Ergenekon
1970"li yıllardaki gençlik dönemimizde bir dörtlüğümüz vardı ezberlediğimiz.
Ergenekon yurdun adı
Börteçine kurdun adı
Beş bin sene durdun hadi
Çık! Ey yüz bin mızrağımız...
Ergenekon; Türk milletinin, diriliş ve tarih sahnesine çıkış destanıdır...
Destanda anlatılan ana tema, Türk milletinin hiçbir zorluktan yılmadan var olmaya devam edeceği, işte bitti denildiği anda bile tekrar dirilip devlet kuracağıdır.
Ergenekon sadece, Oğuz"un, Göktürklerin, Hunların destanı değildir...
Ergenekon Türkçe konuşan, Türk"çe düşünen dünya nüfusunun nerdeyse onda birinin destanıdır.
Küçücük Söğüt vadisindeki dört yüz çadırdan, yirmi milyon kilometre karelik dünya devleti çıkaran Kayı boyunun, Türkmenlerin de destanıdır.
Yani, Söğüt ikinci Ergenekon"dur...
Ya İstiklal harbimiz?
İşte bitti denildiği anda, dünyaya kafa tutan Milli Mücadelemizin kahramanları?
Ergenekon"dan üçüncü çıkışımız değil mi?
İşte, Ergenekon yok olmak üzere iken, yeniden dirilmenin, dünyayı şaşırtarak devlet kurmanın destanıdır...
Bu kelimeyi ve destanı her Türk çocuğunun ezberlemesi ve o ruhu tanıması gerekir...
Eğer ezberlemezsek, o ruhu tanımazsak...
Ergenekon, o kutlu kelime, parazitlerin, soyguncu, çeteci tahsilâtçı haramzadelerin ağzında sakız olur...
Ne garip değil mi?
Maocular ile gönüllü Siyonist çömezleri bile günümüzde Ergenekoncu oldular!
Türkün milli ve manevi değerlerini kullanarak, son Ergenekon Destanıyla dedelerimizin kurduğu Türkiye Cumhuriyetini yıkmaya, bölmeye, milletimizi birbirine kırdırmaya çalışan maşalar da Ergenekoncu oldular...
Egemenliğimize, bağımsızlığımıza, Dinimize, Cumhuriyetimize göz diken eşkıyalar da Ergenekoncu oldular...
El bombalarıyla, silahlarıyla, uyuşturucu paralarıyla saltanat süren, suçsuz insanları öldürüp kaos yaratmaya çalışan bilumum şövalyelerde Ergenekoncu oldular...
Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı parasıyla saltanat süren silahlı, silahsız ve de medya desteği olan vatansever kisveli katillerde Ergenekoncu oldular...
Gerçek Ergenekoncular ise adaletin kararını bekliyor sabırla...
Bakalım Susurluk, Ümraniye"deki resmi bir kuruma ait olduğu söylenen el bombaları ve onlarca faili meçhul cinayetler çözülecek mi?
Abdi İpekçi, Savcı Öz, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok,
Turan Dursun, Hablemitoğlu, Sivas Madımak, Başbağlar katliamları aydınlatılacak mı?
Eşref Bitlis Paşanın ölümünün üstündeki sis perdesi kalkacak mı?
Danıştay saldırısında katledilen ve yaralanan yargıçların katili Alparslan Aslan mı, azmettireni kim, ortaya çıkacak mı?
Rahiplerin öldürülmesi, kendi dinlerini bile doğru dürüst bilmeyen çocuklara yıkılıp geçilecek mi?
Turgut Özal zehirlendi mi?
Neyse bize ne bunlardan!
Biz, el bombalarıyla donatılmış çağdaş Ergenekoncularımızın yazdığı destanları ezberlemeye hazır olalım...
Ne söylemiş eli kopuzlu AlDeDe ozanımız bakalım!
Anadolu"dur yurdun adı
Ulusalcıdır kurdun adı
On yıllarca vurdun hadi
Çıksın artık, el bombalarımız...
Peri ve çek"in narasıyla
Dağdan indik şehirlere
Soygunların parasıyla
Olsun artık, el bombalarımız...
Bize, kimse bir şey yapamaz
Laiklik ile dini kullanırız
Yeterli silahımız yoksa bile
Gelsin artık, el bombalarımız...
Kollarımız çok uzun, ağamız
Ankara, Moskova, Pekin"dedir
Paramızla sırlarımız Tekin"dedir
Seri no"lu dur, el bombalarımız...
Ozan der fazla söze hacet yoktur
Kuyruk sıkıştı, suçumuz çoktur
Emniyet ile savcıdan necat yoktur
Hurdaya çıksın, el bombalarımız...
Şimdi de sözü ulusalcı kukla, dönme ozan aldı...
Bakalım ne demiş!
Ergenekon"dur kuklamızın adı
Kanunlarla bizi hakladınız hadi
Gitmez dilimizdan soygunun tadı
Patlayacak bir gün el bombalarımız...
Belli değil doğum günümüz bizim
Bilim Papazları rehberimiz bizim
Demokrasi neymiş, olsun da sizin
Çatlayacak artık, el bombalarımız...
Dönme ve dönemeyen ozanların atışması bu minval üzere devam eder gider...
Ozanları atıştıran, çete ile hukuku çatıştıran, at ile it izini karıştıran, yok bir şey diye halkı yatıştıran emekli şövalyeler, şato evlerinde saltanat sürmeye devam eder, giderler...
Millet ne yapıyor diye sorarsanız!
Sabır taşını bile kıskandırmaya devam ediyor...
Tâ ki, at ile it izi ayrışana, hukuk herkese lazım olana kadar...