Durumdan vazife çıkarmak
Dün Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Valilik Toplantı Salonu'nda basın toplantısı düzenleyerek, 2007 yılı genel asayişi olaylarını değerlendirdi. Toplantıya Emniyet Müdürü Mustafa İlhan ve İl Jandarma Komutanı Kd. Albay İrfan Kaya"da katıldı. Değerlendirme toplantısında şehrin toplam nüfusunun 1 milyon 228 bin 959 olduğunu belirten Vali Güzeloğlu, Samsun'un Türkiye'nin 15. büyük şehri olduğunu ifade etti. 2007 yılında 17 bin 673 asayiş olayının meydana geldiğinin altını çizen Vali Güzeloğlu, suçların aydınlatılma oranının yüzde 69 olduğunu da sözlerine ekledi.
Açıklamalara göre 1 milyon 228 bin 959 kişinin yaşadığı bir şehirde 17 bin 673 asayiş olayı meydana gelmiş. Her olaya bir kişinin karıştığını kabul ederek yapılacak basit bir hesapta Samsun"da yaşayan her 69 kişiden birisi asayiş olaylarının içerisinde yer almış.
Yaşanan bir olayın, duruma müdahale yetkisi bulunan bir kesimi tetikleyerek göreve getirmesi hali olan "Durumdan vazife çıkarma" haline girecek olursak eğer, bu sonuçlar bizleri kara kara düşündürmesi gerekiyor.
Komşusunun samanlığının yandığını gören bir kişi olaya müdahil olarak eylem içerisine giriyor ve eline aldığı kovalarla yanan samanlığını söndürmeye kalkışıyorsa, bu durumdan vazife çıkarmak demektir. Yok, eğer komşusunun samanlığının yandığını görüyor, Dur heri. Bir sigara yakayım da, öyle seyredeyim. Ne de güzel yanıyor. Vah vah vah diyorsa, bu o kişinin erdemli oluşuna değil, içinde yaşaması gereken tüm etik değerlerin yok olduğuna işarettir. Bu aymazlık nedeniyle yanan samanlıktan sıçrayacak kıvılcımlar kendisinin de bağını bahçesini, evini talan edecektir.
Hepimizin durumdan vazife çıkarmamızın zamanı gelmiştir. Emniyet Müdürü Mustafa İlhan bir sohbetinde şöyle demişti: Toplumumuzun sosyal ve manevi değerlerini yıkmamamız lazım. İşin iskelet kemiği orada. Eğer bu değerleri kaybederseniz, çocuklarınızdan başlayarak, çocuğunuzu da kaybedersiniz. Bu kadar net. Asayiş bizde değil aile de başlar. Anne, babaya, büyüğe saygı, şefkat konusu yavaş yavaş kayboluyor. Aile içi tartışmalar artıyor, çocukta saygı duymamaya başlıyor. O değerleri yitirmeye başladığınız zaman haberlerde izliyoruz, öğretmenlerini hallaç pamuğuna çeviren şakalar yapıyorlar. Bu çocuğun, ne öğretmenine, ne kendisine, ne de topluma saygısı kalmadığını gösteriyor. Kendisine zarar veriyor, bunun farkında değil. Polisin okulda işi ne? Polis, okulun ne içinde, ne bahçesinde olmamalı
Yaşı kemale ermek üzere olanlar bilir. Henüz arabaların sivrisinek gibi bollaşmadığı dönemlerde her sokakta çift tuğla konularak yapılan minyatür kaleler bulunurdu. Futboldan en az anlayanın kalelere geçtiği futbol maçları, akşamın geç saatlerine kadar sürerdi. Vaktin geçtiğini gören mahallenin büyükleri durumdan vazife çıkararak maç yapılan topu kapar, eline aldığı çakıyla Hadi bakayım evinize. Yoksa keserim topunuzu derdi. Herkes komşusunun çocuğunu denetler, kötü huylarını düzeltmesi için kendini sorumlu hissederdi.
Günümüzde değil çocukların topunu almayı, Oğlum şöyle kenara çekil deyin de göreyim sizi. Ya Git babalık işin gücün yok mu senin veya Allah Allah neden çekilecekmişim gibi sözlerle karşılaşırsınız. Başıma geldi de biliyorum. Dövsen 7 ceddi dökülecek, Ne dövüyorsun. Akranın mı senin diyecek, dövmesen söylensen her bir lafına 5 karşılık yiyeceksin. Bir acayip durum. 3 maymun muhabbeti. Görmedim, duymadım, bilmiyorum.
Samsun Emniyet Müdürü Mustafa İlhan"a hak veriyorum. Anne, babaya, büyüğe saygı, şefkat konusu yavaş yavaş kayboluyor. Aile içi tartışmalar artıyor, çocukta saygı duymamaya başlıyor. İskelet çöküyor çökmesine de üzerimize yıkılacak ona yanıyorum. Bugün 70 kişide bir kişiyi etkileyen asayiş olayları, zamanla kıskacını daralta daralta durumdan vazife çıkarmayan tüm ailelere geleceğe benziyor.
Bu arada yaşları ister 20 ister 70 olsun, hemen hemen bütün suçları zamanında ilgilenilmeyen, empati yapması öğretilmemiş, hırs ve hevesine kapılmış çocukların işlediği unutulmamalı.