Mustafa Cemal Tomar

Mustafa Cemal Tomar

KESKİN ZEKÂ KERAMETE GALEBE ÇALAR

Kadim dostum, çocukluk arkadaşım Kurra Hafız, Nuru Aydın Hoca'm ile zaman zaman görüşüyor, bilgi alış-verişinde bulunur, bazen de gündemi değerlendiririz. Nuri Hoca'm yazılarıma değer verir, zatımı taltif eder, bazen de konu başlığı vererek yazı yazmam noktasında öneride bulunur. Bu konu başlığı bu diyaloğumuzdan kaynaklanmaktadır.

Ben de becerebildiğim kadarıyla konu ile ilgili görüş ve düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım. Öncelikle atasözde geçen kavramların anlamlarını hatırlatalım. Keramet, başka anlamları olsa da genellikle “Allah'ın sâlih, takvâ sahibi, velî kullarından zuhur eden olağan üstü hal” diye tanımlanır. Bu tanım dini kitaplarda bu şekilde geçer. Kıç attırma ise; atasözündeki anlamıyla; "Zeki bir kimsenin , bir İşin nereye varacağını keramet sahibi kimseden daha İyi bilir" anlamına gelmektedir. Burada bir bilgi daha paylaşmak icap ediyor. Peygamberlerden, meydana gelen harikalara (Mucize) denir. 2- Evliyadan meydana gelen harikalara (Keramet) denir. 3- Evliya olmayan müminlerden meydana gelen harikalara (Feraset) denir.

Bu tanımlamalar böyle de, gerçekte durum nasıl, bir bakalım: Mucizenin bir çok şartı vardır. En önemli şartlardan birisi de tabiatla ilgili kanunların geçerliliğini ve etkilerini kısa ve geçici bir süre durduran mucizenin mahiyeti, pozitif bilimlerle açıklanamaz. Böyle olunca; Mucize; Peygamber olan kişinin, Peygamberliğinin ıspatı için, akılların alamayacağı bir olayı Allah’ın kudreti ile göstermesidir. Kur’an-ı Kerim’de mucize terimi yerine ayet, beyyine ve burhan kavramları kullanılır.

Kur'an'ı Kerim'de bir çok örnek vardır mucizelerle ilgili. Bir kaç örnek verelim: İbrahim (as)ın, Babil hükümdarı Nemrut tarafından ateşe atılması ve Yüce Allah’ın;’’Ey ateş, İbrahim’e karşı serin ve zararsız ol’’emri ile ateşin İbrahim (as)ı yakmaması.(el-Enbiya:58-69) Musa (as)ın,elindeki asanın yere bırakılınca yılan haline gelmesi.(Taha:17-21) İsa (as)ın, çamurdan bir kuş yaparak ona üflemesi ve Allah’ın izni ile onun canlı bir kuş olarak uçması,ölüleri diriltmesi,kör ve alaca hastalığı bulunanları iyileştirmesi.(Maide:110). Havarilerin isteği üzerine gökten bir sofra indirmesi.(Maide:114,115)

Ve nitekim Peygamberimiz SAV' in en büyük mucizesi Kur'an'ı Kerim'dir. Ayrıca Miraca çıkması mucizesidir. Bu konuyu biraz ayrıntıya girerek anlatmanın sebebi, keramet gösterdiği var sayılan ve veli kullara atfedilen kerametlerin tozu mucizenin önüne geçmesi olayıdır. Şeyh uçmaz, mürit şeyhini uçurur. Evliyalara mahsuben anlatılan kerametler bazen çok apartılıyor, şirk boyutlarına ulaşılıyor. Efendim türbülansa giren uçağın hava boşluğunda "ya Seyda" denildiğinde normal seyrine devam etmesi, Adıyaman Menzilde yenilmekte olan çorbanın artması, müridin kalbinde olanı efendisinin bilmesi, son nefeste imanlı gitmenin selâhiyeti efendinin elinde olduğu iddiası, gelecek hakkında haber verilmesi gibi hadiseler keramet olarak anlatılıyor piyasada.

Bunun gibi binlerce iddialar var. Bazen bu kerametler mekânlara da atfediliyor. Bilindiği üzere Gümüşhane'nin Kürtün ilçesi Özkürtün Beldesi sınırlarındaki Kadırga Yaylası'nda Fatih Sultan Mehmet'in Cuma namazı kıldırdığı çatısı olmayan açık hava camisinde 562 yıldır insanlar çimen üzerinde namaz kılıyor. Bu gelenek halâ devam ediyor. Cuma günleri Kadırga'da yaz aylarında pazar kuruluyor. Mevzu bahis olan camide cuma namazı kılınıyor. Buralar yağışlı bölgedir. Cuma namazı saatinde caminin etrafında yağmur yağsa bile caminin iç bölgesinde yağmuyor eddiası ortalıkta dolaşmaktadır. Bizim Nuri Aydın Hoca'mız da bu inancın etkisinde kalmış olsa gerek ki; bir cuma günü bu camiye gitmiş, o esnada yağmur yağmış ve sırım sıklam olmuş. Daha sonra bu hadiseyi hoca bana anlattı.

Burada bir insanı ya da bir mekânı kutsamak için o kişiye ya da mekâna olağan dışı sıfatlar yükleriz. Kitaplarda evliyaların kerametleri ile ilgili dünya kadar örnek var. Meselâ; Geylânî Hazretleri tavuğun kemiklerine, "Allah'ın izniyle kalk." der. Tavuk birden ete kemiğe bürünüp kalkar ve hayat bulur. Bu keramet mi şimdi? Hz. İsa AS' mın mucizesi gibi bir keramet sunuluyor. Bu haddi aşmak, şirke bulaşmak değil midir? Efendim bizim oralarda "Kardoba" ismiyle meşr-u neva bulnuş aynı zamanda büyük annemin babası olan hoca, " Öyle bir zaman gelecek ki, konuşan makineler yani televizyonlar icat edilecek, iletişim ağları kurulacak" demiş. Belli bir zaman sonra bu görüşü gerçekleşmiş. Bu keramet mi şimdi. Evet, bazılarına göre keramet olsa da bilimsel anlamda keramet deme ihtimali yoktur. Yavuz Sultan Selim Han, Mısır'a açtığı sefer sırasında Halep'ten Şam'a doğru giderken yolda, hayatına Şam'da son verilen Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'ni ve onun Yavuz'u işaret eden sözlerini hatırladı. "Sin, Şın'a girdiğinde Muhyiddin'in kabri meydana çıkar" sözü Yavuz'un dikkatini çekmişti. Sonra da bu söz gerçekleşti. Şimdi Muhittin Arabi' nin kerameti mi diyelim feraseti mi?

Günümüzde bilim dünyasında böyle söylemlerin fazla bir değeri kalmamıştır. Zira zeki insanların laboraduvarlarda yaptıkları bilimsel çalışmalar muvacehesinde tıpkı satranç oyununda olduğu gibi rakibin beş hamle sonra yapacak olduğu hamleyi kestirmek mümkün hale gelmiştir. Türkiye'nin yetiştirdiği çok değerli bilim insanı ve siyasetçi 25 sene öncesinden bugünkü dünyanın gelecek olduğu durumu bir bir anlatmıştır. Buna feraset denir. Olaylardan hareketle sonuçları tahmin etmek, geleceği bilme anlamına gelmez. Şeytani oyunları ve tuzakları fark etmek her şeyden önce şuurlu müslümanın görevidir. Zekânın gösterdiği istikamette yapılan bilimsel çalışmaların sonucunda elde edilen bilimsel veriler, keramet ehli olanların görüş ve estrümanlarını ekarte ettiğini görüyoruz. Bilimsel veriler Yüce Allah'ın kevni ayetleridir. Kevni ayetler ile yazılı kitap ayetleri asla çelişmez. Peygamberlerin dışında hiç kimse bu sınırların dışına çıkamaz, çıktığını iddia ederse bile ıspatlayamaz.

Bugün bilim ile keramet ehlinin savaşı var dünyada. Bilimin bulgularını elinde bulunduran siyonist güçler dünyayı kana bularken keramet ehlileri neredeler. Kerametleriyle İsrail'in uçaklarinı düşürsünler de görelim. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim. Galip olanlar keramete sığınanlar değil, Yüce Rabbimizin kitabına ve kevni ayetleri olan bilime sarılanlardır.

Selâm ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Cemal Tomar Arşivi
SON YAZILAR