İSLAMİYET ETKİSİNDE TÜRK EDEBİYATI
İslam kültürünün etkileri her alanda olduğu gibi, edebiyat sahasını da derinden etkilemiştir. Yeni bir kültür sahasına giren Türklerin dillerinde de önemli değişimler meydana gelmiştir. İşte girilen bu kültür sahası ve inanç sistemi doğrudan doğruya edebiyatı ve dili etkisi altına almıştır.
Bu etki ilk dönemlerde kendini çok fazla hissettirmese de daha sonraki yüzyıllarda İslam dininin etkilerinin yanında Arap ve Fars kültürü ile dillerinin etkisi edebiyatımızı ve dilimizi büyük oranda etkilemiştir.
İslam kültürünün etkisiyle oluşan yeni edebiyat döneminin 11. ve 12. yüzyıllarında ortaya konulan eserler (Kutadgu Bilig, Divan ü Lugati’t-Türk, Atabetü’l-Hakayık, Dede Korkut Hikayeleri) İslami kültürün etkilerini taşımakla birlikte İslamiyet öncesi dönemin özelliklerini de barındırmaktadır. Bu dönem eserleri gerek dil gerek içerik bakımından bütünüyle İslami tesir altına girmemişlerdir. Ancak unutmamak gerekir ki Dede Korkut dışındaki bu eserlerin tümünde İslamiyet kendini iyiden iyiye hissettirmiştir. Divan ü Lügati’t-Türk’ü saymazsak Geçiş dönemindeki eserlerin temelinde Türklere İslamiyet’i ve bu dinin erdemlerini öğretmek amacı güdülmüştür.
Kendine özgü nitelik ve kurallarıyla Divan edebiyatı olarak adlandırdığımız edebiyat devrinin oluşumu 13. yüzyıla kadar gider. 13. yüzyılda Hoca Dehhani ile ilk eserlerini ortaya koyan bu edebiyat dönemi asırlar boyunca Osmanlı edebiyatının temeli olmuştur. Bu edebiyat dönemi 19. yüzyıla kadar varlığını etkin bir şekilde sürdürmüştür.
Divan edebiyatında hiç kuşkusuz İslamiyet’in etkileri bulunmak-tadır. Ancak İslamiyet’in etkilerinin dışında da Arapça ve Fars-çanın Türkçe üzerinde büyük etkileri söz konusudur. Bu dönem edebiyatçılarının Türkçe-Arapça-Farsça karışımı bir dil oluşturduklarını dahi söylememiz mümkündür. Oluşan bu yapma dile de Osmanlıca adı verilmiştir. Ağır ve süslü bir dili olan Divan edebiyatı eserlerinin temelinde sanat vardır.
Diğer yandan, İslamiyet’ten önceki sözlü edebiyat ürünlerinin özellikleri, İslam kültürünün etkisiyle içeriğinde küçük değişimlere uğrayarak Halk edebiyatı adıyla gelişimini sürdürür. Yani bir anlamda Halk edebiyatı dediğimiz edebiyat, İslamiyet’ten önceki edebiyatımızın İslamiyet’in etkisiyle yeniden biçimlenişidir.
Türkler 10. yüzyıldan itibaren kitleler hâlinde İslamiyet’i kabul etmeye başlamış ve İslam kültürünün etkisiyle yavaş yavaş yeni bir edebiyat ortaya çıkmıştır. Kendine özgü nitelikleri ve kurallarıyla “Divan Edebiyatı” adını verdiğimiz dönemin oluşumu 13. yüzyılda başlar. Daha sonra bu edebiyat anlayışı 19. yüzyıla kadar etkin bir şekilde varlığını sürdürür. Diğer yandan, İslamiyet’ten önceki “Sözlü Edebiyat Dönemi”, İslam kültürünün etkisiyle içerisinde küçük değişimlere uğrayarak “Halk Edebiyatı” adıyla gelişimini sürdürmüştür. Yani, bir anlamda “Halk Edebiyatı’ dediğimiz edebiyat, İslamiyet’ten önceki edebiyatımızın İslam uygarlığı altındaki yeni şeklidir. Türklerin Müslüman olduğunu kabul ettiğimiz 10. yüzyıl ile divan edebiyatının başlangıcı olarak kabul edilen 13. yüzyıl arasında İslami-yet’in etkisi altında verilmiş olan, bir anlamda geçiş dönemi ürünleri dediğimiz ilk eserler yer almaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.