çıkar.
Bu üç altın söze eklenen hikâyede ona değerini ölçecek olan sarrafın (altın satıcısının) hassas terazisi gibi, bir kefesinde 3 söz, diğer kefesinde 3 bin akçe ile bize vereceği mesaj ile gönlümüzü süsleyecek, hayatımızdaki önemli anlarda, doğruyu bulma, doğru karar verebilmede belki de hepimize yardımcı olacaktır.
Evliliğinin yılı daha dolmamıştı, geçim sıkıntısı ona gurbet yollarını göstermişti. Ahmet eşini ailesine emanet ederek, yerinden yurdundan çok uzaklara çalışmaya gider. Tarla parası, eski evi onarma parası, at sığır parası, giyim kuşam, bir iş tutmak için lazım olacak para derken, Ahmet on sekiz yıl gurbet ellerinden, gece gündüz demeden değişik işlerde çalışır.
Zamanın evvelinde yollar, yayan, at ve deve ile adımlanarak gidildiğinden, uzun mesafeli seyahatlerde bir kervancıya tabi olmadan yola çıkmanın tehlikeli olduğuydu. Yolları bilmek ayrı bir beceri iken, soygunculardan, şakilerden korunmada kervancıların başlıca işleri arasına giriyordu...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.