Eğitimde En Büyük Sorun Nedir?
Ülkemizde uygulanmakta olan eğitime şöyle bir baktığımızda eğitimin artık eğitim olmaktan çıktığını görmekteyiz. Kalbe ve ruha değil sadece beyne ve dimağa hitabeden bir öğretim sisteminin kurulduğunu görmekteyiz. Bu öğretim ise içerik olarak milletimize ait olmayan unsurlardan oluştuğu için içi boş bir nesil yetiştirilmektedir. Genç beyinlerin dimağları neden faydasız şeylerle doldurulmaktadır? Gençler sadece heva ve heveslerinin peşinden koşmaktalar. Neslimiz acımasızca batılılaşma rüyasına heba edilmektedir. Terbiye diye bir anlayışın, daha doğrusu terbiyemizin kalmadığını üzülerek görmekteyiz. İdeal ve gelecek kaygısı taşımayan, günübirlik zevklerin peşinden koşan kalitesiz nesiller yetiştirmek eğitim değil ancak öğütüm olabilir. Öğretim sistemimizin içerik olarak yabancı unsurlar içermesi yüzünden ahiret derdi diye bir derdi olmayan nesiller yetiştirilmektedir. İşte tüm bunlardan dolayı çocuklarımız taklitçilik ve batıcılık oyunlarıyla oyalanmakta, kimliksiz ve gayesiz bir şekilde yetiştirilmekte olduğunu görmekteyiz. Adeta kendi isteğimizle çocuklarımızı ahraz ve anlamaz olarak yetiştirmekteyiz.
Hangi proje, hangi amaçla uygulanırsa uygulansın, eğitime yüzde yüz katkı adı altında ne kadar okul ve derslik yaptırılırsa yaptırılsın, ne kadar fiziki ve teknolojik iyileştirmeler yaptırılırsa yaptırılsın bunların hepsinin tek başına bir anlamı bulunmamaktadır. Eğitimin muhteva bakımından amaçları, ders kitaplarının konuları çocukların kalbine kendi kültürümüzü koymaya yönelik değilse hiçbir sorunumuza çözüm getiremez, milli kalkınmamıza bir katkı sağlayamaz. Eğitimde en büyük sorun muhteva sorunudur. Bu sorun çözülmeden, çocuklarımız hedefsiz atılan ok gibi nereye saplanacağı belli olmaz. Kime hizmet edeceği belli olmaz. Eğitimde muhtevayı milli ve manevi değerlerimize uygun bir şekilde hazırlamadan nesillere bizim diyemeyiz. Bizim olmayan nesillerin ise milletimize, medeniyetimize hizmet etmeleri söz konusu bile olamaz.
Bu eğitim sistemiyle yetiştirilen nesiller ülkenin yarınını, geleceğini, bağımsızlığını, kalkınmasını değil sadece kendi geleceklerini ve menfaatlerini amaçlayarak yaşmaktadırlar. Ülkemizin geleceği nasıl olacak diye bir endişe sahibi olmadan büyümektedirler. İnsanlığın içine düştüğü açmazları çözme, onlarla ilgilenmek gibi bir dertleri yok yeni nesillerin. Herkes kendi kişisel geleceğini, zevk ve sefasını düşünmektedir
Aslında bu vurdumduymaz, eyyamcı nesil rastgele yetişmiyor. Her şey belli bir plan dahilinde yapılmaktadır. Irkçı emperyalizm ülkeler üzerinde hâkim olabilmek, onların geleceğini tayin edebilmek için eğitim politikalarıyla yeni nesillerin beyinlerini tahrif etmektedir. En önemlisi de bu planları gereği üretmeyen, düşünmeyen sadece tüketen, rahat ve endişesiz bir hayat peşinde koşan, helal ve haramı önemsemeyen, belli bir ahlak anlayışı olmayan bencil ve çıkarcı bir nesil yetiştirilmektedir.
İşte Türk Eğitim sistemi dediğimiz bu sistem sonucunda bu ülkede gençler bir takım haksızlıklar, adaletsizlikler için ya da bazı yanlış uygulamalar için değil, ihlal edilen insan hakları için değil, zulme başkaldırı için değil "Alkolik hareket engellenemez." diye bağırıp pankart açmayı, gösteri yapmayı bir hak arama olarak görecek kadar garip bir hale getirildiler. Bir veba gibi toplumun üzerine çöreklenen bu kötülükler bu milleti asli değerlerinden uzaklaştırmak için televizyonlar tarafından adeta bir uyuşturucu olarak kullanılmaktadır. Televizyon dizileriyle İslam ahlakını yıkarak yerine batı ahlakını, batılı yerleştirmek için çalışılıyor. Bu amaçla toplumu ifsat etmek, genç beyinleri uyuşturmak, çocukları uyutup cahil bırakmak için, köle yapmak için dizilerin konuları cinsellik, kumar ve içki üzerine seçiliyor. Üstelik akıllara ziyan bir durum var ki; bütün bunları özgürlük ve çağdaşlık adına yapıyorlar.
Bu eğitim sistemi milletimizin kültürünü, ahlakını, dinini yeni nesillere aktaramıyor, geleceğe taşıyamıyor Aile kurumu ortadan kalksın diye var gücüyle çalışıyorlar. Bu eğitim sisteminin iyi, ahlaklı nesiller, salih nesiller yetiştirdiğini kimse söyleyemiyor. O halde bu eğitim sistemi iflas etmiştir. On binlerce öğrencimiz gözlerimizin önünde helak olup gidiyor, kimse umursamıyor. Film izler gibi izliyoruz çocuklarımızın helak oluşunu. Bir ülkede eğitim kurumları görevini yerine getirmiyorsa diğer tüm kurumlar da bozulmaya mahkûmdur. Çünkü bir millet ancak eğitim sistemine sahip çıkarak kötü gidişe dur diyebilir.
İşte bu kötü gidişe; ancak kendi milli ve manevi değerlerimizi esas alan bir eğitim sistemi kurarak dur demek mümkün olabilir, Eğitim İslamsız olamaz. Okullarımızda İslam ahlakı çocuklarımıza mutlaka öğretilmelidir Maneviyat demek ahiret inancı demektir. Okullarda çocuklarımıza Allah ve ahiret inancını kalıcı hale getirecek dersler okutulmalıdır. İslam İlmihali dersi okutulmalıki günlük meselelere İslam'a uygun çözümler üretilebilsin. Her tür ve derecedeki okullara Kuran dersleri konmalıdır. Eğitim sistemi materyalizme, batıcılığa ya da Avrupa kriterlerine göre değil İslam´a göre yeniden formatlanmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.