Kısa Kısa-Kıza Kıza

Kitap okumanın zararları!
-Kitap okumak zaman kaybıdır! Kitap okurken sohbet edemezsiniz! Ağaç israfı! Evde kütüphanede fazlalık yapar! İçindeki kötü ve zararlı bilgiler insanı etkiler! Para israfı! Yazarına âşık olabilirsin! Kitapta yazıyor diye her bilgiyi doğru kabul etme tehlikesi var! İmzalı kitapları sahaflara satamazsınız! Kitap okurken toplu taşıma araçlarında büyüğe yer vermezsin! Kitap kendini yenilemez. Sabit fikirlidir! Kitap okurken whatsapp’a giremezsin! Ben de yazabilirim, diyerek boş hayale kapılırsınız! Gazete gibi değil, cam silemezsin! İmla hataları ve anlam düşüklükleri moral bozar! Okumayan insanlardan uzaklaşırsınız! Arasına koyduğunuz gül yaprakları gibi kâğıdı sararır! Kişisel gelişim kitabı okuduğunda; neden olmasın? diyerek yola çıkıp, neden böyle oldu? diyerek hayal kırıklığı yaşarsın! Kafan şişer! Hayal dünyasında yaşatır! Sürekli araştırma sorgulama ihtiyacı hissettirir! Anarşik, isyankâr olursun! Sevdiğin bir yazarın, hoşuna gitmediği bir kitap cümlesine kırılırsın! Cahilliğin ortaya çıkar!  AB ülkelerinde yüzde 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye’de sadece yüzde 0,01. Hiç iyi olsaydı kitap okumaz mıydık? Tamam kestim. Bu böyle devam eder. Ben sana okuma demiyorum hobi olarak oku tabi. E, hala okuyor musun?

Ateistler:
-Öyle zannediyorum ki, ateistler Tanrı’nın çelişkilerini gördükleri için ateist olmadılar. Kaldı ki Tanrı’nın çelişkisi olmaz. İndirilen din ile uydurulan din arasındaki uçurumu fark ettiklerinde ateizmi seçtiler; din adına yapılan cinayetler, katliamlar, yobazlıklar onları bu duruma getirdi. Uydurulmuş dini hikâyelerle de bu perçinleşti. Ana Kitap yerine ek kitaplarla kafası karıştırıldı. Sizin yaşadığınız bu dinse, ben dinsiz olayım daha iyi, demelerine yol açtı.  Yarın ahrette Tanrı’ın rahmeti ve hoşgörüsünden dolayı bu ‘muhaliflere’ iyi halden ceza indirimi bile verebilir diye düşünüyorum. En azından bir din adına adam öldürmüyorlar.

8 Mart Kadınlar Günü:
-Geçen Atakum sahilinde yürürken her fikrine katılmadığım solcu-sosyalist gençler 8 Mart dünya kadınlar günü münasebetiyle cinsiyet ayrımcılığına karşı farkındalık oluşturmak için broşür dağıtıyorlardı. Bir bunlara baktım, bir de evde kermesler için kese ve patik ören islamcı kadınlara.

Diyanet:
-2016’nın ilk ayında 687 milyon liralık harcama yapan Diyanet, verilen bütçelerin yetmediğinden dert yanmış. İsterseniz kusura bakın ama bakmayabilirsinizde; İslam’ın beş, imanın altı şartından hiçbirinde imam ve hatibe yer yok! Düşündüm,  ibadetimizi imam ve hatip olmadan yapabilir miyiz? Evet yapabiliriz. Günde 5 vakit namaz kıldıran imamlar, toplasan 1 saatlik bir mesai harcıyorlar. Kalan 7 saat boş. Ve tam maaş alıyorlar! İslam'da  imamlık gibi maaşlı bir meslek tanımı, makam, mevki yoktur, her müslümanın yükümlülüğü imamlığa haiz özellikleri taşıyacak kadar kendini yetiştirmektir. Yazdıklarım sadece önyargısız bir durum tespitidir.

Büyükşehir’in büstle imtihanı:
-Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum; Samsun’un neredeyse bütün park ve bahçeleri heykel ve büstlerle doldu. Turistlik amaçla yapılan devasa Amazon heykeli, balık tutan adam heykeli ve benzerlerini hoş gördük diyelim. Ya diğerleri? Şehitlerimizin adını parklara vermişsiniz çok güzel ama büstünü yapmak da ne demek? Şehit Savcımız Mehmet Selim Kiraz’ın adı Atakum ilçesinde Atatürk Bulvarı'yla Adnan Menderes Bulvarı arasındaki parka verildi. Aynı yere büstü yapıldı. Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Dr. Kamil Furtun’un ismi hastaneye verildi. Ve büstü bahçesine dikildi. Bütün bunlara gerek var mı? Eski belediye başkanlarında rahmetli Muzaffer Önder ismi parka verilmişti zaten geçen bir baktım orta yerine büstünü de ilave etmişler. Eski belediye çalışanlarından rahmetli Kenan Şara’nın adı Baruthane köprülü kavşağına verildi şimdilik büstünü yapmadılar. Şehitlerimizin isimleri parklarda, caddelerde, tesislerde yaşasın, büstleri heykelleri değil.

-Bir tavsiye:
-Cemaati böyle bitiremezsiniz. Cemaat, gazete fikir demektir. Fikirleri tutuklayıp kayyum atayamazsınız. Yapılacak olan şu: Muhtarlara talimat verip hangi taşın altında, hangi ağacın arkasında cemaat mensubu var bulup çıkaracaklar. Her şehre gaz odaları ve yakma fırınları inşa edip buralarda imha etmek! Tam kökü kazınır mı bilmiyorum. Belki de tadı kökündedir! Ha bütün bunlar yapıldıktan sonra hala yüreği soğumayan insanlar hatta milyonlar olur mu? Elbette. İnsanlar mı dedim? Neyse!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adem Ertürk Arşivi
SON YAZILAR