Bu sene de geçti, peki ya seneye?

 Bugün diğer yazılarıma nazaran farklı bir yolla, önemli gördüğüm bir konu hakkında elimden geldiğince bilgilendirmek istiyorum sizleri. Son birkaç gündür, arkadaş sohbetlerinde konu dönüp dolaşıp bu senenin de öyle veya böyle biteceğine ama seneye durumumuzun ne olacağına geliyor. Genel olarak ve mantıki temele de dayanarak iki ana kutupta toplanıyor fikirler. Bir grup – ki başında Ali Akyol kardeşim geliyor- seneye hedefi olan ve en yukarıya oynayan bir takım yaratılacağını kendi haklı sebeplerini sunarak savunurken, diğer bir grup ise seneye de aynı düzenin devam edeceğine, hatta daha kötü durumlara bile düşebileceğimize dair endişelere sahipler. Her iki grubun tezlerini de sırasıyla paylaşacağım, kendi görüşümü ise en sona saklıyorum…

       ***
  Güzel günlerin yakın olduğuna inananların en önemli dayanağı, İstanbul"da ki 3 büyük Samsun Federasyonunun yakın zamanda birleşme kararı almış olması ve Kaya Aşçı"nın da bu birleşimin başına getirilme kararı. Bu oluşumun en çok Samsunspor"a yarayacağına ve maddi olarak rahatlık kazandıracağına inanılıyor. Siyasi ve ekonomik olarak güçlenecek bir Samsunspor"un neler yapabileceğini düşünmek, her taraftarı heyecanlandıracak cinsten bir hayal. Diğer bir beklenti ise; önümüzdeki sezonun bazı önemli oyuncularımızın kontratlarının son yılı olması ve bu oyuncuların aklında Süper Lig hayali bulunması. Bunu gerçekleştirmeleri için iki yol var: Ya bütün sezon üst düzey oynayıp kendilerini ispat edecekler ya da takım olarak iyi olup birlikte çıkacaklar. Her iki ihtimalde de sonuç Samsunsporumuza yarayacağından pekte haksız sayılmaz olumlu düşünen kitle. Bu düşüncenin son tezi, Hüseyin Kalpar"ın elindeki malzemeyle nasıl başarılı olabileceğini deneme yanılmayla bu sene öğrenmiş olması. Bu sezon için pek başarılı sayılamasak ta, seneye kendi alacağı birkaç isimle ve daha geniş bir kadroyla hedefe götüren isim olabilecek özelliklere sahip olduğunu gördük. Zaman zaman tam tersini yaşamış olmamıza rağmen teknik adamların performanslarının da futbolcularda gördüğümüz gibi inişli çıkışlı olduğunu varsayarsak, Hüseyin Hoca"nın bu sene formsuzluğunu üzerinden atmış olmasına ve seneye daha iyi bir grafik çizebileceğine dair bir inanç hakim bir kısım taraftar üzerinde. Temennimiz tüm sayılan bileşenlerin bir doğru üzerinde buluşması ve bizi kolayca hak ettiğimiz yere taşıması…

       ***
   Karanlığın bir süre daha devam edeceğini düşünenler ise ilk olarak Büyükşehir Belediye Başkanı"ndan dem vuruyorlar. O yardım etmediği sürece ekonomik olarak güçlenemeyeceğimizi, siyasi olarak zaten tamamen sahipsiz kaldığımız için farklı bir şey olmayacağı konusunda hemfikirler. İstanbul"da ki derneklerin birleşiminin de bize yarar sağlamayacağını, yıllarca bu tip haberlerle yıpratıldıklarını ve artık somut bir gelişme görmeden bu tarz hayallerle avunmanın yersiz olacağını da belirtmeden geçemiyor birçoğu. Oyuncular konusunda ise ilk görüş, transfer döneminde güvendiğimiz isimleri kaybedeceğimiz yönünde. Basında çıkan haberler de bunun destekçisi olarak sunuluyor. Diğer görüş ise, kontratının son senesinde olan hiçbir futbolcunun sakatlanmak istemeyeceği, dolayısıyla savaşan bir takım oluşturamayacağımız yönünde. Yıllardır süren yönetim sorununun bu yaz da devam edeceği, son ana kadar bir yönetim oluşturulamayarak bıçak kemiğe dayandığında isabetsiz transferler yapılıp aynı sıkıntıların devam edeceği de bir başka düşünce. Hüseyin Hoca"nın yetersiz olacağını savunanların sayısı da az değil. Ancak en önemli sorun hedefsizlik… Samsunspor takım olarak yıllarca karakter olarak yukarıları, zirveyi ve başarıları benimsemişti. Ancak son birkaç yıldır hedef olarak kümede kalmanın belirlenmesi, takım – şehir kimyasının bozulmasını da beraberinde getirdi. Her hafta ulusal basında kendi takımının maçlarını izlemeyi adet edinmiş halk, Samsunspor adının felanca bir tv de geçmesine bile sevinir hale geldi. Yani kemikleşmiş taraftar için olmasa bile, ortalama bir Samsunsporlunun gözünden uzaklaştı takım. Bu da peşinden hedefsizlik ve başarısızlık adetini getirdi. Bu krizden hem takımın hem de şehir psikolojisinin çıkmasının zor olduğu düşünülüyor ki durumun gidişatı da bu düşünceyi bir nebze de olsa haklı çıkarıyor.

       ***

   İki grubun düşünceleri bu şekilde. Her iki görüşün de kendi içinde çok haklı sebepleri ve dayanakları var. Son olarak benim ne düşündüğüme gelecek olursak, ilk söyleyeceğim şey; benim artık kimseden bir beklentim olmadığıdır. Elle tutulur bir hareket görene kadar da kimseye güvenemeyeceğim. Fakat her ne olursa olsun, ben küçülmeyi asla kabul edemiyorum puan tablolarının aksine. Belki seneye de değil ama elbet bir gün kendi küllerimizden doğacak bu efsane tekrar. Derseniz ki senin dayanağın nedir? Ben Samsunsporluyum, huyum bu der, çekilirim… "O" günlerin en kısa sürede gelmesi dileğiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa KAR Arşivi
SON YAZILAR