Feshane'de bir gün...
İstanbul Feshanede yapılan Samsun tanıtım günlerine katıldım geçen hafta. İstanbullular ve İstanbulda yaşayan Samsunluların yoğun ilgi gösterdiği fuarda Samsun İl ve ilçe Belediye Başkanları ve Samsunlu birkaç Vekilimiz de fuarı ziyaret edenlerin arasındaydı. Memleket özlemi ile dolu olan yüzlerce insanın akın ettiği Feshaneye gelen ziyaretçileri karşılayan sekiz köşe şapkası ,sivri burun ayakkabısı ile Çarşambalı bir bey Karadenize Karadenizliye has yaklaşımı ,içtenliği ve misafir severliği ile çok ilgimi çekti.Ayak üstü kısa tanışma merasimin ardından yeşil beyaz balonlarla süslenmiş kapıdan içeri girene kadar suratımdaki tebessümün gitmediğini hissettim.Sonrasında yoğun bir şaşkınlık aldı beni.Samsuna özel yiyecekler, Karadeniz giysileri tanıdık simaları görmek güzeldi .Canik Belediye standında Belediye Başkanı Sayın Osman Gençle karşılaştım. Bir dal kırmızı gül eşliğinde anneler günümü kutladı çok mutlu oldum. Çiçeklerin dili, kelimelerle ifade edilemez fakat daha etkilidir. Osman Genç e teşekkür ederek seyrime devam ettim.Lahana sarması ,gözleme, yöresel turşular ,fındıklı Bafra lokuru, kaymaklı Bafra lokumu, keşkek Samsun simidi daha aklınıza gelecek her türlü Karadeniz e has yiyecek Feshaneye taşınmıştı.İnsanlar hem tanıdıklarını görüp mutlu oluyorlar hem de memleket mutfağını tatma fırsatı buluyorlardı.
Sazın ve sesin hiç susmayacak diyor Yıldıray Çınarın tanıtım standının önündeki panoda. Samsun B.Ş.B.Konservatuarı T.H.M koro arkadaşım ayrıca Yıldıray Çınarın yeğeni Metin Beyle karşılaştım orada sorumlu kişi idi. Kısaca hikaye ve anılarını dinledim saz söz üstadımızın. Gönül ayrılmak istemedi yürekleri dağlayan eşsiz müzik ziyafetinden fakat daha çok ziyaretim olduğu için vedalaşmak zorunda kaldım. Samsuna yüzlerce albüm yüzlerce film kazandıran böyle büyük ismin emeklerini tozlu rafların arkasına terk etmediği için ayrıca Metin beyi tebrik ederek rahmetli babacığımın sevdiği türkülerin olduğu bir albümü günün anısına aldım.
Yoğun bir kalabalık vardı Samsun simidi alıyordu insanlar. Poşetini alan ayrılıyordu kalabalıktan.Görevli kişi tek sıra olun diyor ve sırayı el hizası yapıyor oradan takip edeceğini söylüyordu.Bana da eğlenceli geldi ayrılmadım kalabalıktan .Sıra bana geldi poşetimi aldım parasını uzattım meğer parasız dağıtılıyormuş .Memleketim insanı adına utandım.Ne kadar alışmışız alıştırılmışız bedelsiz yemeğe emeksiz her şeye.Gerçekten ihtiyacı olanla idare edenlerin arasındaki fark anlaşılmıyor böyle emeksiz yemek fırsatı ile.
Kuşu altın kafese koymuşlar memleketim diye ağlamış derdi rahmetli Babam. Taşı toprağı altın neden dediler bilmiyorum ama İstanbul da yaşamak değil İstanbul u yaşamak gerek.Bu haftalıkta bu kadar sevgiyle kalın diyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.