Bugün ne pişirelim?

Usta aşçılar bilir…

İyi yemek yapmanın yolu, öncelikle ahalinin ne tür yemek istediğini bilmekten geçer…

Eğer yörede tutulmayan bir yemek yaparsanız, ne kadar leziz olursa olsun, beğendiremezsiniz…

***

İşte bu nedenle zaman zaman köşemi yazmadan önce çevremdekilere danışırım…

- Arkadaşlar, bugün ne pişirelim…

- ..??

Öyle bön bön baktıklarını görünce de hemen düzeltirim:

- Ne yazalım bugün?

Aldığım yanıtlar çoğu zaman belirleyici olmuştur…

Birkaç gündür değindiğimiz, Basın İlan Kurumu"nun Samsun"da şube açma girişimi iyi tuttu…

Samsun Valisi Güzeloğlu"nun “Biz beceremedik, gelin şube açın, bizi kurtarın” serzenişinde haklılık payı var mı bilinmez…

Ama bu işi beceremedikleri kesin!..

Mal meydanda çünkü…

***

Bir kenti yönetirken sadece bazı zatların ağzının içine bakarsanız olacağı bu…

Bir süre sonra akıl hocalarınızın ağzıyla konuşmaya başladığınızı anlamazsınız bile…

Kimin akıntısına kürek çektiğinizi anlayana kadar da bir bakarsınız zaman kalmamış…

Birisi sizi dürtünce ancak gelirsiniz kendinize:

- Efendim, telefon size. Merkezden arıyorlar…

- Alo merkez!.. Sesinizi alamıyorum!..

- Ladik için gelen istihbaratı neden değerlendirmedin?

- ..??

***

Birkaç gündür gündemde tuttuğumuz Basın İlan Kurumu Samsun Şubesi meselesini bugün bitirecektim…

Ama çocuklara “Ne yersiniz” diye sordum…

Aynı yemekte ısrar ettiler…

Hoşlarına gitmiş!..

İçinde “Vali” adı filan geçiyor ya!..

Vali Kebabı gibi gelmiş köftehorlara!...

***

Ayrıca, sayın valinin “Samsun"a kazık çaktı” söylemi ise alay konusu olmuş…

Sanki biz gitmesini istiyormuşuz gibi!..

Alla alla!..

Alakası yok valla!

Nasrettin hocanın fil hikayesini bilirsiniz…

Bakanlıktan rica edip birkaç tane daha isteyebiliriz!..

***

Denge Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Miraç, valilikteki toplantıya gazetemizi temsilen katılmıştı…

Dün kendisine toplantının nasıl geçtiğini sordum..

Güldü…

Miraç güldüğüne göre kesin bir anormallik vardır…

“Anlat hele” dedim şu toplantıyı…

Ama Miraç da konuşmayı beceremeyenlerden…

- “Tamam, anlatma, yaz da ver” dedim..

Bu sayede bugünkü köşe yazısını bedavaya getirdim iyi mi…

İşte Miraç"tan notlar:

- Toplantı başladı…

- 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İsmail Temiz"e söz verdi Müdür Atalay…

- Başkan konuşmadan önce, valilikteki görevli mikrofonunu açtı. Ve ekledi, “Sesiniz daha gür çıksın…”

- Bunu duyan Nejdet Uzun bastı kahkahayı… (Yazarın notu: J ile değil C ile yazılır. Yani "Necdet" diye. Bazı kendini bilmezler gıcıklık olsun diye Nejdet diye yazar. Siz aldırmayın onlara…)

- Nejdet Uzun"dan sonra İsmail Temiz Haber Gazetesi"ni övdü heyecandan…

- Sonra 1. gazete olarak Nejdet Uzun eline aldı sazı… Başladı anlatmaya, Anlatırken de “Ah ulan, cemiyet başkanı ben olacaktım ki, bak neler yapardım?” der gibiydi… Atalay"ın sorduğu her soruya cevap verdi, Nejdet Uzun, dersine iyi çalışmıştı.. İsmail Temiz genellikle sessiz kalmayı tercih etti…

- Ardından 2. Gazetenin temsilcisine geldi sıra… Sözü Denge Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Miraç Öztürk aldı…

***

Miraç"ın notları böyle devam ediyor…

Ama burada araya girip, bir yorum yapmak farz oldu…

Bence toplantıdaki en güzel konuşmayı da bizimki yaptı…

İşte Samsun basınında olmayan ama olması gereken düzey buydu…

Miraç dedi ki:

- “Cemiyet Başkanımız da, Necdet Bey de, Samsun"un Türkiye"nin en önemli basın merkezlerinden birisi olduğunu söyledi. Ama ortada bir gerçek var ki kimse bundan bahsetmedi.

 

- Samsun aslında, basın sektörünün kayıt dışı cennetidir. Samsun"da basın emekçileri, hak ettiklerinin çok çok altında paraya çalıştırılmaktadır. Emeklerinin karşılığını alamamaktadırlar. Bu da sağlıklı bir sektörün doğmamasına, gazetecilerde kalite sorunlarının yaşanmasına neden olmaktadır.

 

- Ben isterim ki siz, ilanlar hakkındaki sorunları defterinize not ederken, asıl gündemimiz olan bu sorunları da defterinizin bir kenarına not almanız ve sorunun çözümü için yardımcı olmanızdır”

***

Buyurun… Olay bu mudur, budur?

Kocca kocca adamların oturup konuştuğu mevzulara bakın. Bir de bizim Miraç"a…

Kerli ferli adamların kısaca demek istediği şu:

“Samsun"da resmi ilan alan küçük gazeteler kapatılsın, sadece büyük ve paralı işadamlarının gazeteleri kalsın…”

Oysa,   “Samsun, basın konusunda Türkiye"de ilk üç arasındadır” diyenlerin umurunda bile değildir basın sektöründe çalışanların durumu…

***

Miraç"ın konuşmasındaki ayrıcalığı Basın Yayın Genel Müdürü Mehmet Atalay" da fark etmiş demek ki…

- “Miraç Bey çok felsefik konuştunuz” demiş…

Çalışanların, üretenlerin, basın emekçilerinin alın terini konuşunca felsefe yapılmış oluyor demek ki…

Sevdim bu felsefeyi…

Miraç altta kalır mı, yapıştırmış yanıtı:

- “Müdür bey, bunlar felsefe değil, bizim her gün şahit olduğumuz, gördüğümüz şeyler” demiş…

***

Sordum Mehmet Atalay ne yanıt verdi diye…

Ağzını açmamış…

Miraç, Atalay için, “Turşuya döndü” diyor…

***

Bu konuşma sadece orada görev yapan muhabirlerin hoşuna gitmiş…

Olayı takip eden muhabirlerin hepsinin yüzünde bir tebessüm…

Pişmiş kelle vaziyetleri!..

Çıkışta da kutlamışlar Miraç"ı…

***

Akabinde, diğer temsilcilerin, “Biz şöyle büyük gazeteyiz, biz böyle büyük gazeteyiz” diye palavralarını dinlemişler…

Avni Demir"in, çağırılmamasına rağmen katıldığı toplantıda Müdür"e yalakalık üstüne yalakalık yaptığını söylüyor Miraç…

 

Ayrıca, mesleğe yıllarını veren Demir, “Küçük gazeteleri bitirelim” mantığına konuşmasıyla da destek vermiş… Ne ayıp!..

 

Bizimki, boş boş konuşmaların devam ettiğini görünce “Müdür bey anlatacaklarınız bittiyse, izin isteyelim. Malumunuz yoğun bir gün…” deyip ayrılmış…

Sonrası malumunuz!..

***

Siz şimdiden düşünmeye başlayın…

"Vali Kebabı"nı sevdiniz, biliyorum…

Ama her gün de olmaz ki, pırasa olsa yenmez!..

YARIN NE PİŞİRELİM?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR